Gün geçtikçe etkisi daha çok hissedilen iklim değişikliği, birçok devletin ve uluslararası örgütün gündeminde yer alıyor. İklim değişikliğini hızlandıran temel faktörlerin başında ise sera gazı etkisi geliyor. 1990 yılından bu yana TÜİK, her yıl sera gazı emisyonlarına ilişkin istatistikler yayınlıyor. TÜİK’te yer alan en güncel veri 2017 yılına ait. Biz de 2017 yılı için hesaplanan sera gazı emisyonunu esas alarak, sera gazının yıllar içindeki değişimini ve sektörel dağılımını inceledik.

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Kapıdaki İklim Krizi
Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonu Artıyor
TÜİK’in verilerine göre, 2017 yılında Türkiye’de toplam sera gazı emisyonu CO2 eşdeğeri olarak 526,3 milyon ton olarak gerçekleşti. 1990 yılından beri hesaplanan sera gazı emisyonlarını incelediğimizde, emisyon miktarının artan bir eğilim gösterdiğini söyleyebiliriz.

Benzer şekilde, 1990 yılında kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı, yıllık 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2017 yılında 6,6 ton/kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka deyişle, kişi başına düşen sera gazı emisyon miktarı son 18 yılda %65 artmış.
Bunun yanı sıra, güncel olarak toplam 526,3 milyon ton olarak hesaplanan sera gazı emisyon miktarında en büyük pay, %72,2 ile enerji sektörüne ait. Enerji sektörünü %12,6 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı takip ediyor. Bununla birlikte tarımsal faaliyetlerin payı %11,9 iken, atık sektörünün payı %3,3 olarak gerçekleşti.

AB ülkelerinde ise enerji sektörünün payı, Türkiye’ye göre daha yüksek seyrediyor. Sektörel dağılıma baktığımızda %77,9’luk bir oran ile enerji sektörü, sera gazı emisyonunda başta geliyor.

Öte yandan Eurostat’ın yayınladığı verilere göre, Avrupa ülkelerinde en yüksek sera gazı emisyonu miktarına sahip ülke Almanya. Sıralamada Almanya’yı Türkiye, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya izliyor.

Bunun yanı sıra, İklim Haber ve Konda Araştırma şirketinin iş birliği ile yapılan “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” araştırmasına göre, 2019 yılında görüşülen kişilerin %61’i iklim değişikliğinden endişeli olduğunu söylüyor. Bu oran 2018 yılında %75 idi.

Bununla birlikte yine aynı araştırmaya göre, Türkiye’de her iki kişiden biri iklim değişikliğinin etkilerinin şimdiden hissedildiğini söylüyor. İklim değişikliği etkisinin Türkiye’de hiç hissedilmeyeceğini düşünenlerin oranı ise sadece %3.

“Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” araştırmasının bir diğer ilginç sonucu ise Türkiye’de son yıllarda görülen sel, fırtına, aşırı sıcaklık ve kuraklık gibi düzensiz hava olaylarına ilişkin. Araştırmanın sonucuna göre, Türkiye’de her 10 kişiden 7’si bu düzensiz hava şartlarının arttığını ve bunda iklim değişikliğinin rolü olduğunu düşünüyor.

Türkiye’de Sıcaklık Ortalamaları
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı veriler ışığında 1970-2018 dönemini beş periyodik dönemde incelediğimizde, 1970’den bu yana Türkiye’de sıcaklık ortalamalarında sürekli bir artış olduğunu söylemek mümkün. Tabloda da görülebileceği üzere, yaklaşık 50 yıllık bir sürede Türkiye’nin sıcaklık ortalaması 12,7 ºC’den 14,0 ºC’ye çıktı.

Bununla birlikte daha detaylı bir inceleme yaptığımızda, 2000 yılı sonrasında gerçekleşen yıllık sıcaklık ortalamalarında belli bir düzenin olmadığını ve sıcaklık değerlerinin yıllara göre değişkenlik gösterdiğini görmekteyiz. Ancak grafiğin genel ivmesi yukarı yönlü. Geride bıraktığımız 2018 yılında ortalama sıcaklıkların 2010 yılına benzer şekilde ortalamanın çok üzerinde bir değerde gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Öte yandan, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı aylık bültene göre, 2019’un Haziran ayında gerçekleşen ortalama sıcaklıklar, mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Uzun yıllardan beri Türkiye’de ölçülen haziran ayı ortalama sıcaklığı 21,3 ºC iken 2019 Haziran ayında bu değer, 23,4 ºC olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte 2019 Haziran’ında gerçekleşen bu değer, geçen yılın haziran ayı değerinin de üzerinde.