Yaz saati uygulaması bir ülkede veya bölgede enerji tasarrufu ve gün ışığından daha fazla yararlanma amacıyla, ilkbaharda bir saat ileri, sonbaharda ise bir saat geri alınmasıdır.  Dünyada ilk defa 1916 yılında, 1. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da savaş sırası tedbiri olarak hayata geçen uygulama savaş sonrası tartışmalara yol açsa da özellikle enerji tasarrufu için birçok ülke tarafından tercih edildi. Türkiye’de de bazı aralıklar haricinde uzun süredir devam eden yaz saati uygulaması 2016’da terk edildi ve yaz saati kalıcı hale getirildi. Kararın alındığı dönemde tartışmalara yol açan bu politika değişikliği zaman zaman da gündem olmaya devam ediyor. Öyle ki yaz saati uygulaması 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarının vaatleri arasında yer alıyordu. 
Yaz saati uygulamasının Türkiye’deki serüveni ise cumhuriyetten bile eski. İlk yaz ve kış saati uygulaması 1. Dünya Savaşı’nın ardından işgal döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nda İtilaf Devletleri kömür komisyonu tarafından uygulandı. Cumhuriyet dönemi ise farklı zamanlarda birçok politika değişimine sahne oldu.
1924-1926

1919 - 1922 arası işgal döneminde İtilaf devletleri kömür komisyonu tarafından uygulamada olan yaz saati uygulaması Lozan Antlaşması ile sona erdi. 1923 yılında İngiltere hükümeti Türkiye’den bu uygulamanın devamını talep etse de Türkiye bunu iç işlerine müdahale olarak değerlendirdi. Yine de bir yıl sonra Türkiye 13 Mayıs 1924 gecesinde yaz saati uygulamasına başladı ve 1926’ya kadar saatler ileri ve geri alınmaya devam etti. 1 Mayıs 1926 gece 12’de saatler son kez ileri alındı ve 1940 yılına kadar Türkiye yaz saatinde kaldı.
1940-1946

2. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalan Türkiye, dönemin zorlu ekonomik şartlarından fazlasıyla  etkilenmişti. Dünya genelinde enerji tasarrufu amacıyla yaz saati uygulamasına geçilen bu dönemde, Türkiye’de de güneş ışığından daha fazla yararlanma ve aydınlatmada kullanılan her türlü maddeden tasarruf amaçlı yaz saati uygulamasına tekrar geçiş kararı alındı. Bu kararın devamında Haziran 1940 - Nisan 1942 arası yaz ve kış saati uygulandı. 1942 yılından 1945 yılının Ekim ayına kadar yalnız yaz saati uygulanırken 1946 yılının sonunda Ulaştırma Bakanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulu’nun kararıyla Avrupa ülkeleriyle ile ortak yaz ve kış saati uygulamasına geçildi. Böylece 1946’dan 1952’ye kadar yaz ve kış saati uygulamaları devam etti.
1962-1964

1960’lı yılların ithal ikameci ekonomik şartlarında; sanayide ve hanelerde kullanılan elektrik enerjisinin yeterli olmadığı ve kesintilere gidilebileceği sebebiyle dönemin Sanayi Bakanlığı tarafından ‘’ileri saat’’ uygulaması önerildi. Bu öneri için içinde İçişleri, Milli Eğitim ve Turizm Bakanlıklarının da bulunduğu birçok kurumdan görüş alındı. Görüş alınan kurumlardan biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı da mesai saatleriyle ibadet vakitleri arasında zamansal uygunsuzlukların olduğu sebebiyle bu uygulamanın gerekliliğini iletmiş. Nihai olarak 15 Temmuz 1962 gecesinden başlayarak 1964 yılının sonbaharına kadar “ileri saat” rejimi uygulandı. 
1973-2016

3 Haziran 1973’ten 4 Kasım 1973’e kadar saatlerin bir saat ileri alınması elektrik enerjisinden tasarruf etmek amacıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından kararlaştırılmıştı. Takip eden yıldaki yaz saati uygulamasında yaklaşık 80 milyon kilowatt saat elektrik tasarruf da sağlandı. 1974 yılından 1978 yılına kadar her yıl ilkbaharda saatler bir saat ileri alınmış ve sonbaharda aynı şekilde bir saat geri alınmış. 1978-1984 yıllarında ise Türkiye’nin referans boylamı 30° Doğudan 45° Doğu olarak değiştirildiğinden, bu yıllarda saat düzenlemesi bir anlamda sürekli ileri saat rejimi olarak uygulanmış. 1984 yılında referans boylamın tekrar 30° Doğu olarak kararlaştırılmasının ardından, sağladığı enerji tasarrufu tartışılmakla birlikte yaz ve kış saati düzenlemesi uygulamaları 2016 yılına kadar devam etti. 7 Eylül 2016’da Bakanlar Kurulu’nda onaylanmasının ardından daimi olarak yaz saati uygulamasına geçilmesine karar verildi.