Türkiye’de nisan ayının ilk haftası, "Ulusal Kanser Haftası" olarak biliniyor. Her yıl Ulusal Kanser Haftası kapsamında kansere dair farkındalığın artırılması için çalışmalar ve etkinlikler düzenleniyor. Peki, Türkiye’de ve dünyada kanser verileri bize ne söylüyor?
Dünya genelinde kalp ve damar rahatsızlıklarından sonra en çok can alan hastalıkların başında kanser geliyor. Bununla birlikte Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) belirttiği üzere yalnızca 2018 yılında 9,6 milyon insan, kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Yani dünyada her altı ölümden birinin nedeni kanser.
Bunun yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü, kanser riskini artıran başlıca faktörler arasında tütün/alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve fiziksel hareketsizlik gibi davranışsal ve diyetsel etmenleri gösteriyor. Bu doğrultuda WHO, kanser nedeniyle gerçekleşen her üç ölümden birinin bu risklerden kaynaklandığını dile getiriyor. Bu risk faktörleri içerisinde tütün kullanımı ise kansere yol açan en önemli etmen. Bu bağlamda kanser ölümlerinin %22’si tütün kullanımıyla ilişkili.
Kanser Vakaları Önlenebilir mi?
Tüm bunların yanında Dünya Sağlık Örgütü, kanser vakalarının önlenebileceği görüşünde. Az önce sözünü ettiğimiz risk faktörlerinden kaçınarak ve kanıta dayalı önleme stratejilerini uygulayarak kanser vakalarının %30 ile 50’si kadarını önleyebileceğimiz tahmin ediliyor. Bu bağlamda erken tanı ve mevcut hastaların doğru yönetimi ile kanserin yükünün hafifletilebileceği söyleniyor. Bu düşüncenin temel dayanağı da birçok kanser hastalığının erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile atlatılabilir olması.
Erken tanı ve uygun tedavinin ölümleri engelleyebileceği konuşuluyor ancak ekonomik güç de kansere karşı verilen mücadelenin önemli bir parçası. Örneğin kanser nedeniyle gerçekleşen ölümlerin yaklaşık %70’i düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor. Söz konusu ülkelerde vakaların geç bir evrede fark edilmesi ve tanıya erişememe de oldukça yaygın. Bu bağlamda WHO’nun açıkladığı üzere 2017 yılında düşük gelirli ülkelerin yalnızca %26’sı herkesin erişimine açık patoloji hizmeti verebildi. Bir başka deyişle düşük gelirli ülkelerde kanser tanısı konusunda devletler yetersiz kalıyor. Ayrıca düşük ve orta gelirli her beş ülkeden biri de kanser politikası yürütmek konusunda gerekli veriye sahip değil. Kısacası kanserin önlenebilmesi için uygun ekonomik şartlar da gerekli.
Türkiye’de Kanser Vakaları
Türkiye’de kanser istatistikleri Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü (HSGM) tarafından açıklansa da HSGM’nin yayınladığı en güncel veriler 2015 yılına ait olduğu için Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’ye ilişkin verilerini inceliyoruz. WHO; kanser verilerini Ankara, Antalya, Bursa, Edirne, Erzurum, Eskişehir, İzmir, Samsun ve Trabzon şehirlerinde bulunan kanser kayıt merkezlerinden alıyor.
WHO’nun yayınladığı verilere göre 2018 yılında Türkiye’de 210 bin 537 yeni kanser vakası görüldü. Bu vakaların %56,5’ini erkek hastalar oluşturdu. 2018’de kanser nedeniyle ölenlerin sayısı 116 bin 710 olurken hayatını kaybedenlerin yaklaşık %64’ü ise erkek hastalardan oluşuyor. Bu veriler ışığında Türkiye’de kadınlara nazaran erkeklerde kanser vakasına ve ölümüne daha sık rastlandığını söylemek mümkün.
Bunun yanı sıra Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türleri sırasıyla akciğer, prostat, kolon, mesane ve mide kanserleri. Dünya geneline baktığımızda ise Türkiye’ye benzer şekilde akciğer, prostat ve kolon kanserlerinin erkeklerde en sık rastlanan kanser türleri olduğunu görüyoruz.
Bununla birlikte kadınlarda en sık tanısı konan kanser türleri sırasıyla meme, tiroid, kolon, rahim ağzı ve akciğer kanserleri. Dünya genelinde de kadınlarda en çok görülen kanser türü meme kanseri.

Öte yandan 100 bin kişide yaşa göre standardize edilmiş insidans oranlarına baktığımızda, Türkiye’ye benzer şekilde dünyada da erkeklerde kanser teşhisinin kadınlara göre daha yüksek bir oranda olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye’de kadınlarda kanser görülme sıklığı dünya ortalamasında seyrederken erkeklerde bu oran, dünya ortalamasının üzerinde gerçekleşti. ABD ve Avrupa’da ise hem kadınlarda hem de erkeklerde kanser görülme sıklığı, Türkiye’ye kıyasla çok daha yüksek.

Son olarak Eurostat’ta ülkelere göre mamografi yaptıran kadınların yüzdesine de ulaşabiliyoruz. 2018 yılında Türkiye’de kadınların %34,8’i mamografi yaptırdı. Bu oran, birçok Avrupa ülkesine göre oldukça düşük. Bunun yanı sıra önceki yıllara benzer şekilde sıralamada Slovenya ve Birleşik Krallık başlarda yer alırken Sırbistan, yine son sırada geliyor.