Türkiye'de Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Türkiye’de miras paylaşımı, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre düzenlenir ve miras bırakanın ölümüyle birlikte miras, yasal mirasçılar arasında belirli oranlarda paylaştırılır. Eğer miras bırakanın bir vasiyetnamesi yoksa ya da vasiyet yasal sınırlamaları aşmıyorsa, miras doğrudan kanuni düzende belirlenen mirasçılara geçer. Kanunda, mirasçılar “zümre sistemi”ne göre sınıflandırılır:
Birinci zümreyi oluşturan altsoy, yani çocuklar ve torunlar, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarıdır. Çocukların her biri eşit paya sahiptir. Evlat edinilen çocuk da öz çocuk gibi mirasçı kabul edilir. Eğer çocuklardan biri vefat etmişse, onun payı kendi çocuklarına, yani miras bırakanın torunlarına geçer. Altsoy bulunmuyorsa miras, ikinci zümre olan anne ve babaya kalır ve onlar da mirası eşit şekilde paylaşır. Onlardan biri hayatta değilse, pay miras bırakanın kardeşlerine geçer. 
Üçüncü zümrede ise büyükanneler ve büyükbabalar yer alır ve onların da mirası eşit şekilde paylaşma hakkı vardır. Bu kişiler de yoksa, miras onların altsoyuna ya da karşı tarafa geçebilir.
Sağ olan eş ise bu zümrelerle birlikte farklı oranlarda mirasa hak kazanır. Eş, miras bırakanın çocukları ile birlikte mirasçıysa, mirasın dörtte birini alır ve kalanı çocuklar arasında eşit şekilde bölüştürülür. Eğer miras bırakanın anne ve babası ile birlikte mirasçıysa eş mirasın yarısını alır. Üçüncü zümreyle birlikte mirasçıysa bu oran dörtte üçe yükselir. Eğer yukarıdaki zümrelerden kimse mirasçı değilse, mirasın tamamı eşe kalır. 
Tüm bu zümrelerden kimse hayatta değilse, yani yasal mirasçısı bulunmayan kişinin mirası devlete geçer.  
Eşit Paylaşım İlkesi Kaldırıldı mı?
2025 yılında miras bölüşümünde eşit paylaşım ilkesinin kaldırıldığı ve artık mirasçıların payı kendi aralarından belirleyebileceğine yönelik haberler dolaşıma girdi. Son bir yıl içerisinde Medeni Kanun’da miras paylarına ilişkin esaslarda yapılan herhangi bir değişiklik bulunmuyor ve yasal mirasçılar arasındaki eşit paylaşım ilkesi kaldırılmadı. 
Buna karşın 2024 yılında yürürlüğe giren 2024/5 sayılı “Tapu Sicilinde Arabuluculuk Uygulamaları” genelgesi, miras kalan taşınmazların paylaşım sürecine yeni bir uygulama getirdi. Buna göre, mirasçılar arabuluculuk sürecinde kendi aralarında anlaşma sağlayabilir ve bu anlaşma, mahkeme kararı olmadan tapuya doğrudan tescil ettirilebilir hale geldi. Bu yeni prosedür, mirasçıların noter veya tapu müdürlüğü önünde resmi sözleşme yapma yükümlülüğü olmadan farklı oranlarda paylaşım yapabilmelerine olanak tanıyor. Bu değişiklik “eşit paylaşım şartının kaldırıldığı” yönünde yorumlanmış olsa da, teknik olarak eşitlik ilkesi hala Medeni Kanun hükümleriyle korunuyor.
Anlaşmalı paylaşım ancak tüm mirasçıların özgür ve bilinçli iradesiyle mümkün olabilir. Dolayısıyla eşit paylaşım ilkesi kanunen hala geçerli fakat pratikte, özellikle ekonomik gücü zayıf ya da dezavantajlı durumdaki mirasçıların baskı altında haklarından feragat etmeye zorlanabileceği yönündeki endişeler mevcut. 
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) medyada yer alan “mirasın eşit paylaşım zorunluluğunun kaldırıldığı” şeklindeki haberlerin hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını ve bu söylemlerin kadınların miras hakkını hedef aldığını belirten bir açıklama yayımladı. Açıklamada genelgenin kadınların mirastan doğan yasal haklarını kullanmalarını fiilen zorlaştırdığı belirtildi. 
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi X hesabından yayımladığı bir açıklamada, özellikle okuryazar olmayan, ileri yaşta veya ekonomik bağımsızlığı bulunmayan kadınların arabuluculuk görüşmelerine yeterli bilgilendirme yapılmaksızın dahil edildiğini, imzalarının baskı altında alındığını ve bu süreç sonunda yasal miras paylarından mahrum bırakıldıklarını vurguladı. Baro, kadınların sürece dair yeterli bilgi ve hukuki desteğe ulaşamaması nedeniyle fiilen hak arama yollarından dışlandığını ve özellikle taşınmazlara ilişkin miras işlemlerinde kadınların mağduriyet yaşadığına dair başvurularda artış olduğunu belirtti.
Bu nedenle, yasal olarak eşit paylaşım güvencesi sürse de, herkesin bu haktan fiilen yararlanabilmesi için sürecin dikkatle izlenmesi gerekiyor. Miras paylaşım süreçlerinde, tüm mirasçıların yasal hakları konusunda bilgi sahibi olması büyük önem taşıyor. Özellikle, saklı pay hakkının varlığını bilmek ve bu hakkın kanunla korunduğunun farkında olmak gerekiyor. Taraflar arasında yapılan anlaşmalar, kanunen geçerli miras paylarını ortadan kaldırmaz, bu tür anlaşmalar yalnızca mirasçıların özgür ve bilinçli iradeleriyle şekillendiğinde geçerlilik kazanır. Bu nedenle, mirasçılar, anlaşmalı paylaşımın zorunlu değil, tercih edilebilir bir yöntem olduğunu bilmeli, sürecin herhangi bir baskı, yanıltma veya eksik bilgilendirme ile yürütülmesi durumunda yasal haklarını koruyabileceklerinin farkında olmalıdır.
Vasiyetname ve Saklı Pay Sistemi 
Türk Medeni Kanunu’na göre miras bırakan kişi, malvarlığını ölümünden sonra geçerli olacak şekilde vasiyetname düzenleyerek veya miras sözleşmesi yaparak dilediği kişilere bırakabilse de bu durumun bazı kısıtlamaları bulunur. Medeni Kanun’da yer alan saklı pay (mahfuz hisse) sistemi, belirli mirasçıların mirastan pay almalarını güvence altına alır. Medeni Kanun’un 505. maddesine göre, miras bırakan, ancak saklı pay dışında kalan kısım üzerinde serbestçe karar verebilir. Yani eğer miras bırakanın eşi, çocukları ya da anne ve babası hayattaysa, bu kişilerin saklı payları ayrılmadan kalan miras üzerinde başkalarına vasiyet yapılması mümkün değildir. 
Saklı pay oranları ise Medenî Kanun’un 506. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre, altsoy yani çocuklar ve torunlar için saklı pay, yasal miras paylarının yarısıdır. Anne ve babanın her biri için ise bu oran dörtte bir olarak belirlenmiştir. 2007 yılında yapılan bir değişiklikle kardeşler saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır.
Sağ kalan eşin saklı payı ise, diğer mirasçılarla birlikte bulunmasına göre değişiklik gösterir. Eğer eş, altsoy ya da anne-babayla birlikte mirasçıysa, sahip olduğu yasal miras payının tamamı saklı paydır ve bundan mahrum bırakılamaz. Eş tek başına mirasçı olduğunda ise yasal payının dörtte üçü saklı pay olarak kabul edilir, kalan dörtte birlik kısım hakkında miras bırakan serbestçe karar verebilir. 
Eğer miras bırakan yaptığı vasiyetname veya miras sözleşmesiyle bu saklı payları ihlal ederse, saklı paylı mirasçılar mahkeme yoluyla kendilerine ait yasal haklarını geri alabilirler.  Bu sistemin temel amacı, miras bırakanın en yakınlarının asgari düzeyde korunmasını sağlamak ve bu kişilerin miras hakkını hukuki güvence altına almaktır.