
Türkiye'de İşçilerin Yalnızca Yüzde 14,9'u Sendikalı
Sosyal PolitikalarPolitika
İlk yayın :
19 Haziran 2023
Çalışma hayatında sendikalaşma çalışanların haklarının korunması ve işgücü piyasasının adaletli bir şekilde düzenlenmesi için büyük bir öneme sahip. 1980’den önce güçlü sendikal hareketlere ev sahipliği yapan Türkiye’de son kırk yılda yaşanan işçi örgütlemesindeki gerileme, ülkeyi Uluslararası Sendikalar Federasyonu (ITUC) raporlarında işçi hakları konusunda en kötü 10 ülke arasına soktu. Türkiye’de resmi veriler her 100 işçiden yalnızca 14’ünün sendika üyesi olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de Sendikaların Serüveni
Türkiye’de modern anlamda sendika örgütlenmesinin başlangıcını 1946’ya götürmek mümkün. Türkiye’nin çok partili düzene hazırlandığı bu yılda Cemiyetler Kanunu’nda sınıf esasına dayalı cemiyet kurma yasağının kaldırılmasıyla Türkiye irili ufaklı birçok sendikanın kurulmasına şahitlik etti. Bu dönemde siyasi atmosfer bu sendikalara fazla yaşam şansı vermiyordu ve sendikalar çalışma ilişkilerini şekillendirecek grev ve toplu sözleşme hakkından yoksundu. Bu durum 1961 anayasasına kadar devam etti. 1960’lar ve 1970’ler Türkiye’de sendikaların güçlü şekilde seslerini duyurdukları yıllar olarak kayıtlara geçti.
274 ve 275 Sayılı Kanun
Türkiye’de 1963-1983 döneminde 274 Sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi yürürlükte kaldı. 274 sayılı kanunla birlikte sendikalaşabilir işçi kitlesi genişlemiş, sendikaların siyaset yasağı esnetilmiş ve sendikaların uluslararası kuruluşlara üyeliğinin önündeki engeller kaldırılırken sendikal örgütlenme, sendikalara üyelik ve sendikaların faaliyetleri güvence altına alınmıştı. 275 sayılı kanun ise grev hakkının sağlanması ve toplu iş sözleşmesi hakkını genişletmesi bakımından önemli bir kanun olarak Türkiye tarihinde öne çıktı.
Türkiye’de sanayileşmenin ivmelendiği, ücretli emeğin arttığı 1960’lı yıllarda 1963’te sendikal faaliyetin önündeki engelleri nispeten kaldıran, grev ve toplu sözleşme haklarını kısmen de olsa güvence altına alan 274 ve 275 sayılı kanunlarla birlikte sendikalaşma ivme kazanmıştır.
12 Eylül Sonrası
12 Eylül 1980’de TSK’nın yönetime el koymasıyla 1961 Anayasası yürürlükten kaldırıldı. Askeri darbeyle birlikte önce siyasi partilerin faaliyetleri durduruldu sonrasındaysa partiler kapatıldı. Bununla birlikte sendikal faaliyetler durduruldu, grevler yasaklandı ve toplu iş sözleşmesi hakkı askıya alındı.
1960'larda sendikalaşmaya elverişli ortamın oluşmasıyla 12 Eylül askeri darbesi öncesinde sendikalı işçi sayısının 1,5 milyona yakın olduğu düşünülüyor. Fakat bu dönemde aynı anda birden çok sendikaya üye olmanın mümkün olması nedeniyle net sendikalı işçi sayısının tespiti oldukça güç. 12 Eylül askeri darbesiyle başlayan süreçte ise yapılan kanuni düzenlemeler ve siyasi tercihlerle işçi örgütlenmesi kesintiye uğratıldı.
1982 Anayasası ile de sendika kurma ve sendikal faaliyete ciddi kısıtlamalar getirilirken, 1983 yılında 274 ve 275 sayılı yasalar yürürlükten kaldırılarak, 2821 sayılı Sendikalar Yasası ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası yürürlüğe girdi. 2821 sayılı yasa, sendikaya üye olma veya ayrılmayı noter koşuluna bağlarken, 2822 sayılı yasayla birlikte sendikalara toplu iş sözleşmelerini oldukça kısıtlayıcı bir etkiye sahip olan yüzde 10 işkolu barajı getirildi.
2012 yılında ise 2821 ve 2822 sayılı kanunların yerine, günümüzde de yürürlükte olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yürürlüğe girdi. 6356 sayılı kanun, 2821 ve 2822’ye göre sendikal faaliyet için daha olumlu bir yasa olma özelliğini taşırken, sendikalar ve akademisyenler tarafından “iki yasanın ruhunu” taşıdığı gerekçesiyle 11 yıldır eleştiriliyor
2012 yılında atılan önemli adımlardan biri “istatistik” alanında oldu. Yasayla birlikte SGK verileri ile sendika üyelikleri bütünleşik hale getirildi ve sendikalaşma oranı (kayıtlı işçilerde) net bir şekilde ortaya kondu. Örneğin, 1984 ve 2001 yılları arasında sendikalaşma oranı Türkiye’de yüzde 51 ile yüzde 69 oranı arasında seyrederken, 2012’den sonra daha gerçekçi oranlar ortaya çıkmaya başladı.
Türkiye’de 14 Milyon 340 Bin 186 İşçi Sendikalı Değil
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB), periyodik olarak sendikaların üye sayılarını yayımlıyor. Resmi Gazete’de 28 Ocak 2025’te ÇSGB tarfından yayımlanan 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince, İşkollarındaki İşçi Sayıları ve sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2025 Ocak Ayı İstatistikleri Hakkındaki Tebliğ’e göre Türkiye’de 16 milyon 864 bin 733 işçiden yalnızca yüzde 14,97'sine denk gelen 2 milyon 524 bin 547'sinin herhangi bir işçi sendikasına üyeliği bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye’de kayıtsız çalışan işçilerin varlığı da yadsınamaz bir gerçek. Kayıtsız işçiler de dahil edildiğinde sendikalı işçi oranının yüzde 14,97’den kayda değer ölçüde düşük olduğu çıkarımı yapılabilir.
Sektör bilgilerine bakıldığında toplam işçi sayısının yüzde 7’si kamu sektöründe çalışan sendika üyesi işçilerden olurken, yüzde 6,51’i özel sektörde çalışan sendikalı işçilerden oluşuyor. Sektör bilgisi bulunamayan sendikalı işçilerin toplamdaki payıysa yüzde 1,44. Buna göre kamudaki toplam işçilerin yüzde 76,63’ünün, özel sektördeki işçilerinse yalnızca yüzde 7,15’inin sendikalı olduğu görülmekte.
20 iş kolu arasında en fazla işçinin yer aldığı iş kolu ise 4 milyon 469 bin 945 işçiyle "ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar". Bunu 1 milyon 987 bin 733 işçiyle "metal" ve 1 milyon 741 bin 475 işçiyle "inşaat" iş kolu izliyor. İşkollarına göre üye sayılarına bakıldığındaysa birinci sırayı 583 bin 491 işçiyle “Genel İşler” alırken, ikinci sırada 382 bin 939 işçiyle “metal”, üçüncü sırada ise 321 bin 771 ile “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” bulunmakta.
235 Sendikanın 168’i Baraj Altı
ÇSGB verileri, Türkiye’de 235 işçi sendikası bulunduğunu bildirirken yalnızca 67 sendikanın yüzde 1 barajını geçebildiğini ortaya koyuyor. Örneğin, 1 milyon 987 bin 733 işçiyle en fazla işçinin yer aldığı ikinci işkolu olan “metal”de yüzde bir barajı 19.877 üyeye denk gelmekte. Metal işkolunda faaliyet gösteren 10 sendika bulunurken bunlardan yalnızca üçü barajın üstünde yer alıyor. Bu ve bunun gibi örnekler, yüzde 10’dan yüzde 1’e çekilen barajın adil olmadığına yönelik eleştirileri de beraberinde getiriyor.
TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ En Çok Üyeye Sahip Konfederasyonlar
2025 Ocak İşçi Tebliğine göre, en çok sendika üye sayısına sahip olan konfederasyon, bir milyon 330 bin 162 toplam üye sayısına sahip TÜRK-İŞ. TÜRK-İŞ’i 843 bin 594 üye sayısıyla HAK-İŞ ve 283 bin 171 üye sayısıyla DİSK takip ediyor.
2003'ten Bu Yana 21 Grev Ertelendi
6356 sayılı Yasa’nın Grev ve Lokavtın Ertelenmesi başlıklı 63. maddesi 2822 sayılı Yasa’da olduğu gibi grev erteleme yetkisini, siyasi bir organ olan Bakanlar Kurulu’na verdi. 6356 sayılı Yasa’da grev ertelemesi için, “genel sağlık” “ulusal güvenlik” geniş tanımlar erteleme gerekçesi olarak kullanılabilmektedir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre ertelenen grevler 60 günlük erteleme süresi sonunda yeniden başlatılamıyor. Taraflar erteleme süresi içinde anlaşamazlarsa uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından çözülüyor. Bunlar nedeniyle grev ertelemesi fiilen grev yasağı olarak nitelendiriliyor. 2024 yılının Aralık ayında Birleşik Metal-İş'in grevinin ertelenmesiyle birlikte son 20 yılda ertelenen grev sayısı 21’e ulaştı.
ÇSGB’nin internet sitesinde “Yıllara Göre Grev ve Lokavt” istatistiklerine ulaşılıyor. ÇSGB’de son veri 2021 yılına ait. Verilere bakıldığında 2021 yılında greve katılan işçi sayısı 519. 2021 yılına ait 519 sayısı 2008’den bu yana ülkede greve katılan işçi sayıları arasında en düşüğü.
Kamuda Sendikalaşma Artıyor
ÇSGB tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu Gereğince Kamu Görevlileri Sendikaları ile Konfederasyonların Üye Sayılarına İlişkin 2024 Temmuz İstatistikleri Hakkında Tebliğ’e bakıldığında Türkiye’de 2024 yılında 2 milyon 994 bin 550 kamu görevlisi olduğu bulunuyor. Kamu görevlilerinin yüzde 75,18’i (2.251.330) sendika üyesi.
Hizmet kollarına göre üye sayılarına bakıldığında ise en fazla sendika üyesinin 1 milyon 304 bin 881 kişiyle “eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri” işkolunda olduğu görülüyor. Bu işkolunu 793 bin 275 ile “sağlık ve sosyal hizmetler”, 343 bin 121 ile “büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri” takip ediyor.
Kamuda En Çok Üye MEMUR-SEN’de
2024 Temmuz Kamu Tebliğine göre, en çok sendika üye sayısına sahip olan konfederasyon, 1 milyon 78 bin 802 kişiyle MEMUR-SEN. MEMUR-SEN’in üye sayısı, toplam üye sayısının yaklaşık yüzde 47,9’una tekabül ediyor. MEMUR-SEN’i 569 bin 546 üyeyle TÜRKİYE KAMU-SEN ve 176 bin 866 üyeyle BİRLEŞİK KAMU-IŞ takip ediyor.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Türkiye’nin Dijital Sepeti: Tüketiciler Nasıl Alışveriş Yapıyor?
Türkçe Dünyada En Çok Konuşulan 5. Dil mi?
Pakistan Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Ziyâülhak’a Atfedilen Türkiye Açıklamaları Doğru mu?
İsrail'de Bulunan Bir Atatürk Heykelinin Kaidesinde “Yahudi Halkı Sana Minnettardır” Yazdığı İddiası Doğru mu?
Ordinaryus Profesör Reşat Kaynar’ın Latife Hanım’ın Mektupları Hakkında İtiraf Açıklamaları Doğru mu?
Türkiye’de Kadın Cinayetleri
Türkiye’de ve Dünyada Çocuk İşçiliği
Video NBA Oyuncusu Alperen Şengün’ün Bir Soruya Cevap Olarak Ben Türk’üm Dediğini mi Gösteriyor?
Libya Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin Ölmeden Önce Türkiye’ye Mektup Yazdığı Doğru mu?
Paylaşımdaki Uydu Görüntüleri Sudan’daki Toplu Katliamı mı Gösteriyor?