
Kadın Cinayetleri ve Whataboutism: “Erkekler de Öldürülüyor”
Sosyal Politikalar
İlk yayın :
30 Eylül 2025
Kadın cinayetleri Türkiye’de uzun süredir toplumsal gündemin en yakıcı meselelerinden biri. Yalnızca 2025’in ilk sekiz ayında en az 200 kadın cinayeti yaşandı. 2024 yılında bu sayı en az 378’di. Kadın cinayeti sayıları henüz net olarak yansıtılmazken, çeşitli sivil oluşumların medyada yer alan kadın cinayeti haberleri üzerinden derlediği verilerle durum takip ediliyor. Bu tablo, kadınların yaşam hakkının sistematik biçimde ihlal edildiğini ve durumun münferit olaylarla açıklanamayacağını ortaya koyarken, bir yandan da konunun önemini azaltmaya, hatta kadın cinayetlerinin ayrı bir sorun olmadığını iddia etmeye çalışan söylemler yükseliyor. Kadın cinayetleri tartışmalarında sık sık ‘erkekler de öldürülüyor’, ‘neden erkek cinayeti denmiyor’ ya da ‘kadın cinayeti diye bir şey yok, medya abartıyor’ gibi söylemlerle karşılaşıyoruz. Oysa bu ifadelerin tümü, aslında tipik bir whataboutism örneği.
Whataboutism, bir konuya doğrudan yanıt vermek yerine, odağı değiştiren karşı sorular ya da farklı konular öne sürme yöntemi. Whataboutism terimi, ‘peki ya…?’ anlamına gelen ‘what about…?’ ifadesinden türemiştir. Bu stratejinin amacı, bir eleştiriye ya da soruya doğrudan yanıt vermek yerine ‘peki ya şu?’ diyerek dikkati başka bir meseleye çekmek, böylece asıl konuyu gölgelemek ve görünmez kılmaktır. Böylece eleştiri etkisizleşir, sorun ise çözümsüz bırakılır. Whataboutism’in en çarpıcı özelliği, tartışmayı başka bir zemine kaydırmasıdır. Eleştiriyi savuşturmak için ortaya atılan bu karşı argümanlar genellikle benzer gibi görünen fakat aslında bağlamı bambaşka olan konulara işaret eder. Bu nedenle whataboutism bir mantık çarpıtmasıdır, sunulan argümanlar haklılık payı varmış gibi görünse de asıl sorunun anlaşılmasını ve çözüme kavuşmasını engeller.
Neden “Kadın Cinayeti” Deniyor?
Kadın cinayetleri, Türkiye’de ve dünyada yalnızca bireysel trajediler olarak değil, verilerle kanıtlanabilen sistematik bir toplumsal sorun. Bu nedenle, kadınların öldürülmesini “cinayet” gibi genel bir kategoriye dahil etmek yetersiz kalır. Çünkü kadın cinayeti, yalnızca bir cinayet değil, toplumsal cinsiyet temelli bir cinayet biçimidir.
Kadın cinayeti (femicide), kadınların ya da kız çocuklarının, kadın oldukları için öldürülmesidir. Burada belirleyici olan, cinayetin cinsiyetle ilişkili bir motivasyondan kaynaklanmasıdır. Bu motivasyon, toplumsal cinsiyet kalıpları, ataerkil güç ilişkileri, “namus” anlayışı, kıskançlık, boşanmayı reddetme ya da erkeğin otoritesine karşı çıkma gibi nedenlerle açıklanabilir. Bu yönüyle kadın cinayeti, cinsiyet motivasyonunun bulunmadığı cinayetlerden ayrılır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2025’in ilk altı ayına ilişkin raporuna göre, Türkiye’de öldürülen kadınların %35’i evli oldukları, %11’i ise boşandıkları erkekler tarafından öldürüldü. Faillerin %5’i tespit edilemeyen veya tanınmayan kişilerden oluşurken, geri kalan cinayetler kadının akrabası, ailesi ya da geçmişte birlikte olduğu erkekler tarafından işlendi. Mekan dağılımına bakıldığında, kadınların %65’i evlerinde öldürüldü. 2024’te bu oran %57 idi. En çok cinayetin işlendiği bir diğer mekan ise %15 ile sokaklar oldu. Bu veriler, kadınların çoğunlukla hayatlarındaki erkek figürleri tarafından ve aslında en güvenli olması gereken yer olan evlerinde öldürüldüğünü ortaya koyuyor.
2024 yılı adalet istatistiklerine göre “hayata karşı işlenen suçlar” kategorisi altında bulunan 34.410 sanığın 32.435’i erkek ve 1.975’i kadın. “Hayata karşı işlenen suçlar”, Türk Ceza Kanunu’nda yaşam hakkını doğrudan hedef alan fiilleri kapsar. Bu başlık altında kasten öldürme, nitelikli haller (tasarlayarak ya da canavarca hisle öldürme gibi), ihmali davranışla öldürme, intihara yönlendirme, intihara yardım, çocuk düşürtme ve benzeri suçlar yer alır. Bu tablo, yaşam hakkına yönelik suçlarda faillerin çok büyük çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğunu ortaya koyuyor. Cinayet gibi kategorinin en ağır suçlarında ise fail profili en çok erkeklerden oluştuğu için, öldürülen erkeklerin de çoğunlukla yine erkekler tarafından öldürüldüğünü gösteriyor.
Dolayısıyla kadın cinayetleri, bireysel trajediler değil; ataerkil yapının ürettiği sistematik bir şiddet biçimidir. Whataboutism ise bu şiddeti sıradanlaştırarak görünmez kılar.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
İtalya Kadın Cinayeti İşleyenlere Ömür Boyu Hapis Cezası mı Getirdi?
Otizm Oranlarındaki Artış Bir Salgının Habercisi mi?
Görsel, Düşen TSK Uçağının Son Görüntüsünü mü Gösteriyor?
Yapay Zeka Nerede Duracağını Biliyor mu?
Parasetamol Otizme Neden Olur mu?
Fotoğraf DEM Parti’nin “Umut Hakkı” Yürüyüşü İçin İBB Araçlarıyla Taşınan Pankartları mı Gösteriyor?
Video ABD’de Ukraynalı Bir Kadını Öldüren Kişinin Ölüm Cezasına Çarptırıldığı Anı mı Gösteriyor?
Dünya Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye Kadın Milli Takımı’na İkincilik Ödülü Olarak Labubu mu Verildi?
Video Manisa’da Yaşanan Bir Taciz Vakasını mı Gösteriyor?
Rauf Denktaş, Bülent Ecevit'in Ziyaretçi Defterine "Sen Olmasaydın 1974'te Kıbrıs’ın Tamamını Alacaktık" mı Yazdı?