Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kadın cinayetini (femicide) kadınların kadın oldukları için öldürülmeleri şeklinde tanımlıyor. Bu kavram günümüze yakın anlamıyla ilk kez 1976’da feminist yazar Diana E. H. Russell tarafından kullanılmıştı. Bu kavram için Russel’ın vurgusu “kadınların nefret, hor görme, zevk ya da kadına sahip olma duygusuyla erkekler tarafından öldürülmesi” ve “kadınların kadın düşmanı erkekler tarafından öldürülmesi” üzerineydi. 1980'lerden sonra sosyal bilimlerde görünür olan “kadın cinayeti” kavramı ampirik vakalarla ve farklı perspektiflerle zenginleşti. Daha geniş bir bakışla kadınlara yüklenen rollerin, toplumun kadınlara atfettiği anlamların neden olduğu cinayetler bu kavramla imlenir hale geldi.
Kadın cinayeti kavramı temel olarak cinayetteki kurban-fail ilişkisini odak noktasına alır. Cinsiyet körü olan genel cinayet tanımı içinde bu tür bir kategorinin oluşması da yapılan araştırmalarda toplumsal cinsiyetle ilintili örüntülerin ortaya çıkmasından dolayıdır. WHO tarafından raporlanmış vakalar üzerinden yürütülen küresel bir araştırmaya göre kadınların kurban olduğu cinayetlerin %35’i erkek partnerleri tarafından işlenirken erkeklerin kurban olduğu cinayetlerin sadece %5’inin faili partnerleridir. Kadınların partnerlerini öldürdüğü cinayetler üzerine yapılan araştırmalar da bu tür cinayetlerin önemli kısmının kendini savunma amaçlı olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar bu tür cinayetlerdeki kurban-fail arasındaki ilişkinin türü nedeniyle raporlanmama ihtimalinin daha yüksek olması ve araştırmadaki veri eksikliği nedeniyle bu oranın daha yüksek olduğunu tahmin etmektedirler. Tüm ülkelerde kurban ve fail sayısında erkekler fazla olsa da orantısız şekilde kadınlar erkekler tarafından daha fazla öldürülmekte ve cinayetin failleri önemli ölçüde kadınların tanıdıkları erkekler olmaktadır. Bu durum da “kadın cinayeti” kavramını politika geliştirilmesi açısından gerekli hale getirmektedir.
Kadın cinayetleri birçok ülkede kamuoyunda daha sık gündem olmaya başlasa da sorunun boyutunun kavranması için gerekli olan veri toplamada sorunlar yaşanmaktadır. Verilerin toplanmasında kurumların ilgili verileri toplamaması ya da ilgili olabilecek verileri toplasa bile açık şekilde yayınlamaması önemli bir etken. Diğer taraftan ise bir vakayı kadın cinayeti olarak değerlendirmenin o vakadaki kurban-fail arasındaki ilişkiyi toplumdaki yerleşik toplumsal cinsiyet önyargıları özelinde bakılmasını gerektirdiğinden standartlaşma da ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Cinsiyetler arası eşitsizliğe neden olan önyargılar farklı bağlamlarda farklı bir şekilde tezahür edebiliyor. Yine de tanımlamalar konusunda belli bir uzlaşı olduğunu söylemek mümkün.
Türkiye’de kadın cinayetleri konusundaki resmi veriler sorunun boyutunu anlamak için yeterli değil. Adalet ve emniyet kurumları partnerleri veya aile üyesi erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı verisini paylaşmıyor. Kadın cinayetleri konusunda resmi sayılabilecek en önemli veri 2009 yılında dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir soru önergesine verdiği yanıtla gelmişti. Kadın cinayetleri sayısını veren kısmının TBMM sitesinde şu an itibariyle erişilemediği yanıtta 2002’de 66, 2003’te 83, 2004’te 128, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008'de ise 806 kadın cinayeti işlendiği belirtiliyordu. Bu yanıt o dönemde oldukça gündem olmuş ve 2002’den bu yana kadın cinayetlerindeki 14 katlık artış başlıklarıyla hem medyada hem de siyasetçilerin açıklamalarında kendine yer bulmuştu. TBMM’de kadın cinayeti sayısıyla ilgili yöneltilen başka bir soru önergesine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verdiği cevaba göre ise 2009’da 171, 2010’da 177, 2011’de 163, 2012’nin ilk 9 ayında ise 128 kadın cinayeti işlendi. Kadın cinayetleriyle ilgili bir diğer resmi veri de 10 Ocak 2022 tarihinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Yol Haritası Toplantısı'nda açıklandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "İçişleri Bakanlığı'nın verilerine baktığımızda 2016 yılında 301, 2017 yılında 353 olan kadın cinayeti sayısının 2018 yılında 279'a düştüğünü görüyoruz. 2019 yılında kadın cinayeti sayısı 336, 2020 yılında 268, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla da 307'dir." ifadelerini kullandı.
Show more

Kadın cinayetleri üzerine hangi kriterlere göre resmi veri toplandığı şeffaf bir şekilde açıklanmış değil. Bu nedenle birçok sivil oluşum da medyaya düşen kadın cinayeti haberleri üzerinden veri derliyor. Bunların en önde gelenleri Anıt Sayaç, Bianet ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından toplanan kadın cinayeti verileri. Bu tür oluşumların 2008’den beri topladığı veriler sorunun boyutunu kavrama açısından önemli ipuçları sunuyor.
Show more

Bu sivil oluşumların topladığı veriler sayesinde Türkiye’de kadın cinayetleriyle ilgili birçok detaya ulaşmak mümkün oluyor.
Kadın Cinayetlerinde Failler Kim?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2021 raporuna göre,  öldürülen 280 kadının 124’ü evli olduğu erkek, 27’si birlikte olduğu erkek, 24’ü tanıdık birisi, 21’i eskiden evli olduğu erkek, 13'ü babası, 11'i oğlu, 6'sı kardeşi, 3'ü tanımadığı birisi ve 1'i kendisini bir süredir takip eden erkek  tarafından öldürüldü. 11 kadının ölümüne sebep olan kişilerin yakınlık durumu tespit edilemedi.
Show more

Show more

Kadınlar Nasıl Öldürüldü?
134’ü ateşli silahla, 93’ü kesici aletle, 31’i boğularak, 8’i darp edilerek, 3’ü yakılarak, 2'si yüksekten atılarak, 4'ü sert bir cisimle vurularak, 3'ü aracın altında kalarak öldürüldü. 2 kadının hangi silahla öldürüldüğü tespit edilemedi.
Show more

Kadınlar Nerede Öldürüldü?
Kadınların 178’i evinde, 33’ü sokak ortasında, 12’si arazide, 10’u iş yeri, 9’u arabada, 8’i ıssız yerde, 6’sı otelde, 2’si apartman girişinde, 2’si parkta, 1’i kömürlükte, 1’i barakada, 1’i okul önünde, 1’i minibüste, 1’i evinin dışındaki tuvalette, 1’i avukatlık bürosunda, 1’i fabrikada, 1’i otoparkta, 1’i evinin önünde, 1’i sağlık ocağı bahçesinde öldürüldü. 10’unun öldürüldüğü yer tespit edilemedi. 2021'de öldürülen kadınların %64’ü evlerinde öldürüldü.
Show more

Kadınların 6248 Sayılı Koruma Kararı Var mıydı?
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 8 Mart 2012 tarihinde TBMM’de oy birliği ile kabul edilmişti. 6284 sayılı Kanun, şiddete uğrayan ve uğrama riskinde bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı takibe maruz kalan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri içeriyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik verilerine göre, 2020 yılında 116 bin 515 koruma kararı davası açılmış. 13 bin 358 dava red, 93 bin 44 dava kabul edilmiş. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2020 yılı verilerine göre, kadın cinayeti nedeniyle hayatını kaybeden kadınların sadece %9’unda koruma kararı vardı. %89’unda ise koruma kararı olup olmadığı tespit edilemedi.
Show more