
1946’dan Günümüze Türkiye’nin Değişen Seçim Sistemleri
Politika
İlk yayın :
25 Kasım 2025
Seçim sistemi, demokratik ülkelerde seçmenlerin verdiği oyun nasıl temsil edildiğini belirleyen en temel mekanizma. Oyların hangi yöntemle sayılacağı, milletvekillerine nasıl dönüştürüleceği ve siyasal güç dengelerinin nasıl oluşacağı bu yapı üzerinden şekilleniyor. Bu nedenle seçim sistemi teknik bir kural seti olması yanında, temsil adaleti, yönetilebilirlik ve siyasal istikrar gibi kritik alanlarda belirleyici rol oynuyor. Dolayısıyla bir ülkede hangi seslerin Meclis’e taşınacağı, hangilerinin dışarıda kalacağı ya da hangi partilerin daha güçlü konuma geleceği konusunda seçim sistemleri doğrudan etkiye sahip.
Türkiye’de ise seçim sistemindeki değişiklikler çoğu zaman büyük siyasi kırılmaların, yeni anayasal düzenlerin ve yönetim modeli tartışmalarının ardından geldi. Farklı dönemlerde amaçlar değişti. Temsil adaletini genişletmek, koalisyon hükümetlerinin yarattığı krizleri azaltmak, yönetimde istikrarı sağlamak veya ittifakların işleyişini düzenlemek bu amaçlar arasında yer aldı.
Çok partili siyasi hayata geçişten darbelere ve hükümet sistemi değişikliklerine Türkiye’de seçim sistemlerini inceledik.
1950'ler
Tek Dereceli, Tek Turlu Çoğunluk Sistemi
1920’de Ankara Hükümeti’nin kurulması ve Cumhuriyet’in ilanından sonra başlayan süreç, 1946’ya kadar (Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi kısa ömürlü girişimler dışında) tek partili dönem olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde seçimler dört yılda bir yapılıyor, milletvekilleri ise Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) listesinde
1920’de Ankara Hükümeti’nin kurulması ve Cumhuriyet’in ilanından sonra başlayan süreç, 1946’ya kadar (Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi kısa ömürlü girişimler dışında) tek partili dönem olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde seçimler dört yılda bir yapılıyor, milletvekilleri ise Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) listesinden veya bağımsız adaylar arasından iki dereceli seçim sistemiyle belirleniyordu. Bu sistemde seçmenler doğrudan milletvekillerini değil, onları seçecek delegeleri oyluyor, temsile dolaylı olarak katılıyorlardı.
1946 genel seçimleri, Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) ile Demokrat Parti’nin (DP) yarıştığı ve Türkiye’de ilk kez tek dereceli olarak düzenlenen seçimler oldu. Halkın milletvekillerini doğrudan seçtiği bu sistemde, seçimler liste usulü çoğunluk esasına göre yapılıyordu. Buna göre bir seçim çevresinde (örneğin bir ilde) en fazla oyu alan parti, oy oranına bakılmaksızın o çevredeki tüm milletvekilliklerini kazanıyordu. Seçilmek için oyların yarısından bir fazlasını alma şartı da bulunmuyordu. Tek dereceli sistem, önceki iki dereceli yapıya kıyasla daha doğrudan bir temsil imkânı sağlasa da liste usulü çoğunluk sistemi ciddi temsil adaletsizliklerine yol açtı. Bu sistemde küçük oy farklarıyla çok büyük meclis çoğunlukları elde edilebiliyor, bu da seçmen iradesinin Meclis’e orantılı biçimde yansımasını engelliyordu. Nitekim 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde bu durum açık şekilde gözlemlendi.
1960'lar ve 1970'ler
Nispi Temsil, D’Hondt ve Milli Bakiye
1960 darbesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yönetime el koymasının ardından 1961 yılında yeniden sivil demokrasiye geçiş sürecinde yapılan anayasa reformunda seçim sisteminde de değişikliğe gidildi. Yürürlüğe giren Milletvekili Seçim Kanunu’nda seçimlerin tek dereceli, nispi temsil sistemine göre genel, eşit ve gizli oyla yapılacağı kararlaş
1960 darbesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yönetime el koymasının ardından 1961 yılında yeniden sivil demokrasiye geçiş sürecinde yapılan anayasa reformunda seçim sisteminde de değişikliğe gidildi. Yürürlüğe giren Milletvekili Seçim Kanunu’nda seçimlerin tek dereceli, nispi temsil sistemine göre genel, eşit ve gizli oyla yapılacağı kararlaştırıldı. Çevre Barajlı D’Hondt sistemine göre milletvekillerinin seçildiği yeni sisteme göre, bir partinin milletvekili çıkarabilmesi için seçim çevresinde alınan oyların seçilecek vekil sayısı bölünerek bir katsayı hesaplanıyor ve en fazla katsayıya sahip partilerin adayları seçiliyordu. Bu sistemde temsiliyet, tek dereceli seçim sistemine kıyasla daha fazla uygulanabiliyordu.
1965 yılındaki genel seçimlerde ise sistem Milli Bakiye sistemi ile değiştirildi. Bu sistemde ise D’Hondt yönteminden farklı olarak küçük partilerin temsiliyetini artıran artık oylar ülke genelinde toplanarak ek milletvekili dağılımında kullanılıyordu. Böylece küçük partilerin temsiliyetinin de artırılması hedeflendi. Küçük partilerin TBMM’ye girmesiyle temsiliyetin artması, büyük partilerin tek başına hükümet kurmasına engel teşkil ettiğinden Milli Bakiye sistemi yalnızca 1965 seçimleri özelinde uygulandı.
1969, 1973 ve 1977 seçimlerinde ise yeniden D’Hondt sistemi uygulandı. Ancak 1961 seçimlerinden farklı olarak bu dönemde Barajsız D’Hondt sistemi uygulamaya sokuldu. Çevre Barajlı D’Hondt sisteminden farklı olarak, illerdeki seçim çevreleri barajı olmadığından illerdeki kontenjana göre düşük oy alan adayların da seçilebilmesi mümkün oldu.
1980-2018
%10 Ülke Barajı
1980 darbesinden sonra değiştirilen 1982 Anayasasında seçim sistemine çift baraj uygulaması eklendi. 1983 seçimlerinde hem seçim çevresi hem ülke barajı aynı anda kullanılırken, 1987 ve 1991 seçimlerinde çift baraja ek olarak kontenjanlı sistem uygulandı. Buna göre, bir siyasi parti ülke genelinde %10 oranında oy alamazsa seçim çevrelerinde yeterli
1980 darbesinden sonra değiştirilen 1982 Anayasasında seçim sistemine çift baraj uygulaması eklendi. 1983 seçimlerinde hem seçim çevresi hem ülke barajı aynı anda kullanılırken, 1987 ve 1991 seçimlerinde çift baraja ek olarak kontenjanlı sistem uygulandı. Buna göre, bir siyasi parti ülke genelinde %10 oranında oy alamazsa seçim çevrelerinde yeterli sayıya sahip olsa bile milletvekili seçilemiyordu. %10 barajına ek olarak seçim çevresi barajı uygulaması da sürdürüldü. Bu durum ise daha az oy alan partilerin temsiliyetinin ciddi oranda düşmesine neden olurken, büyük partilerin Meclis’te daha fazla sandalyeye sahip olmasında etkili oldu.
1995 seçimleriyle birlikte çevre barajı kaldırıldı ve 2023 genel seçimlerine kadar Türkiye siyasetini %10 ülke barajının belirlediği uzun bir dönem başladı. Bu sistemde temsiliyetin en çarpıcı biçimde sarsıldığı seçim 2002 oldu. Geçerli oyların yaklaşık %34’ünü alan Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki tüm partilerin baraj altında kalması sonucu Meclis’te 363 sandalye elde ederek %66’lık bir çoğunluğa ulaştı. Oy–sandalye dengesizliği ilerleyen seçimlerde de devam etti; seçim barajının düşürülmesine yönelik tartışmalar ise özellikle 2007 seçimlerinin ardından iyice güçlendi.
2018-Günümüz
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve İttifaklar
2017 Anayasa değişikliği referandumunun %51,4 “Evet” oyuyla kabul edilmesiyle Türkiye, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti. Bu dönemde %10’luk ülke barajı korunurken, seçimlerde ittifak uygulaması devreye girdi ve ittifak içindeki partilere verilen oylar “ittifak ortak oyu” olarak sayıldı. Böylece tek başına barajı aşamay
2017 Anayasa değişikliği referandumunun %51,4 “Evet” oyuyla kabul edilmesiyle Türkiye, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti. Bu dönemde %10’luk ülke barajı korunurken, seçimlerde ittifak uygulaması devreye girdi ve ittifak içindeki partilere verilen oylar “ittifak ortak oyu” olarak sayıldı. Böylece tek başına barajı aşamayacak küçük partiler, büyük partilerle ittifak kurarak Meclis’te temsil imkânı elde etti.
2023 genel seçimleri öncesinde 6 Nisan 2022’de yapılan değişiklikle seçim barajı %10’dan %7’ye düşürüldü ve ittifakların milletvekili hesaplama yöntemi yeniden düzenlendi. 2018 seçimlerinde ittifakların milletvekili sayısı, ittifakın toplam oylarının partilerin oylarına bölünmesiyle belirlenirken; yeni düzenlemeyle her partinin çıkaracağı milletvekili, ilgili seçim çevresinde aldığı oy üzerinden hesaplanmaya başlandı. Bu değişiklikle ittifak sistemi korunmakla birlikte, vekil dağılımında yerel oy dengeleri daha belirleyici hâle geldi.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Görseldeki Sayfa Sözcü Gazetesi’ne mi Ait?
Bandrol Ücretleri TRT Bütçesinin %85’ini Oluşturuyor
Ermenistan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsteği Üzerine 10 Tane Cami İnşa Edeceğini mi Açıkladı?
Gönderi Toplum Çalışmaları Enstitüsü'nün Yaptığı Seçim Anketini mi Gösteriyor?
FIFA Dünya Kupasında 3. Genişleme: 48 Takımlı Organizasyon
Fotoğraf DEM Parti’nin “Umut Hakkı” Yürüyüşü İçin İBB Araçlarıyla Taşınan Pankartları mı Gösteriyor?
Yüksek Transferler, Düşen Verim: Türkiye’nin UEFA ve FIFA Sıralamalarındaki Yeri
Aydın Çine Belediye Meclisi’nin Antik Kentte Meclis Toplantısı Yaptığı Görüntüler Gerçek mi?
Türkiye Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Montella Baskılar Nedeniyle Kadro Değiştirdiğine Dair Açıklama Yaptı mı?
Dünya Voleybol Şampiyonası'nda Türkiye Kadın Milli Takımı’na İkincilik Ödülü Olarak Labubu mu Verildi?