İddia şöyle;

Bir X hesabı tarafından 20 Şubat 2024 tarihinde yapılan paylaşımda Vaccine dergisinde yayınlanan bir araştırmanın COVID-19 aşısı yaptıranların kalp ve beyin hastalıklarına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu ortaya koyduğu iddia edildi.

İddia YANLIŞ
→ Söz konusu makale COVID-19 aşısı yaptıranların kalp ve beyin hastalıklarına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu ortaya koymuyor. Çalışma COVID-19 aşısı yaptıran ve yaptırmayanları karşılaştıran bir çalışma değil. 
→ Araştırmacılar daha öncesinde farklı çalışmalarda bulgulanmış 13 riskin beklenen ve gözlemlenen oranını 99 milyon aşılanmış kişinin sağlık verileri üzerinden değerlendirmişler. Sonuçlar aşıların mRNA veya vektörel olmasına göre değişse de genel itibarıyla önceki bulguları doğrulamış. Çalışmada daha fazla araştırılmaya muhtaç yeni etkiler olduğu da rapor edilmiş. 
→ Makalede bu etkilerin seyreklikleri, ciddiyetleri ve klinik önemleri bağlamında değerlendirilmesi gerekliliği vurgulanmış. Aşılama bağlamında risk-fayda değerlendirilmesi yapıldığında çalışmada ele alınan etkilerin risklerinin COVID-19 enfeksiyonu durumunda daha yüksek olduğunun çeşitli araştırmalarda gösterildiği belirtilmiş. Bir başka deyişle, çalışmada COVID-19 aşılarının faydaları yanında bu risklerin oldukça düşük olduğu vurgulanıyor. 
→ Çalışmanın kısıtları olduğu da ayrıca rapor edilmiş. Verilerin toplandığı 8 ülkedeki farklılıkların yanlı sonuçlar oluşturabileceği vurgulanmış. Bunun yanında farklı ülkelerin verilerinin kullanıldığı geniş verisetlerinde kişilerin süregelen sağlık durumu, genetik faktörler, etnik profiller ve davranış örüntülerinin araştırmanın sonucunu etkileyecek etken olabileceğinin de altı çizilmiş.
Aşının Faydaları Risklerinden Ağır Basıyor
İddia ile ilgili arama motorları üzerinden aramalar yapıldığında, 12 Şubat 2024 tarihinde Vaccine dergisinde yayınlanan araştırmaya ulaşılabiliyor. Küresel Aşı Veri Ağı (Global Vaccine Data Network) bünyesinde çalışan araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen araştırmada farklı ülkelerden 99 milyondan fazla aşılı insanın verileri kullanılmış ve insanların aşı olduktan sonraki dönemdeki durumları incelenmiş. Araştırmanın bulguları daha önce de başka çalışmalarda vurgulanmış olan COVID-19 aşılarının kalp kası ve kalp zarı iltihabı, Guillain-Barré sendromu, serebral ven sinüs trombozu gibi rahatsızlıkları nadiren ortaya çıkarabileceğini dile getiriyor. Ayrıca daha önceden ilişkilendirilmeyen omurilik iltihaplanması veya beyin ve omurilik iltihabı ve şişlik gibi risklerin de ortaya çıkabileceği araştırmacılar tarafından dile getirilmiş. Ancak araştırmacılar, aşıyla bu rahatsızlıklar arasındaki ilişkiyi doğrulamak ve klinik anlamını değerlendirmek için ileri çalışmaların gerekliliğini vurguluyor. Bununla birlikte çalışmada her aşının tüm bu rahatsızlıkların risklerini yaratabilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Örneğin Astra Zeneca aşısından sonra bazı vakalarda Guillain-Barré sendromu’nda artış gözükürken, mRNA kökenli Pfizer-Biontech ve Moderna aşısını kullanan vakalarda böyle bir artışa rastlanmamış. Ayrıca araştırmacılar COVID-19 aşılarının faydalarının virüsün getirdiği risklerden çok daha ağır bastığını belirtiyorlar. 
Araştırma bulguları üzerine değerlendirmede bulunan ve NYU Langone Tıp Merkezinde çalışan Dr. Marc Siegel COVID-19 aşısından sonra bu rahatsızlıklara sahip olma riskinin nadir olduğunu ve başka çalışmaların COVID-19 virüsünden kaynaklanan aşıların kalp kası iltihabı riskini dramatik bir şekilde azalttığını ortaya koyduğunu belirtiyor. Küresel Aşı Veri Ağı’nın direktörlerinden Jim Buttery de kalp kası iltihabı riskinin COVID-19 virüsüne yakalanan bir hastada aşıdakinden daha fazla olduğunu belirtiyor ve her iki durumda da insanların genellikle iyileştiğini söylüyor. Sidney Üniversitesinde çalışan aşı uzmanı Profesör Julie Leask de bu bulguları COVID-19’a yakalanmanın bu nadir rahatsızlıklardan yakalanma riskini aşıdan çok daha arttırdığı şeklinde okumamız gerektiğini dile getiriyor.

Sonuç olarak;

Vaccine dergisinde yayınlanan bir araştırmanın COVID-19 aşısı yaptıranların kalp ve beyin hastalıklarına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu ortaya koyduğu iddiası yanlış.