Toplumlarda ölüm şekilleri, sağlık sisteminden yaşam tarzına kadar pek çok şeyi yansıtır. Bu yüzden “nasıl ölüyoruz?” sorusu sadece tıbbı değil, toplumsal yapıyı da ilgilendirir. Salgın hastalıklardan kurtulan insanlık, artık kronik hastalıklarla savaş veriyor. Türkiye’de de durum küreselden farklı değil. Son yıllarda ülkede özellikle kanser ve kalp krizi nedenli ölümlerin arttığına ilişkin iddialar dolaşıyor. TÜİK’in Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri’nde yer alan veriler, geçmişten günümüze kanser ve kalp-damar hastalıklarından kaynaklanan ölümlerin seyrini ortaya koyuyor. 
TÜİK, bu verileri Sağlık Bakanlığı’na bağlı ölüm bildirim sistemi üzerinden, hastane kayıtları, adli tıp raporları ve aile hekimliği verileri gibi resmi kaynaklardan derliyor. Uluslararası Hastalık Sınıflandırma Sistemi (ICD) kodlarına göre, kanser kaynaklı ölümler “kötü huylu tümörler” başlığı altında C00–C97 kodlarıyla, kalp krizi kaynaklı ölümler ise “akut miyokard enfarktüsü” olarak I21–I22 kodlarıyla sınıflandırılıyor. Kanser, tümör kaynaklı ölümlerin bir alt başlığı olarak yer alırken, kalp krizi kaynaklı ölümler de dolaşım sistemi hastalıkları içinde yer alıyor.

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Türkiye’de Ölüm Nedenleri

Türkiye’de Kanser ve Kalp Krizi Nedenli Ölüm Oranları

Türkiye’de 2024 yılında yaşanan ölüm sayısı 489.361 oldu. Bu ölümlerin %36’sı dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle gerçekleşti. Dolaşım sorunlarının içinde yer alan kalp krizi nedenli ölümlerin oranı ise %10,5. İkinci sırada ise %16,3 ile tümör kaynaklı ölümler yer aldı. Bu oranın içinde iyi huylu tümör nedenli ölümler de yer alıyor. Kanser, yani kötü huylu tümör sonucu ölümlerin oranı ise 15,9. 
Show more

2018–2024 yılları arasında Türkiye'de kanser kaynaklı ölümlerin büyük kısmı erkeklerde gerçekleşti. Bu dönemde kanser nedeniyle ölen erkeklerin toplam içindeki payı %64 ile %66 arasında değişirken, kadınların payı %34 ila %36 aralığındaydı. Erkeklerde ölüm sayısı genel olarak düşüş eğilimi gösterse de, 2022 sonrası yeniden yükseldi. Kadın ölümlerinde ise daha durağan ama dalgalı bir seyir izleniyor. Veriler, erkeklerin kanser nedeniyle ölümünün kadınlara kıyasla daha yüksek seyrettiğini gösteriyor. 
Show more

2018-2024 yılları arasında kalp krizi nedeniyle ölenlerin çoğunluğunu yine erkekler oluşturdu. Bu dönemde erkek ölümleri her yıl kadın ölümlerinden ortalama 5 bin daha yüksek seyretti. 2019’dan 2021’e kadar kalp krizi nedeniyle erkeklerin ölüm sayısında hızlı bir artış yaşanırken, kadın ölümlerindeki artış daha sınırlı kaldı. 2022 sonrasında ise her iki grupta da bir azalma eğilimi izlendi. 2024 itibarıyla kalp krizi ölümlerinin yaklaşık %56’sı erkek, %44’ü kadın bireylerden oluşuyor.
Show more

TÜİK verilerine göre 2018’den 2024’e kadar geçen yedi yıllık süreçte, hem kanser hem de kalp krizi kaynaklı ölüm oranlarında bazı dalgalanmalar görülüyor. 2018 yılında toplam ölümler içinde kanserin oranı %18,8 iken, bu oran 2021’de %13,7’ye kadar geriledi, ardından kademeli bir artışla 2024’te %15,9’a yükseldi. Benzer şekilde, kalp krizi kaynaklı ölümler 2018’de %10,6 iken 2024’te %10,5 seviyesinde kaldı ve yıllar içinde ufak oynamalar dışında büyük bir değişiklik göstermedi. 
COVID-19’un Kalp Krizine Etkisi 
Ülkemizde 2020 yılında yayılım gösteren COVID-19 ölüm nedenlerinin %4,4’ünü oluştururken bu oran 2021 yılında %11,5’a yükseldi. Bu veriler, özellikle pandemi yıllarına denk gelen 2020–2021 döneminde kanser kaynaklı ölüm oranlarında belirgin bir düşüş olduğunu gösteriyor. Kalp krizi vakalarında da genel oranın pandemi süresinde aynı kaldığı görülüyor. 
Bununla birlikte, COVID-19 enfeksiyonunun yalnızca solunum sistemiyle sınırlı kalmadığı,  kalp ve damar sağlı üzerinde ciddi etkiler yarattığı biliniyor.  Son yıllarda yapılan çalışmalar COVID-19 enfeksiyonu geçiren kişilerin akut mikoard enfarktüsü yani kalp krizi riskinin hem hastalık sırasında hem de sonrasında belirgin biçimde arttığını ortaya koyuyor. 
Araştırmalar, COVID-19 geçiren bireylerde miyokard enfarktüsü riskinin özellikle ilk 30 gün içinde iki katına çıktığını gösteriyor. Bu riskin, hastalığı ağır geçirenlerde çok daha yüksek olduğu, hastaneye yatış gerektiren vakalarda ise kalp hastalığı geçmişi olan bireylerle eşdeğer riskler taşıdığı da ortaya konmuş durumda. Üstelik bu artış, yalnızca ileri yaş grupları için değil, genç ve daha önce kalp hastalığı tanısı almamış bireyler için de geçerli. COVID-19 geçirmiş kişilerde kalp krizi ve inme riskinin 3 yıla kadar devam ettiğini öne süren çalışmalar da mevcut. 
Pandemi sonrası dönemde bu tür etkilerin ölüm nedenleri istatistiklerine yansıması zaman alabilir. Çünkü enfeksiyon sonrası ortaya çıkan kardiyovasküler sorunlar, ani ölümlerden çok, kronikleşen sağlık sorunları ve dolaylı etkiler şeklinde kendini gösterebilir. Bu nedenle ilerleyen yıllarda kalp krizi ve genel dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölüm oranlarının seyrini izlemek, COVID-19’un gerçek etkilerini görmek için önemli olacak. Şimdilik veriler, kalp krizi oranlarının eskiyle yaklaşık olarak benzer seyrettiğini gösteriyor.