Türkiye, 16 Nisan 2017 tarihinde ülkenin geleceğini şekillendirecek bir karar verecek. Pazar günü yapılacak referandum sonucuna göre anayasadaki 18 adet maddenin değişmesi gündemde, bu değişiklikler kabul edilirse etkilenecek yasa sayısı da bir hayli fazla.
Referandum Gündemi
Ocak ayında TBMM'de yapılan oylamalardan bugüne kadar referandum gündemi ile oluşturduğumuz içeriklerin bir derlemesini bu bültende bulabilirsiniz. Gündemde neler vardı, bilinmeyenler neydi ve siyasiler ne konuştu, bunlar doğru muydu bir bakalım.
Türkiye'nin geçmiş referandum deneyimlerine göz atarak başlayalım. Bugüne kadar, sonuncusu 2010 yılında olmak üzere, toplam altı kez referanduma gidildi. Bunların 5'inde sonuç evet olurken, 1988 yılındaki, seçimlerin erkene alınması değişikliği kabul edilmedi. Referandum geçmişimizi irdeleyen bültenimize buradan ulaşabilirsiniz.
Örneğin, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın Şubat 2017'de, henüz anayasa değişikliği tartışmaları yeniyken yaptığı bir açıklamaya bakalım:

İsmet Yılmaz'ın bu açıklamasında elbette doğruluk payı bulunmuyor. Mevcut anayasada bulunmayan bir takım yürütme yetkileri, eğer referandum sonucu "evet" olursa, Cumhurbaşkanı'na geçecek.
Evet tercihi için tüm gücünü kullanan AK Partili isimlerin sık sık dile getirdiği iddialar ile devam edelim. Değişiklik teklifi kabul edilirse artık koalisyonların olmayacağı, tek parti iktidarları ile istikrarlı bir döneme girileceği, koalisyonlara göre tek parti iktidarlarının ekonomik anlamda çok daha başarılı olduğu iddialar arasında. Örneğin Başbakan Binali Yıldırım'ın şu iddiası gibi:

Oysa ki 1965'ten bugüne kadar tek parti iktidarları dönemlerinin büyüme ortalaması %4,6 iken, koalisyonlar ortalaması da %4 seviyesindedir. Tek parti iktidarı dönemlerinin bu konuda daha başarılı olduğu ancak aradaki farkın oldukça az olduğu göze çarpıyor.
Ekonomik durumun daha iyiye gideceği vaadi evet tarafının en önemli gündemlerinden olurken, bu konuyla ilgili yine başbakandan gelen bir başka iddia daha vardı. Binali Yıldırım, Güney Kore'deki başkanlık sisteminin ülkenin kişi başına düşen gelirini 28 bin dolara taşıdığını iddia etti.

Başbakan Yıldırım’ın iddia ettiği gibi 1987’da Güney Kore’nin kişi başına milli geliri 3.510 dolardı ve 2016’da bu gösterge 27 bin doların üstüne çıktı. Fakat Güney Kore’de 1987 öncesi dönemde de halk tarafından seçilmiş başkanlar olmuş fakat ekonomi 5 bin doların altında kalmıştı. Bu nedenle, 1987’den sonraki ekonomik başarının sadece sistem değişikliğiyle açıklamak geçerli bir tespit değildir.
Milletvekili Başına Düşen Kişi Sayısı Ne Durumda?
Gündemdeki değişiklik tekliflerinden biri de meclisteki milletvekili sayısını arttırmaya yönelik. Eğer değişiklik kabul edilirse, mevcut durumda 550 olan milletvekili sayısı 600'e çıkacak. Evet cephesine göre bu değişiklik daha demokratik bir durum yaratacak. Bu değişiklik ile ilgili kullanılan argümanlardan biri de Türkiye'de milletvekili başına düşen kişi sayısının çok fazla olduğu ile ilgiliydi. Gerçekten de Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye'de milletvekili başına düşen kişi sayısı fazlayken, dünyada bizim de çok üzerimizde olan ülkeler de bulunuyor, örneğin ABD.
Dünya üzerinde insani ve ekonomik anlamda daha gelişmiş ülkelerin başkanlık sistemi ile mi yoksa parlamenter sistemle mi yönetildiği de oldukça çok tartışılıyor. Bu konu hem Cumhurbaşkanı'nın, hem Başbakan'ın, hem de muhaliflerin gündeminde. Örneğin Freedom House'un raporları doğrultusunda incelendiğinde, parlamenter sistem uygulayan ülkelerin demokrasi puanlarının daha yüksek olduğu görülüyor.

Bu değerlendirme sadece Freedom House puanlandırmasına göre yapılmak zorunda değil elbette. Ekonomik ya da insani gelişmişlik puanına göre de incelenebilir ülkeler.
Ve son olarak, dünyada parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yapan ülkelere bakmak da önemli olacaktır. Söylemek gerekir ki, bu geçişi yapmış olan ülkeler olumlu yönde ilerleme göstermemişler, bazısı eski sisteme geri dönerken, bazısı çatışma ve yokluk ile boğuşmaya devam etmiş. Bangladeş, Moğolistan, Sırbistan-Karadağ, Sri Lanka ve Zimbabve bu değişikliği yapan ülkeler olarak görünüyor. İlgili bültene buradan ulaşabilirsiniz.
Tercihiniz ne olursa olsun, 16 Nisan 2017 tarihinde oy vermeyi ihmal etmeyin, geleceğinizde söz sahibi olun.