31 Mayıs 2023 Çarşamba günü akşamı, Türkiye ve dünya genelinde NASA ile ilgili yapılan paylaşımlar oldukça fazla gündeme geldi. Bu paylaşımlar NASA’nın aynı gün yaptığı halka açık bir toplantının ardından başladı ve bir çoğu “NASA’nın UFO’ların ve uzaylıların varlığını kabul ettiği” yönünde ifadeler ve “#uzaylılar” gibi etiketler içeriyordu. Sosyal medyada birçok hesabın ve haber sitelerinin bu şekilde yaptığı açıklamalar yayılmaya başladıkça, kurumun açıklamasına yönelik yorumların yanlış yönlendirici nitelik kazandığı dikkat çekti. Konuyla ilgili yüksek etkileşim alan paylaşımlar hala yayılmaya devam ediyor. 

UFO ve UAP Kısaltmaları Ne Anlama Geliyor?

Ayrıca uzaylı kelimesin içermeyen birçok “NASA UFO’ların varlığını kabul etti” ifadeleri ile yapılan paylaşımlarda da, UFO kelimesi ve uzaylıları eş anlamlı değerlendirdiği anlaşılıyor. Öncelikle UFO kelimesinin ABD Hava Kuvvetleri tarafından (evet, tarafından :)) 1952’de "Unidentified Flying Object" yani “tanımlanamayan uçan nesne” anlamına gelecek şekilde oluşturulduğu, ancak zamanla bu kelimenin popüler kültürle birlikte uzaylıları ve dünya dışı olayları işaret edecek şekilde kullanılmaya başladığını görüyoruz. İlk anlamıyla aslında UFO, normal ve bilimsel sebeplerle açıklanamayan gökyüzü cisimlerini işaret ediyor. Ancak bu, gökyüzünde görülen cisimlerin dünya dışı canlılara ait olduğu anlamına gelmiyor. Hatta genellikle uzmanlar, insan eliyle geliştirilmiş yeni teknolojilerden söz ediyor. 
Ulusal Havacılık ve Uzay İdaresi yani NASA, "uçak veya bilinen doğal fenomenler olarak tanımlanamayan gökyüzü gözlemlerini" tanımlamak için UFO ifadesinden daha kesin olan "tanımlanamayan anormal fenomenler (unidentified anomalous phenomena)", yani UAP terimini kullanmaya başladı. Ekim 2022 tarihinde NASA tarafından yapılan bir duyuruda, Unidentified Anomalous Phenomena (UAP) üzerine çeşitli uzmanlık alanlarına sahip 16 üyeden bağımsız bir çalışma ekibi oluşturduğunu duyurulmuştu. Ekipte astrofizik, hesaplamalı ve veri bilimi, astrobiyoloji, okyanusbilim, uzay politikası, havacılık güvenliği ve uzay keşfi konularında uzmanlaşmış bilim insanlarının yanında uzay teknolojisi, gazetecilik ve araştırma yönetimi konularında uzmanlar da bulunuyor. Çalışmanın ekibi de 9 aylık bir süreçte UAP'ler hakkında gelecekteki araştırmalar için temel oluşturmak amacıyla, hükümet kurumları, ticari kaynaklar ve diğer kaynaklar tarafından toplanan verileri analiz etmeyi ve gelecekte UAP verilerinin analiz edilmesi için bir yol haritası önermeyi amaçladı. Çalışmanın amacı, ulusal güvenlik, hava güvenliği ve bilimsel anlayışı artırmak olarak belirlendi ve bu çalışmanın 2023 ortasında halka açıklanacağı da duyuruldu. 

Ancak Ekim 2022’de yapılan bu duyuruda da NASA’nın bu çalışmasının “dünya dışı varlıkların aktivitelerini doğrulama ve kanıtlama” gibi bir amaçla değil, daha çok olası yeni askeri teknolojilerin tehlikelerine yönelik olduğu anlamının çıkması daha olası. Çalışmanın amacıyla ilgili kullanılan ifadelerde şu cümleler de yer alıyordu: “Tanımlanamayan anormal fenomenler hem ulusal güvenlik hem de hava güvenliği açısından ilgi çekicidir ve çalışma, NASA'nın hava araçlarının güvenliğini sağlama hedeflerinden biriyle uyumludur. Kapsamlı bir veri setine erişim olmadan, herhangi bir gözlemi doğrulamak veya açıklamak neredeyse imkansızdır, bu nedenle çalışmanın odak noktası, UAP'nin doğasını bilimsel olarak ayırt etmek için gelecekte hangi olası verilerin toplanabileceğini NASA'ya bildirmektir.”

NASA’nın 31 Mayıs 2023’te Yaptığı Açıklamada Nelerden Bahsedildi?

NASA tarafından 31 Mayıs 2023 tarihinde yapılan halka açık açıklamada da yukarıda bahsedilen ve bu yazın sonunda yayınlanması beklenen rapor yayınlamadan önce ön bulgularını tartışmak için bir NASA web yayınında canlı yayınlanan dört saatlik bir oturum düzenlendi. Düzenlenen panelin başkanı astrofizikçi David Spergel, ekibinin rolünün "bu olayların doğasını çözmek" değil, NASA'ya gelecekteki analizlere rehberlik edecek bir "yol haritası" vermek olduğunu söyledi. NASA yetkilileri ayrıca, birkaç panelistin Haziran 2022’de göreve başladıklarından beri belirsiz "çevrimiçi istismara" ve tacize maruz kaldığını söyledi ve bu durumu eleştirdi.
Panel üyelerinin belirttiği en büyük zorluk ise  UFO'ları bilimsel olarak güvenilir bir şekilde belgelemek için yetersiz yöntemlerin olmasıydı. Genellikle, bilinen teknolojilerin ve doğa kanunlarının sınırlarını aşan şekillerde hareket eden cisimlerin gözlemlendiği UFO görüşlerini belgelemek için güvenilir yöntemlerin eksikliği büyük bir sorun olarak nitelendirildi. Bunun sebebinin ise söz konusu olayların genellikle bu tür özellikleri doğru bir şekilde gözlemlemek ve ölçmek için tasarlanmamış veya kalibre edilmemiş kameralar, sensörler ve diğer ekipmanlarla tespit edilip kaydedilmesi olduğunu söylediler.
Spergel, "Öğrendiğimizi hissettiğim şeyi tek bir satırda özetlemem gerekirse, yüksek kaliteli verilere ihtiyacımız var. Mevcut veriler ve görgü tanığı raporları tek başına, her UAP olayının doğası ve kaynağı hakkında kesin kanıtlar sağlamak için yetersizdir." şeklinde konuştu. 
Oturumda, Tüm Alanlarda Anomali Çözüm Ofisi (AARO) direktörü Sean Kirkpatrick tarafından NASA’nın ayda 50-100 arası vaka ile karşılaştığını ancak bunlar arasından çok azının “tanımlanamayacak anormallikler” olarak değerlendirildiği belirtildi.  Kirkpatrick, bu vakaların tamamında çözümlenemeyen durumların %2-5 arası olduğunu ifade etti. 
NASA Genel Merkezi'ndeki Bilim Misyonu Direktörlüğü bünyesindeki Araştırmadan Sorumlu Yardımcı Yönetici Yardımcısı Dan Evans, sosyal medyada yayılan iddiaların aksine, çalışmayla ilgili tam şu ifadeleri kullandı: 
“Şunu yüksek sesle vurgulamak istiyorum: Tanımlanamayan nesnelerle ilişkili dünya dışı yaşam için kesinlikle ikna edici bir kanıt yok" 
Konuyla ilgili benzer bir ifade de NASA’nın UAP ekibinin başkanı Spergel’den geldi. Spergel:  "İnsan olmayan zekanın kanıtı olan bir şey gördüğümüzü iddia etmek, olağanüstü kanıtlar gerektirir ve biz bunu görmedik" dedi.

Sonuç olarak, NASA tarafından yürütülen çalışmanın herhangi bir “dünya dışı yaşam” araştırması amacı taşımıyor ve elde edilen sonuçlarda da bu sonuca işaret eden herhangi bir bulgu söz konusu değil. Uzun zamandır uçan daireler ve uzaylılar kavramlarıyla ilişkilendirilen UFO terimi, resmi hükümet deyimiyle UAP kısaltması ile değiştirilmişti. UAP terimi de halihazırda "tanımlanamayan anormal fenomenler (unidentified anomalous phenomena)"anlamına geliyor ve NASA bu terim ile bazı vakaların ağırlıklı olarak teknik sebepler dolayısıyla normal ve bilimsel sebeplerle açıklanmadığını zaten kabul ediyor. NASA’nın UAP çalışmaları için topladığı ekibin açıklamaları da bu vakaları analiz etmek için bu tarz videoların kalitesinin belli çıkarımları yapmak için yeterli olmadığı yönünde. Çözümlenemeyen vakalar ise rapor edilen vakaların çok küçük bir oranını oluştururken, dünya dışı yaşam formları ya da iddialardaki gibi “uzaylılara” yönelik bir kanıtın söz konusu olmadığının altı birçok kez çizilmiş. 

NASA Daha Şeffaf Bir Tutum Sergilemeye Bağlı Olduğunu Duyuruyor 

NASA ve Pentagon’un UAP’lar ile ilgili halka açık ve şeffaf çalışmalar yürütmesinin sebebi ise bir anlayış değişikliğini vurgulamak. 31 Mayıs tarihli panelin bu kadar dikkate değer olmasının nedenlerinden biri de NASA'nın yaklaşım değişikliği oldu. NASA, UFO haberlerine yönelik tutumlarının “NASA’nın halktan bir şey saklıyor” algısına sebep olması sebebiyle, daha açık ve şeffaf çalışmalar yürüttüğünü gösteriyor. Duruşmanın sonunda heyet, vatandaşların sorularını yanıtladığı sırada da bir katılımcının "NASA ne saklıyor?" sorusuna NASA'dan Dan Evans, ajansın şeffaflığa bağlı olduğunu söyledi ve “O yüzden bugün burada canlı yayındayız” dedi.
UAP fenomenine yönelik olumsuz yanlış anlamaların önlenmesi amacıyla, NASA sivil gözlemcilerden gelen yayınlanabilir raporları incelemekte ve bilgi paylaşımını teşvik etmeye yönelik daha açık bir iletişim sergilemeyi önceliyor.  Bu yaklaşım, bilimsel araştırma ve analizin güçlendirilmesine katkıda bulunarak, UAP fenomenine ilişkin şeffaflığı ve anlayışı artırmayı hedefliyor.