Bir Instagram hesabı tarafından paylaşılan bir gönderide, eşinin vefatı üzerine Makber şiirini yazan şair Abdülhak Hamit Tarhan’ın eşinin taziyesinde tanıştığı kadınla iki hafta sonra evlendiği iddia edildi.
Gönderi 69 bin beğeni almış.
İddia YANLIŞ
1874 yılında Fatma Hanım ile evlenen Abdülhak Hamit Tarhan, eşinin 1885’te ölümüne kadar 11 yıl evli kaldı ve 1885’te eşinin ölümü üzerine “Makber” şiirini Beyrut’ta yazdı.
Tarhan, ikinci evliliğini ise eşinin ölümünden 5 yıl sonra, 1890 yılında Londa Büyükelçiliği'ndeki görevi sırasında Nelly Clawer (Clover) ile yaptı.
Tarihi Kişilikler Sosyal Medyada Manipülasyon Unsuru Haline Geliyor
Geniş kitlelere ulaşma potansiyeli sunan sosyal medya, tarihi kişilikler hakkında dolaşıma sokulan çarpıcı iddiaların yayılmasını kolaylaştırıyor. Kullanıcıların dikkat çekme, etkileşim alma ya da yalnızca “tıklanabilir” içerik üretme motivasyonuyla paylaştığı bu anlatılar, çoğu zaman “tarihi detaylar” uydurularak bir şehir efsanesine dönüşüyor. Osmanlı son döneminin önde gelen şairlerinden Abdülhak Hâmid Tarhan hakkında son dönemde paylaşılan bir içerik de bu eğilimin bir parçası. Tarhan’ın eşinin ölümünden yalnızca iki hafta sonra, eşinin taziyesinde tanıştığı kadınla evlendiği yönündeki bu iddia, gerçekliğinden çok sansasyonel etkisiyle öne çıkıyor. Halbuki geçmişe dair bu tür anlatıların, dönemin koşulları ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi gerekiyor.
Hayatı araştırıldığında, çeşitli kaynaklardan Tarhan’ın kişisel hayatı ve evlilikleriyle ilgili bilgiler bulunabilir. 1867’de memuriyet hayatına başlayan Tarhan, 1874 yılında Edirne’de Fatma Hanım ile evlendi. Sonraki yıllarda hariciye (dışişleri) memurluğu mesleğini seçen Tarhan 1876’da Paris Büyükelçiliği’nde aldığı görev nedeniyle Fransa’ya gitti. Paris’te hariciye görevi dışında Fransız edebiyatıyla ilgilenen ve iki oyun yazan Tarhan’ın yazdığı “Nesteren” oyunu dönemin padişahı II. Abdülhamid’e gönderme içerdiği gerekçesiyle Paris’teki görevinden alındı.
Yeni görev ataması gerçekleşene kadar Edirne’de yaşayan Abdülhak Hamit burada edebiyat çalışmalarına ağırlık verdi. 1880 yılında Berlin Elçiliği Katipliği görevine atandı, ancak Berlin yolunda Odesa’dan dönerek 1881’de ailesiyle birlikte ağabeyinin yanına Rize’ye gitti. 1883 yılında Tarhan ve ailesi, eşi Fatma Hanım’ın rahatsızlanması üzerine tedavi amaçlı Hindistan’ın Bombay kentine gitti. 1885 yılında İstanbul’a dönüş yolunda rahatsızlığı artan Fatma Hanım Beyrut’ta hastalığına yenik düşerek vefat etti. Abdülhak Hamit meşhur şiiri “Makber”i burada yazdı.
Karısının ölümünün ardından İstanbul’a dönen Tarhan, 1886 yılında Londra Büyükelçiliği Katipliği’ne atandı. Yazdığı “Finten” ile “Zeynep” eserlerinin sakıncalı bulunmasının ardından 1888’de görevden alındı. Arkadaşlarının araya girmesiyle ve edebiyatla ilgilenmeyeceğine dair padişaha verdiği mektubun ardından tekrar Londra’ya döndü. Geri dönüşünün ardından Londra’da kendine yeni bir çevre edinen Tarhan’ın bu sürede Goris ve Calorty isimli kadınlarla tanıştığı ve 1890’da Nelly Claver ile tanıştığı biliniyor. Nelly Claver ile tanışmasının ardından evlenen Tarhan, eşinin 1900’lü yıllarda başlayan hastalıkları ve 1911’deki vefatına kadar evli kaldı.
1912 yılında Belçika’da Lucienne Sacare isimli bir kadınla tanışan Tarhan üçüncü evliliğini gerçekleştirdi. Bu evliliği ise 1920 yılında boşanma ile sonuçlandı. Ayrılıktan sonraki süreçte mektuplaşmaya devam eden boşanmış çift 1927’de tekrar bir araya geldi. 1928’de İstanbul mebusu seçilen Tarhan, 1937 yılında ağır grip nedeniyle hayatını kaybedene kadar bu görevde kaldı.
Sonuç olarak;
Abdülhak Hamit Tarhan'ın eşinin taziyesinde tanıştığı kadınla iki hafta sonra evlendiği iddiası yanlış.