Uzun iş saatleri ve çocuk işçiliği ile anılan 19. yüzyıl, tarihte birçok işçi örgütlenmesinin ve kitlesel direnişin de ilk örneklerinin görüldüğü yüzyıl olarak biliniyor. Bugünün işçi hareketinin temelinin özellikle 1800’lü yılların sonlarında gerçekleşen kitlesel işçi grevleri ve eylemleri sırasında atıldığını söylemek mümkün. Bu bağlamda 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın ortaya çıkış hikayesi de 1886 yılında ABD’nin Chicago kentinde işçilerin düzenlediği bir genel greve dayanıyor. Söz konusu genel grevde 8 saatlik iş günü talebiyle greve giden çok sayıda işçi, polis müdahalesi esnasında öldürülmüş ya da yaralanmış ve daha sonrasında işçi liderleri de idam edilmişti. Bu nedenle 1889 yılında 2. Enternasyonal, 1 Mayıs'ı işçilerin “Birlik ve Mücadele Günü” olarak ilan etmişti. Türkiye’de ise 1 Mayıs, 1900’lü yılların başından bu yana yasaklara rağmen kutlanıyor. Peki, Türkiye’de işçilere dair veriler bize ne söylüyor?
Bakanlığın, SGK’nin ve İSİG’in Açıkladığı İş Kazasına Bağlı Ölüm Sayıları Uyuşmuyor
Dünya genelinde işçilerin karşılaştıkları en ciddi sorunların başında meslek hastalıkları, iş kazaları ve iş kazalarına bağlı ölümler geliyor. Türkiye’de iş kazalarına ve ölümlerine ilişkin verileri ise Çalışma Bakanlığı’nın faaliyet raporlarında, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) yıllık istatistiklerinde ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) düzenli olarak yayınladığı aylık ve yıllık raporlarda bulabiliyoruz.
Söz konusu üç kaynağa bakıldığında verilerin uyuşmadığı görülüyor. Bakanlığın yaptığı teftişler sırasında gözden kaçan vakaların olması ve SGK’nin verilerinin ise yalnızca sigortalı işçileri kapsaması bu farklılığa neden oluyor. İSİG’in yayınladığı İş Cinayeti Raporları ise her ayın en geç ilk beş günü içerisinde bir ay evveline dair dijital, görsel, yazılı basından ve emek-meslek örgütlerinden edinilen bilgiler doğrultusunda oluşturuluyor.
Bakanlığın son yayınladığı faaliyet raporu 2017 yılına ait olsa da işçi ölümlerindeki güncel duruma İSİG’in verileri ışığında bakabiliyoruz. İSİG’in verilerine göre 2018 yılında 1.923 işçi hayatını kaybederken 2019’da yaşamını yitiren işçi sayısı 1.736 oldu. 2019 yılına daha detaylı baktığımızdaysa hayatını kaybeden işçilerin %93’ünün erkek olduğunu ve %48’inin 28-50 yaş aralığında bulunduğunu görmekteyiz. Ayrıca İSİG’in verilerine göre iş kazalarında ölen işçilerin yalnızca %1’i sendikalıyken %99’u sendikasızdı. Bununla birlikte iş cinayetlerinin nedenleri arasında büyük çoğunluğu; trafik ve servis kazaları, ezilme/göçük ve yüksekten düşme oluşturuyor. İş kollarına göre işçi ölümleri incelendiğinde ise en çok can kaybının tarım ve orman ile inşaat ve yol sektörlerinde yaşandığı fark ediliyor.
Bunun yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre her 100 bin işçi başına düşen iş kazalarına bağlı ölüm sayısında Türkiye; Kosta Rika, Özbekistan ve Meksika’nın ardından en yüksek değere sahip ülke konumunda. 2016 yılında Türkiye’de her 100 bin işçi için iş kazalarına bağlı ölüm sayısı 7,5 oldu. Bu değer, İsveç’te 1 iken İspanya’da 1,8 ve ABD’de 5,2 olarak gerçekleşti.

Güvencesiz çalışma oranlarına baktığımızdaysa Türkiye’nin yine en yüksek orana sahip ülkeler arasında yer aldığını görüyoruz. Eurostat’ın verilerine göre 2019 yılında Türkiye’deki işçilerin %5,9’u güvencesiz çalışıyordu. Türkiye bu oran ile Avrupa ülkeleri arasında Hırvatistan ve Karadağ’ın ardından üçüncü sırada geliyor.

Öte yandan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), her yıl dünyanın birçok ülkesinde ve bölgesindeki çalışma koşullarını değerlendirdiği “Küresel İşçi Hakları Endeksi”ni yayınlıyor. 2019 Küresel İşçi Hakları Raporu’nda Türkiye, işçilere yönelik keyfi tutuklama ve gözaltıların en çok yaşandığı Çin, Hindistan ve Vietnam gibi ülkeler arasında anılıyor. 2019 yılında işçiler için dünyadaki en kötü bölge Ortadoğu ve Kuzey Afrika olurken Türkiye, işçiler için en kötü 10 ülke arasında yer alıyor. 2018 yılında İstanbul Havalimanı işçilerinin gerçekleştirdiği grev ve greve giden işçilerin maruz kaldığı gözaltı ve tutuklamalar da raporda Türkiye başlığı altında değinilenler arasında.
Peki, Türkiye’de iş kazalarına ve güvencesiz çalışma şartlarına maruz kalan işçiler arasında sendikalaşma ne durumda?
Resmi Sendikalaşma Oranı %13,8 Oldu
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Ocak 2020’de açıkladığı verilere göre Türkiye’de yaklaşık 14 milyon işçinin 1,9 milyonu bir sendikaya üye. Bu doğrultuda işçiler arasındaki sendikalaşma oranı %13,8 olmakla birlikte DİSK, kayıt dışı istihdamın söz konusu verilere dahil edilmemesi ve bu oranın toplu iş sözleşmesi kapsamındaki sendikalı işçileri yansıtmaması nedeniyle fiili sendikalaşma oranını %12,1 olarak açıkladı. Bununla birlikte DİSK’in belirttiği üzere, Türkiye’de toplu iş sözleşmesi kapsamındaki sendikalı işçilerin oranı ise yalnızca %7,8.

Kaynak: DİSK-AR

Bakanlığın açıkladığı sendika konfederasyonlarına göre işçi sayıları incelendiğindeyse bünyesinde barındırdığı yaklaşık 1 milyon işçi ile Türk-İş’in en çok üyeye sahip işçi sendikası konfederasyonu olduğu görülüyor. Güncel olarak Hak-İş’in 666 bin 303 üyesi bulunurken DİSK’e üye işçi sayısı 184 bin 852.

Pandemi Günlerinde İşçi Olmak
2019 yılının Aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs, geçtiğimiz aylarda küresel çapta bir salgına dönüştü. Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere tüm tıp dünyasının uyardığı üzere salgın günlerinde sosyal mesafeyi korumak, hayati önem arz ediyor.
Bu doğrultuda Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki tüm okullar ile üniversiteler de dahil olmak üzere tüm eğitim kurumları uzaktan eğitime geçerken salgın, evden çalışmayı da birçok şirketin ve kurumun gündemine getirdi. Ancak koronavirüs önlemleri kapsamında özellikle kol gücüne dayalı işlerde çalışanlar için bir uygulama söz konusu olmadığından bu işçilerin evde kalması maalesef pek mümkün olmuyor. Bu nedenle birçok işçi, salgın öncesinde olduğu gibi işe gitmeye devam ediyor.
Sendikalar ise salgın günlerinde işçilerin korunabilmesi için farklı çağrılarda bulunuyor. Bu süreçte işten çıkartmaların yasaklanması mecliste torba yasa kapsamında gündeme gelse de işverenlerin çalışanlarına ücretsiz izin verme yoluna başvurması sık sık eleştiriliyor.
Bununla birlikte DİSK, bugüne kadar üç kez COVID-19 Raporu paylaştı. DİSK’in hazırladığı son rapora göre, 24 Nisan itibarıyla DİSK üyesi işçiler arasında vaka sayısı 535’e ulaştı. Bu haliyle DİSK üyesi işçiler arasındaki COVID-19 vaka oranı, Türkiye genelinde gerçekleşen vaka oranının 3,2 katı. Bugüne kadar koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden DİSK üyesi işçi sayısı ise 4 olarak açıklandı. Bunun yanı sıra İSİG, Türkiye’de ilk vakanın duyurulduğu 11 Mart gününden 10 Nisan’a kadar COVID-19 nedeniyle toplam 52 işçinin hayatını kaybettiğini belirtti.