Mart 2025’te yönetmen İlker Canikligil, sosyal medya paylaşımları nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamalarıyla tutuklandı. Tutuklamanın ardından RTÜK, Canikligil’in sahibi olduğu FluTV ile Fatih Altaylı’nın YouTube kanalının yayın lisansı almasına hükmetti. Muhalif içerikleriyle öne çıkan bu iki kanalın lisans yükümlülüğüne tabi tutulması, RTÜK’ün YouTube platformuna kadar uzanan denetim yetkisini yeniden gündeme taşıdı.
RTÜK, internet yayınlarını denetleme yetkisini aslında Mart 2018’de yapılan bir yasal değişiklikle kazanmıştı. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da yapılan bu düzenlemeyle, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınları yalnızca internet üzerinden sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılarına yayın lisansı alma zorunluluğu getirildi. Yetkisiz yayın yapıldığının tespiti hâlinde ise RTÜK’ün talebiyle sulh ceza hâkimi, duruşma yapılmaksızın ve 24 saat içinde, içeriğin çıkarılmasına veya erişimin engellenmesine karar verebiliyor. 
Bu durum, ana akım medyada kendine yer bulamayan muhalif sesler için önemli bir ifade alanı olan YouTube’un da artık kısıtlanabileceği yönünde kaygılara yol açıyor. Üstelik şimdiye dek lisans zorunluluğunun genellikle muhalif içerikli YouTube kanallarına uygulanmış olması, RTÜK’e yönelik “siyasi saiklerle hareket ediyor” eleştirilerini daha da güçlendiriyor.
Lisans Taleplerinde Kriter Belirsizliği
2018’de yapılan yasal değişikliklerle birlikte RTÜK’ün denetim yetkisi genişletildi ve internet üzerinden yayın yapan birçok platform bu kapsama alındı. Artık isteğe bağlı yayın hizmeti sunan dijital platformlar, canlı yayın akışı sağlayan siteler, internet radyoları ve televizyonları ile ulusal ve uluslararası podcast ve müzik uygulamaları da RTÜK denetimine tabi. Bu denetimin temel aracı ise lisans alma zorunluluğu. Lisans alınmadığı takdirde erişimin engellenmesi süreci devreye giriyor.
Ancak burada temel sorun, lisans sürecine dair kriterlerin belirsizliği. RTÜK’ün hem yönetmeliği hem de uygulamaları, hangi içerik üreticilerinin lisans almak zorunda olduğu konusunda net bir çerçeve sunmuyor. Bu da lisans uygulamasının keyfî ve seçici biçimde işletilmesine zemin hazırlıyor.
1 Ocak–26 Haziran 2025 tarihleri arasında RTÜK’ün iktidara yakın kanallara hiçbir ceza vermemesi, buna karşın Sözcü TV’ye 10 gün, Tele1’e ise 5 gün yayın durdurma cezası uygulaması kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açmıştı. Benzer bir dengesizlik, yayın lisansı süreçlerinde de dikkat çekiyor. Aralık 2024’te Cumhuriyet gazetesinin YouTube kanalına yayın lisansı alınması yönünde bildirimde bulunulduğu biliniyor. Hukukçular ise bu talebin mevcut yasalarla uyumlu olmadığını savunuyor.
RTÜK’ün lisans verdiği kuruluşlara dair bilgilere bakıldığında, şu ana kadar yalnızca 3 YouTube kanalının RTÜK’le lisans anlaşması yaptığı görülüyor. Bunlar, geçmişte televizyon yayını yapan Kral TV ve Uçankuş TV’nin YouTube kanalları ile Cüneyt Özdemir’in gündeme dair yorumlarını paylaştığı kişisel kanalı. Bunların dışında Spotify, Deezer, Muud ve Fizy gibi popüler müzik platformları da RTÜK’ün lisans sistemine dahil. 
Almanya Örneği
Televizyon yayınlarını denetleyen bir kurumun internet yayınlarına da müdahil olması sadece Türkiye’ye özgü değil. Almanya da benzer bir denetim sistemine sahip ülkelerden biri. Ancak Almanya’daki yapı, Türkiye’dekinden oldukça farklı işliyor. Yayın denetimi merkezi bir otorite yerine eyaletler düzeyinde yürütülüyor. Her eyaletin kendi televizyon ve radyo yayınlarını denetleyen bir kurumu bulunuyor. Örneğin, Bavyera’da bu görev BLM’ye, Berlin-Brandenburg bölgesinde ise MABB’e ait. Tüm bu 16 eyaletin medya denetim kuruluşlarını bir araya getiren üst yapı ise “Die Medienanstalten” adıyla faaliyet gösteriyor.
Almanya’da radyo ve televizyon yayınları uzun yıllar boyunca “Eyaletlerarası Yayın Anlaşması” anlamına gelen Rundfunkstaatsvertrag kapsamında denetleniyordu. Dijital yayıncılığın yükselmesiyle birlikte 2020 yılında bu sistem güncellendi. İnternet yayınlarının da denetim kapsamına alınmasıyla birlikte, eski anlaşmanın yerini “Eyaletlerarası Medya Anlaşması” anlamına gelen Medienstaatsvertrag aldı. Böylece internet yayınlarının denetimi de eyaletlerde radyo ve televizyonları denetleyen kurumların yetkisine verildi.
Buna göre, Almanya’da yalnızca geleneksel medya değil, internetten yayın yapan televizyon platformları, YouTube ve Twitch gibi dijital yayın mecraları ile kullanıcı sayısı 1 milyonu aşan arama motorları da medya denetim kurumlarının gözetimi altında bulunuyor. Bu denetim daha açık ve öngörülebilir kurallarla yürütülüyor.
Almanya’daki medya düzenleyici kurumu Die Medienanstalten, internette yayın yapan kişi ve kurumların yayın lisansı alıp almayacağını belirlemek için belli kriterler tanımlıyor. Bu kriterlerin hepsinin birden karşılanması durumunda yayıncıların lisans alması gerekiyor. 
Kriterler şöyle:
Kamuya açık ve eş zamanlı yayın: Yayının kamuya yönelik olması, gazetecilik veya editoryal olarak hazırlanması ve belirli bir yayın akışı çerçevesinde eş zamanlı olarak sunulması gerekiyor.  YouTube ve Facebook gibi kullanıcıların başlangıç zamanını seçebildiği “isteğe bağlı” içerikler bu kapsama girmiyor. İzleyici yayının ne zaman başlayıp biteceğine karar veremiyorsa, yayın “lineer” yani doğrusal sayılır. Canlı yayınlar bu kapsama girer. Buna karşılık, YouTube videoları gibi isteğe bağlı içerikler “telemedya” sayılır ve lisansa ihtiyaç duymaz.
Gazetecilik veya editoryal içerik: Yayınların güncel olaylara ya da toplumsal meselelere değinmesi, belli bir editoryal hazırlık sürecinden geçmesi bekleniyor. Bu süreç yalnızca profesyonel kuruluşları kapsamıyor; amatör içerik üreticileri de bu kategoriye girebilir. Öte yandan, doğa kameraları ya da canlı trafik görüntüleri gibi içerikler bu kapsama dahil edilmiyor.
Yayın planı: Yayınların belli bir düzene göre yapılması önemli. Örneğin haftalık ya da günlük düzenli yayınlar, yayın planı olduğuna işaret eder. Yayınların izleyiciyle önceden paylaşılması, program saatlerinin duyurulması gibi uygulamalar da bu kriteri karşılar. Gelişigüzel, seyrek yapılan yayınlar ise lisans gerektirmez.
Toplumsal etki ve erişim: Yayının toplumsal ya da bireysel görüşleri etkileme potansiyeli varsa bu da lisans gerektiren bir unsur olarak değerlendiriliyor. Ancak DIY (kendin yap) videoları, hobi içerikleri, ürün tanıtımları ya da oyun yayınları bu kapsamda değil. Ayrıca, 6 aylık dönemde ortalama izleyici sayısı 20 binin altında kalan yayıncıların da lisans alması gerekmiyor.
Lisanssız Denetleme: İngiltere Örneği
Bazı ülkelerde ise geleneksel medyayı denetleyen kurumlar, sosyal medya içeriklerini de lisans zorunluluğu olmadan denetlemeye başladı. İngiltere bu ülkelerden biri. Televizyon, radyo, telefon hizmetleri ve bazı dijital platformları denetleyen Ofcom (İletişim Ofisi), 2020 yılında yürürlüğe giren Video-Sharing Platforms (VSP) düzenlemesiyle birlikte YouTube UK, TikTok UK, Snapchat Discover ve Twitch UK gibi İngiltere merkezli ya da İngiltere pazarına yönelik çalışan video paylaşım platformlarının denetimine başladı.
VSP düzenlemesinin amacı, platformların zararlı içeriklere karşı sistemler kurmasını, ebeveyn denetimi sağlamasını ve kullanıcı şikayet mekanizmaları oluşturmasını temin etmekti. 2023 yılında çıkarılan Çevrimiçi Güvenlik Yasası ile bu yetki genişletildi ve Instagram, Facebook, X ve Reddit gibi büyük sosyal medya platformlarının denetimi de Ofcom’a verildi.
Ofcom’un doğrudan içerik kaldırma yetkisi yok. Kurumun rolü, bu platformların yasadışı içeriklere karşı yeterli önlem alıp almadığını ve çocuklar için zararlı içeriklere karşı etkili politikalar yürütüp yürütmediğini denetlemekle sınırlı. Denetim, doğrudan içerik müdahalesinden çok sistemsel sorumlulukların takibi üzerinden işliyor.
Bu bültenin ilk versiyonu Verda Uyar tarafından kaleme alınmıştır.