Freedom House adlı kuruluş her yıl “Dünyada Özgürlük” adlı raporu yayınlıyor. Ülkelerin 2018 yılındaki özgürlük performansının değerlendirmeye tabii tutulduğu son raporda, ülkelerin özgürlük puanlarının 13 yıldır sürekli olarak azaldığının da vurgusu yapılmış. Rapora göre demokrasiler küresel ölçekte geriliyor.
Freedom House, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin çerçevesini oluşturduğu 25 farklı siyasi hak ve sivil özgürlük göstergesini 0 ile 4 arasında puanlayarak ülkelere 100 üzerinden bir demokrasi puanı belirliyor. Bütün bu metodolojik yaklaşım, raporda da belirtildiği gibi, devletlerin ve iktidarların değil bireylerin hak ve özgürlüklerinin performansını önceliyor. İfade özgürlüğü, seçim süreci, göçmen ve sığınmacıların hakları, hukukun üstünlüğü, hükümetin işleyişi, siyasi çoğulculuk ve katılım gibi alt başlıklar puanlamaya etki eden göstergeler arasında. Çeşitli göstergeler ve kriterler üzerinden verilen puanlar ile ülkeler “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür olmayan” ülke olarak niteliyor. 2019 raporunda değerlendirmeye alınan 195 ülkenin 86’sı “özgür”, 59’u “kısmen özgür” ve 50’si “özgür olmayan” ülke olarak listelenmiş.
Türkiye Geçtiğimiz Yıl da “Özgür Olmayan Ülke” Konumunda Yer Aldı
Geçtiğimiz yılın raporunda Türkiye en çok puan kaybeden ülke olarak “kısmen özgür ülkeler” arasından “özgür olmayan ülkeler” sınıfına gerilemişti. Türkiye’nin, 2018 yılında da özgür olmayan ülke kategorisindeki yeri sabit kaldı. Geçtiğimiz yıl 32 puanda yer alan Türkiye, Freedom House’un son raporunda 1 puan daha azalarak 31 puana geriledi. Türkiye’nin özgürlük puanını, dahil olduğu kuruluşlar ile diplomatik ve ekonomik ilişkileri göz önünde bulundurarak seçtiğimiz ülkelere göre durumunu aşağıdaki tablodan karşılaştırmak mümkün.

1988 ve 2005 yılları arasında “özgür olmayan ülkeler”, değerlendirilen tüm ülkelerin %23’ünü oluştururken son raporda yer alan bulgular neticesinde bu ülkelerin oranının %26’ya çıktığı anlaşılıyor. Aynı zamanda, “özgür” olarak notlandırılan ülkelerin oranı da %46’dan %44’e düşmüş. Raporda değinilen bir diğer önemli nokta da, dünya nüfusunun bu farklı kategorideki ülkeler arasında nasıl dağıldığı ile ilgili. 7,6 milyarlık dünya nüfusunun %39’u özgür ülkelerde, %24’ü de “kısmen özgür” ülkelerde yaşıyor. Özgür olmayan ülkelerde yaşayan dünya nüfusunun oranı ise %37.

Son 13 yılda 23 ülke demokratik performanslarında negatif yönde bir değişim sergilemiş. Hatta, Asya-Pasifik ülkeleri dışında tüm bölgelerin 2005’teki durumlarına kıyasla daha düşük bir demokratik performans sergiledikleri belirtiliyor. Freedom House, küresel olarak siyasi ve ekonomik güç dengelerindeki değişimlerin ve artış eğilimi gösteren aşırı sağcı popülist hareketlerin demokrasinin yaşamakta olduğu bu krize etki ettiği görüşünde. Geçtiğimiz yıla baktığımızda 50 ülkenin demokrasi puanı yükselirken, 68 ülkeninki düşüş göstermiş. Rapora göre geçtiğimiz yıl en iyi gelişmeyi sergileyen ülkeler Malezya, Etiyopya, Ermenistan ve Angola olmuş. Aynı rapor yılı içerisinde de Macaristan, Sırbistan, Nikaragua, Uganda ve Zimbabve bulunduğu özgürlük sınıfı değişiklik gösteren ülkeler olmuş. Zimbabve 2018’de “kısmen özgür” ülke konumuna yükselmişken diğer ülkelerde aşağı yönde bir değişim gözlenmiş. İsveç, Norveç ve Finlandiya 100 puan ile özgürlük puanı en yüksek ülkeler olarak sıralanırken, listenin son sırasında 0 puan ile Suriye yer alıyor. Suriye’den sonra en düşük özgürlük puanlı diğer ülkeler de geçtiğimiz yıl Türkmenistan ve Eritre olmuş.

Raporun devamında özgürlük performansları coğrafi bölgeler olarak incelenmiş. Geçtiğimiz yıl Asya Pasifik ülkelerinin %46’sı “özgür” olarak konumlandırılmışken, bu oran Amerika ülkelerinde %66, Avrupa ülkelerinde %81, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da %11, Afrika’da %18 olarak kaydedilmiş. 2019 raporunda, Orta Asya (Eurasia) ülkelerinde ise “özgür” olarak nitelendirilen herhangi bir ülke bulunmuyor.

Bireylerin ifade özgürlüğü raporda önemle üzerinde durulan bir başlık olurken, bu alanda özellikle Türkiye’ye yönelik bir açıklama bulunuyor. Raporda, Türkiye’deki söz konusu özgürlük gerilemesi özellikle artış gösteren “cumhurbaşkanına hakaret” davalarıyla ilişkilendirilmiş ve sadece 2017 yılında 20.000’den fazla soruşturmanın ve yaklaşık 6.000 yargılanmanın bu gerekçeyle yapıldığı bilgisine yer verilmiş. 2018 yılında Suudi Arabistan’lı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de öldürülmesi de yine aynı alt başlıkta referans gösterilmiş. Demokratik kurumların antidemokratik liderlerin baskısına maruz kaldığının ve Türkiye’nin de buna örnek teşkil ettiğinin altının çizildiği raporda, iki senelik geçerliliğinin ardından kaldırılan OHAL yönetimine, muhalefet liderlerinin tutukluluğuna, örgütlenme, protesto ve ifade özgürlüklerine yapılan baskılara değinilmiş. OHAL’in kaldırılmasına rağmen Türkiye’de otoritelerin devlet kurumlarında tasfiyelere ve çeşitli gazeteci, akademisyen ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik yargılamalara devam edildiği de vurgulanıyor.