İddia şöyle;

Bir Facebook hesabı tarafından 1 Kasım 2025 tarihinde yapılan paylaşımda Libya Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin ölmeden evvel Türkiye’ye bir mektup yazdığı iddia edildi.

İddia YANLIŞ
Söz konusu mektuba herhangi güvenilir bir kaynakta yer almıyor.
Mektuptaki iddiaların aksine, Türkiye Libya müdahalesine başlangıçta karşı çıkmış ve operasyonu eleştirmiş.
Söz Konusu Mektup Güvenilir Kaynaklarda Geçmiyor
Türkiye’de Kaddafi’ye yönelik algı, geçmişte Libya’nın Kıbrıs Harekâtı sırasında Türkiye’ye verdiği destek nedeniyle bir sempati tabanı oluşturmuştu. 2011’deki NATO müdahalesine gelindiğinde ise Türkiye’nin başlangıçta operasyonu eleştirmesine rağmen daha sonra sınırlı da olsa koalisyona katılması, “Müslüman bir ülkenin başka bir Müslüman ülkeye yönelik müdahaleye ortak olması” şeklinde tartışmalar yarattı. Müdahalenin ABD öncülüğünde yürütülmesi ise eleştirileri daha da sertleştirdi; Türkiye’nin Washington’ın çizgisine yaklaştığı yönündeki değerlendirmeler özellikle hükümet karşıtı çevrelerde yaygınlaştı. Böylece dış politika üzerinden AKP iktidarını hedef alan tezat söylemi daha güçlü bir zemine oturdu. Kaddafi’nin Türkiye’ye mektup yazdığı iddiası ise bu tür iddiaların tipik bir örneği.
Özet olarak iddiada Muammer Kaddafi’ye atfedilen ve Türkiye’yi yönetenlere yönelik ağır suçlamalar içeren bir mektup bulunuyor. Metinde Türkiye’nin Libya’daki iç savaşa müdahalesinde ABD ile işbirliği yapmakla suçlanıyor. Ardından, sözde mektubun Kaddafi’nin linç edilerek öldürülmesinden birkaç gün önce yazıldığı iddia ediliyor. Paylaşımın açıklama kısmında ise Arap Baharı’nın ABD destekli bir proje olarak başlatıldığı, Tunus’tan başlayarak birçok Arap ülkesine yayıldığı ve milyonlarca masumun ölümüne yol açtığı öne sürülüyor.

Yapılan taramada metnin yalnızca sosyal medya paylaşımlarında dolaşımda olduğu, bunun dışında ne haber arşivlerinde ne diplomatik belgelerde ne de Kaddafi’nin bilinen konuşma derlemelerinde herhangi bir izine rastlanmadığı görülüyor. Araştırmanın derinleştirilmesi adına akademik kaynaklar taranabilir; ancak bu tarama sonucunda da mektubun varlığına dair herhangi bir bulguya ulaşılamıyor. Nitekim metni paylaşanların neredeyse tamamen Türkçe paylaşması, iddianın Libya müdahalesi sürecinde Türkiye’nin rolünü eleştiren çevreler tarafından üretilerek sosyal medya üzerinden yayılmış olma ihtimalini güçlendiriyor.
Her ne kadar Kaddafi’nin Türkiye’ye yazdığı iddia edilen bu mektuba dair herhangi bir dijital iz bulunmasa da, Kaddafi’nin ölümünden önce Libya’daki iç savaş sırasında farklı ülkelere ve liderlere mektuplar gönderdiğine ilişkin haberler mevcut. Bu mektupların çoğu, iktidarını korumak için uluslararası destek talep eden içeriklerdi. Bazıları güvenilir kaynaklarla doğrulanabilirken bazıları ise zaman içinde değiştirilerek sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Bu nedenle Kaddafi mektupları internet ortamında yeni bir anlatı değil; mevcut vakada ise Türkiye teması eklenerek belirli bir siyasi amaç doğrultusunda yeniden üretilmiş görünüyor.
Ayrıca, Türkiye’nin tutumu ile Kaddafi’nin mektubu da çelişkiler içermekte çünkü Türkiye Libya’ya operasyon yapılmasına en baştan karşıydı. Ankara, NATO’nun Libya’da askerî harekâta girişmesinin faydadan çok zarar getireceğini, bunun krizi derinleştirme riski taşıdığını açıkça belirtmişti. Aynı açıklamalarda Türkiye, dış müdahale yerine Libyalıların kendi siyasi geleceklerini kendilerinin belirlemesi gerektiğini vurgularken, bir yandan da Kaddafi ile temas kurarak onun iktidarı barışçıl biçimde devretmesini sağlamaya çalışıyordu. Diğer bir deyişle, Türkiye, Kaddafi’nin gitmesini istemesine karşın askeri bir müdahaleye karşı bir tutum sergilemiş, değişimin Libya’nın içerisinden olması gerektiğini savunmuştu.
Türkiye-Libya İlişkileri Nasıldı?
2000’li yıllarda Türkiye–Libya ilişkileri ağırlıklı olarak ekonomi ve karşılıklı temaslar üzerinden yürüyordu; 2010’da Türkiye’nin Libya’ya ihracatı 2 milyar dolara ulaşmış, Türk şirketleri ise Libya’daki kalkınma projelerine önemli yatırımlar yapmıştı. Arap Baharı’nın Libya’ya sıçramasıyla Ankara başlangıçta Batı müdahalesine karşı çıkmış, bu tutumunda ülkede bulunan 25 bin Türk vatandaşının güvenliği belirleyici olmuştu. Tahliyelerin ardından Türkiye politik çizgisini değiştirerek NATO’nun deniz operasyonuna beş savaş gemisi ve bir denizaltı ile katılmış olsa da bu katılım sınırlı kaldı. Ankara ise süreç boyunca “barış ve statüko” vurgusunu sürdürdü.

Sonuç olarak;

Kaddafi'nin ölmeden önce Türkiye'ye mektup yazdığı iddiası yanlış.