İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 30 Ekim 2024 tarihinde yapılan paylaşımda yer alan açıklamaların Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğu iddia edildi

İddia YANLIŞ
17 Aralık 1927 tarihli meclis tutanaklarında Mustafa Kemal Atatürk’ün paylaşımdaki ifadeleri içeren bir konuşması bulunmuyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün demeçlerini ve söylevlerini içeren kaynaklarda da paylaşımdaki ifadele bulunmuyor.
Kaynaklarda Söz Konusu Demeç Bulunamıyor
Tarihi kişiliklerin söylemediği sözler ya da çarpıtılmış demeçler, sosyal medyada farklı siyasi amaçlarla paylaşıldığında, toplumda belirli bir algı yaratmanın güçlü bir aracı haline geliyor. Gerçekleri saptıran bu tür manipülasyonlar, kullanıcıların doğruyla yanlışı ayırt etmesini güçleştirirken, tarihin içeriğini de dönüştürüyor. Özellikle sosyal medyada etkileşim almak amacıyla, tarihi olayların siyasi mesajlar doğrultusunda yeniden yorumlanması sıkça başvurulan bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Atatürk’e atfedilen ve aslında ona ait olmayan bir demeç paylaşımı, bu manipülasyonların dikkat çekici örneklerinden biri. 
Paylaşımda görselde yer alan ve Mustafa Kemal Atatürk’e atfedilen açıklamalar şu şekilde: 
“Efendiler, Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis bu tip yapılar, din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu sebepten batırdığı için yasakladık. Çok değil yüz yıl geçmeden eğer bu sözlerimi dikkat etmezseniz göreceksiniz ki; bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek, bizlerin din düşmanı olduğuna dair bir oyun başlatacaklar, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki; o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK17 Aralık 1927ANKARA
Kısa bir araştırmayla paylaşımların 2015’e kadar izini sürmek mümkün. 2017’de  CHP Aydın milletvekili Hüseyin Yıldız’ın da aynı açıklamaları meclis kürsüsünde dile getirmesi iddianın sosyal medya platformlarında dolaşımına da bir ivme kazandırmış.
İddiayı sosyal medyada paylaşanlar bu açıklamalar için herhangi bir kaynak göstermemiş. CHP Milletvekili Yıldız ise Atatürk’ün bu açıklamaları 17 Aralık 1927’de mecliste söylediğini belirtmiş. TBMM’in sitesinden 1908’den bu yana meclis tutanaklarına erişmek mümkün. 17 Aralık 1927 tarihli tutanağa bakıldığında Mustafa Kemal Atatürk’ün bir açıklamasına rastlanmıyor.  Atatürk’ün söylev ve demeçlerini içeren diğer kaynaklara bakıldığında da paylaşımda yer alan açıklamaların Atatürk’e ait olmadığı görülebiliyor. 
Atatürk’ün Tekke ve Zaviyelerle İlgili Görüşleri
Mustafa Kemal Atatürk, tekke, zaviye ve benzeri tarikat merkezlerinin Cumhuriyet’in ilk yıllarında kapatılmasını savunarak, bu kurumların toplumu geriye götüren ve dini inançları istismar eden yapılar haline geldiğini ifade etmişti. Atatürk’e göre, bu tür yapıların din üzerinden nüfuz kazanması, devletin modernleşme ve laikleşme çabalarına zarar veriyor, toplumsal birlik ve ilerlemeye engel oluşturuyordu. 1925 yılında çıkarılan “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması” kanunu ile bu yapılar kapatılmış ve devletin laik, bilimsel eğitim ve yönetim ilkelerine dayalı bir sistem geliştirme hedefi güçlendirilmiştir. Bu karar, dinin bireysel bir vicdan meselesi olarak yaşanması gerektiği ve devlet işlerinden ayrılması prensibine dayanıyordu. Atatürk, bu uygulamanın, hem dini hurafelerden koruyacağını hem de çağdaş bir toplum yapısı için gerekli olduğunu düşünüyordu.
Atatürk’ün 30 Ağustos 1925’te Kastamonu’da verdiği nutuk bu konudaki en ünlü konuşması olarak kayıtlara geçti. 
Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir. Rüesayı tarikat bu dediğim hakikatı bütün vüzuhiyle idrak edecek ve kendiliklerinden derhal tekkelerini kapayacak, müritlerinin artık vasılı rüşt olduklarını elbette kabul edeceklerdir. Arkadaşlar ; huzurunuzda muvacehei millete beyanı teşekkür ederken hissettiğim ve gördüğüm hususatı olduğu gibi söylemeyi tarih ve vicdan karşısında vazife bilirim.
İddia birçok doğrulama platformu tarafından da analiz edilmişti. 

Sonuç olarak;

Görseldeki açıklamaların Mustafa Kemal Atatürk'e ait olduğu iddiası yanlış.