Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 26 Ağustos 2025’te yapılan bir paylaşımda, “432 Hz Altın Oran Frekansı” denilen frekansın bedeni dengeye getirmek için tasarlanmış özel bir ses alanı olduğu iddia edildi

İddia YANLIŞ
432 Hertz frekansı müzikte kullanılan alternatif bir akort sistemidir.
Beynin “7 saniyede yeniden başlatılması” ya da bedenin otomatik olarak dengeye kavuşması gibi süreçler nörobilimde tanımlı değil.
Altın oranın DNA, kalp ritmi ya da beyin dalgalarıyla özdeşleştirilmesinin bilimsel bir temeli bulunmuyor.
Bir Ses Frekansıyla Beynin Yedi Saniyede Yeniden Başlatılması Nörobilimsel Olarak Mümkün Değil
“New Age”, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan ve doğu mistisizmi, alternatif tıp, astroloji, enerji çalışmaları gibi pek çok inancı bir araya getiren spiritüel bir akım. Sosyal medya platformları bu akımın fikir ve önerilerini paylaştığı önemli mecralar arasında yer alıyor. Yapılan paylaşımların bir kısmı ise bilimsel arka planı olduğu iddia edilen bilgiler içeriyor. İlgili Instagram gönderisinde yer alan bilgi de bu paylaşımlara örnek olarak gösterilebilir. Yüksek etkileşimlere ulaşmış olan bu gönderide, “432 Hertz (Hz) Altın Oran Frekansı” adı verilen bir frekansın beyni 7 saniyede yeniden başlatıp tüm bedeni dengeye getiren özel bir ses alanı olduğu iddia edilmiş. 
“New Age” çevrelerde 432 Hz Altın Oran Frekansı kavramı, evrenin doğal ritimleri ve matematiksel düzenleriyle uyumlu kutsal bir titreşim olarak tanıtılıyor. New Age kaynaklarında 432 Hz’in altın oranla rezonans kurduğu, bu yüzden insanın kalp atışından DNA yapısına kadar doğadaki düzenle örtüştüğü öne sürülüyor. Bu anlatıya göre, 432 Hz frekansında müzik dinlemek zihni sakinleştiriyor, stresi azaltıyor ve kişinin ruhsal bütünlüğünü destekliyor. Hatta meditasyon ve şifa pratiklerinde daha derin bir etki sağlıyor. Hatta arama motoru üzerinden bu frekans ile ilgili İngilizce arama yapıldığında örnek meditatif müzik listelerine ulaşmak mümkün.
Peki bu anlatıların arkasında bilimsel bir temel bulunuyor mu? Bilimsel literatürde 432 Hz’nin özel bir şifa frekansı olduğuna dair herhangi bir kanıt yok. Bu frekans müzikte kullanılan alternatif bir akort sistemi. Bugün standart olarak 440 Hertz kullanılıyor. 432 Hertz ise aynı notaların biraz daha pes yani düşük titreşimli versiyonu. Altın oran ise matematikte 1,618 sayısıyla bilinen bir orandır ve doğada bazı yapılarda görülür. Ancak 432 Hertz ile altın oran arasında doğrudan bir bağ bulunmuyor. Küçük ölçekli bir deneysel çalışmada 432 Hz’de dinlenen müziğin kalp atış hızında 440 Hz’e kıyasla çok sınırlı bir düşüş yarattığı gözlense de, bu farkın istatistiksel olarak güçlü olmadığı ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Söz konusu çalışmada ayrıca katılımcıların 432 Hz müziği dinlerken kendilerini biraz daha odaklanmış hissettikleri ve deneyimden daha memnun oldukları rapor edilmiş. Ancak araştırmacılar örneklemin küçük olduğunu, bu bulguların ön sonuç niteliği taşıdığını ve daha geniş çaplı klinik çalışmalarla test edilmesi gerektiğini vurgulamış. Ayrıca altın oran ile ses frekansları arasında doğrudan matematiksel ya da biyolojik bir bağ kurulmamış durumda. Altın oranın DNA, kalp ritmi ya da beyin dalgalarıyla özdeşleştirilmesi bilimsel bir temele dayanmıyor. Bu tür iddialar çoğunlukla seçmeci sayısal benzetmelerden ve mistik yorumlardan ibaret.
Özetle, 432 Hz yalnızca müzikte kullanılan alternatif bir akort frekansıdır ve beynin “7 saniyede yeniden başlatılması” ya da sistemin otomatik olarak dengeye kavuşması gibi süreçler nörobilimde tanımlı değildir. Araştırmalar müziğin genel olarak kalp atışını yavaşlatabildiğini, stresi azaltabildiğini ve gevşemeyi destekleyebildiğini gösteriyor. Ancak bu etkiler sadece 432 Hz’e özgü değil, ritim, tempo ve bireysel deneyimle ilgili.
Müziğin Rahatlatıcı Etkisi Olabilir
Müzik genel olarak rahatlatıcı olabilir, kalp atışını yavaşlatabilir ve stresi azaltabilir ama bu sadece 432 Hertz’e özgü bir etki değil. İnsanların bazen bu frekansta çalınan müziği daha huzurlu bulması kişisel bir deneyim, tıbbi ya da bilimsel bir kanıt değil. 
Nörolojik müzik terapisi, psikoloji ve tıp alanında son otuz yılda ciddi bir araştırma sahası haline geldi. Örneğin felç sonrası hareket kabiliyetinin yeniden kazanılması, Parkinson hastalığında yürüme bozukluklarının düzelmesi, Alzheimer ve demans hastalarında hafıza ve duygu düzenleme gibi alanlarda müzik temelli terapilerin olumlu sonuç verdiği deneysel olarak gösterilmiş. Benzer şekilde, belli tempolar ve ritmik yapılar kalp atış hızı ve solunum gibi fizyolojik süreçleri etkileyebilir. Bu yüzden müzik, kaygı bozukluğu, depresyon ve ağrı yönetimi gibi durumlarda tamamlayıcı bir tedavi olarak kullanılıyor. Ayrıca beyin görüntüleme çalışmaları (fMRI, EEG, MEG) müzik dinlerken beynin ödül, dikkat ve duygusal işleme ile ilgili bölgelerinin aktif hale geldiğini ortaya koyuyor. Yani müzik, psikolojik ve nörolojik süreçleri etkileyebilir ama bu etki genellikle belirli frekanslardan ziyade ritim, tempo, tonalite ve kişisel deneyimle ilgili.

Sonuç olarak;

“432 Hz Altın Oran Frekansı”nın bedeni dengeye getirmek için tasarlanmış özel bir ses alanı olduğu iddiası yanlış.