Dünya ve Türkiye COVID-19 salgını süresini kısaltmak ve can kayıplarını azaltmak amacıyla önleyici politikalar uygulamaya koyarken salgının ve bu politikaların ekonomik maliyetleriyle de yüzleşiyor. Salgın sürecinde uygulanan kapatma politikaları birçok ülkede ekonomiyi durma noktasına getirirken IMF de 2020 beklentilerinde geniş bir revizyona gitti. Üretimin durmasıyla azalan ham petrol talebi fiyatlarda beklentilerin çok üstünde düşüşler görülmesine neden olurken petrol üreticisi ülkelerin para birimlerinde önemli değer kayıpları gözlendi. Amerikan Merkez Bankası’nın piyasaya önemli ölçüde para arzı yapması bile dünya piyasalarında kısa dönemli dalgalanmalara engel olamadı.
COVID-19 salgını Ocak 2020 boyunca sadece Çin bağlamında tartışılsa da salgının merkezi özellikle Mart 2020’den sonra önce Avrupa sonra da ABD oldu. Fakat salgının Çin’i ciddi politikalar uygulamaya zorlamasıyla beraber dünya ekonomisine etkisi de görünür olmaya başlamıştı.

Ekonomistler salgının görünür etkilerinden birinin enflasyon oranlarında görülmesini bekliyorlar. Karantina politikaları piyasanın hem arz hem de talep tarafında ciddi küçülmeler meydana getirdi. Bu nedenle farklı sektörlerde farklı fiyat hareketlilikleri nedeniyle kısa vadede bir enflasyon yükselmesi beklenmiyor. Fakat salgından sonraki süreçte enflasyon hareketliliği şiddeti hükümet politikalarına bağlı olmak üzere gerçekleşmesi beklenen bir gelişme. COVID-19 salgınının sürdüğü Mart 2020 enflasyon oranları dikkate alındığında yıllık enflasyon oranları birçok ülkede düşüş gösterdi.

Birçok ülkede önleyici politikalar uygulamaya başlandığında bu politikaların en çok etkilediği kesim çalışan nüfustu. Bu nedenle destek politikaları içinde işsiz kalan kesimlere de ayni ve nakdi yardımlar da yer aldı. Salgın süresince uygulamaya konulan karantina politikaları veri toplamayı da zorlaştırdığından işsizlik oranlarındaki değişimi takip etmek kolay değil. Türkiye’de son açıklanan veri de Ocak 2020’ye ait. Diğer ülkelerde açıklanan veriler itibarıyla sert bir değişim gözlemlenmiyor.

Piyasanın farklı dinamiklerinin ekonominin gidişatına yönelik duydukları güven, ekonominin içinde bulunduğu durumu anlamak için önemli bir değişken. Türkiye’de Ekonomi Güven Endeksi 2018’den beri bir düşüş eğiliminde ve bu ivme COVID-19 salgını ile birlikte Nisan 2020'de zirve yapmış durumda. Güven endeksleri tarihi dip noktaları yaşıyor.

COVID-19 salgınının en çok vurduğu perakende, hizmet ve inşaat sektöründe ekonomiye olan güven ise önemli ölçüde azaldı. Özellikle perakende ve hizmet sektörü güven endeksi geçen yıla göre ciddi oranda düştü.

OECD’nin tüm üye ülkere göre normalize ettiği tüketici güven endeksinde de COVID-19 sürecinde Türkiye ile beraber İtalya, Almanya ve İspanya’da da düşüşler göze çarpıyor. Son altı yıllık değerlendirmeler dikkate alındığında Türkiye’de tüketici güveninin kademeli olarak eridiği açıkça gözüküyor.