Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Başkanı Murat Çetinkaya’nın 6 Temmuz 2019 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname”nin ek 35. maddesi ile “3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2. Maddesi” gereğince görevden alınmasının ardından, Merkez Bankası’nın işlevi ve kurumsal yapısı tartışma konusu oldu. Çetinkaya’nın görevden alınması üzerine açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu durumun gerekçesi olarak “Kendisine ekonomi toplantılarında defalarca faizi indirmesi gerektiğini söyledik. 'Faiz düşerse, enflasyon düşer' dedik. Gerekeni yapmadı. Aynı kulvarda değildik" dedi.
Biz de Merkez Bankası ile ilgili kafalarda oluşan sorulara yanıt bulabilmek adına Merkez Bankası’nın kurumsal yapısı, hukuki statüsü, yetki ve görevleri ile denetimine ilişkin bilgileri derledik.
Merkez Bankası Ne Zaman Kuruldu?
Merkez Bankası Türkiye’de ilk kez, 30.06.1930 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu kapsamında “diğer kamu kurumlarından tamamen ayrı ve bağımsız statüsünün bir göstergesi olarak” anonim şirket biçiminde kuruldu. 3 Ekim 1931 tarihinde resmen faaliyetlerine başlayan Merkez Bankası’nın kuruluşundaki temel amaç, “ülkenin ekonomik kalkınmasını desteklemek” olarak belirlenmişti.
Merkez Bankası’nın Resmi Unvanı
Banka’nın unvanı üzerinde özel olarak duruluyor. Resmi web sitesinde belirtildiği üzere, Banka’nın 1715 sayılı Kanun gereği "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası" unvanı altında özel hukuk tüzel kişiliğine sahip ve özel sermayenin de katıldığı bir anonim ortaklık olarak kurulduğu vurgulanıyor. Bu düzenleme ile Merkez Bankası’nın devletten ayrı ve bağımsız olduğu hususuna özel bir önem verildiği dile getiriliyor.
Merkez Bankası’nın Hukuki Statüsü
Merkez Bankası’nın hukuki niteliğine baktığımızda kendine has bir hukuki statüsü olduğunu görmekteyiz. TCMB’nin resmi web sitesinde yer aldığı haliyle Merkez Bankası, "1211 sayılı Kanunla anonim şirket olarak kurulmuş ve örgütlenmiş", "merkezi idare veya hizmet yerinden yönetim kuruluşu ve hatta bağımsız idari otorite olarak nitelendirilmemiş", "bağlı-ilgili ve ilişkili kuruluş tanımlarının dışında bırakılmış", "idari hiyerarşi ve vesayetin haricinde tutulmuş", "Bütçe Kanunlarının kapsamına dâhil edilmemiş" ve böylelikle bağımsızlık olarak ifade edilen bütünüyle kendine özgü bir hukuki statüye sahip bir kurum oluyor.
Merkez Bankası’nın Bağımsızlığı İlkesi
Fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik belirlenecek para politikaları ve kullanılacak araçlar konusunda Merkez Bankası’na “araç bağımsızlığı” tanınıyor. Yani Merkez Bankası, uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı araçları doğrudan belirleme yetkisine sahip. Bir başka deyişle “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bağımsızdır” ibaresi, Banka’nın ‘araç bağımsızlığı’na sahip olduğunu gösteriyor. “Araç bağımsızlığı” ilkesi ile Merkez Bankası’na hukuken geniş bir hareket alanı tanındığını söyleyebiliriz.
Merkez Bankası’nın Temel Amacı
Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak kurumsal yapısı, amaçları ve hedefleri seneler içinde değişen Merkez Bankası’nın bugünkü temel amacı, 1980 sonrası gerçekleşen yapısal dönüşümlerin ardından “fiyat istikrarını sağlamak” olarak belirlenmişti.
Peki, nedir bu fiyat istikrarı?
TCMB’nin yaptığı tanıma göre fiyat istikrarı; insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranını ifade ediyor. Bu çerçevede, gelişmiş ülkelerde enflasyon oranının %1 ile %3 aralığında olması öngörülüyor. Söz konusu düşük enflasyon oranının sürdürülmesine yönelik tüm işlemler fiyat istikrarı kapsamına giriyor. Fiyat istikrarının ekonomik büyümeye ve refaha katkı sağlayacağı da ayrıca belirtiliyor.
Merkez Bankası’nın Temel Görevleri
1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’na göre Banka’nın görev ve sorumlulukları beş ana başlıkta toplanıyor. Bu çerçevede; fiyat istikrarı, finansal istikrar, döviz kuru rejimi, banknot basma ve ihraç imtiyazı ve ödeme sistemleri Merkez Bankası’nın görevleri kapsamında yer alıyor.
Yine aynı Kanun kapsamında;
• Açık piyasa işlemleri yapmak, • Hükümetle birlikte Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak, • Kur rejimini belirlemek, • Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesi için işlemler yapmak, • Ülke altın ve döviz rezervlerini yönetmek, • Türk lirasının hacim ve tedavülünü düzenlemek, • Finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve para ve döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak, • Mali piyasaları izlemek.
Merkez Bankası’nın temel görevleri arasında yer alıyor.
Merkez Bankası’nın Yetkileri
Merkez Bankası’nın temel yetkilerine baktığımızda ise ilk olarak Türkiye’de banknot ihracı imtiyazına tek elden sahip olması karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra hükümetle birlikte enflasyon hedefi ortaya koymak ve buna uygun şekilde para politikası belirlemek de Merkez Bankası’nın yetkileri arasında. Bu doğrultuda Banka, para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumlu mercii olarak tanımlanıyor. Buna paralel olarak Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasında kullanacağı araçları doğrudan belirleme ve uygulama yetkisine de sahip.
Bunlara ek Merkez Bankası, nihai kredi mercii olarak bankalara kredi verme işlerini de yürütüyor. Bu doğrultuda Merkez Bankası, bankaların ödünç para verme işlemlerinde ve mevduat kabulünde uygulayacakları faiz oranlarını, belirleyeceği usul ve esaslara göre bankalardan isteme yetkisine sahip.
Son olarak Merkez Bankası’nın mali piyasaları izlemek amacıyla bankalar ve diğer mali kurumlardan ve bunları düzenlemek ve denetlemekle görevli kurum ve kuruluşlardan gerekli bilgileri isteme ve istatistiki bilgi toplama yetkisi olduğu da belirtiliyor.
Yönetim Yapısı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yönetim yapısına baktığımızda ana yönetim organları olarak Başkan, Genel Kurul, Banka Meclisi, Para Politikası Kurulu, Denetleme Kurulu ve Yönetim Komitesi karşımıza çıkıyor.
10 Temmuz 2018 tarihinde çıkartılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Merkez Bankası Başkanı’nın görev süresi ve atanma şekli değiştirilmişti. Eski Kanun’a göre Başkan, Bakanlar Kurulu kararıyla beş yıllık bir dönem için atanıyorken yeni düzende Başkan, cumhurbaşkanı tarafından dört yıllığına atanıyor.
Başkanın (Guvernör) yükseköğrenim görmüş, maliye, iktisat ve bankacılık alanlarında bilgi ve tecrübe sahibi olması şartı aranıyor. Başkanın görev tanımında, en yüksek icra amiri sıfatıyla Bankayı sevk ve idare edeceği, bununla birlikte yurt içinde ve dışında Bankayı temsil edeceği belirtiliyor.
Bu doğrultuda Başkan, ilgili Kanun hükümlerinin ve Banka Meclisi tarafından alınacak kararların yürütülmesini sağlamak, ilgili Kanunla Bankaya verilen görevlerin ifası için uygun bulacağı tedbirleri almak ve gerekli göreceği hallerde bunlar hakkında Banka Meclisine tekliflerde bulunmak ile yetkili kılınıyor.
Merkez Bankası’nın Denetimi Nasıl Yapılıyor?
Bir anonim şirket olan Merkez Bankasının denetimi, Banka içi ve dışı denetimler olarak iki şekilde yapılıyor.
İç denetim söz konusu olduğunda Genel Kurul, Bankanın yıllık faaliyetinin denetimini her yıl Banka Meclisini ve Denetleme Kurulunu ibra konusunda karar almak suretiyle gerçekleştiriyor.
Öte yandan, Merkez Bankası Kanunu’nun 42. maddesi gereğince cumhurbaşkanının Banka’nın işlem ve hesaplarını denetlettirme yetkisi mevcut. Bu doğrultuda her yıl nisan ve ekim aylarında Banka’nın uygulayacağı ve uyguladığı para politikaları hakkında cumhurbaşkanına rapor sunuluyor. Bununla birlikte Banka, faaliyetine ilişkin olarak yılda iki defa TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendiriyor. Ayrıca Devlet Denetleme Kurulu’nun yetki alanının Merkez Bankası’nı kapsadığı da belirtiliyor.
Merkez Bankası Fiyat İstikrarı İçin Nasıl Bir Yöntem İzliyor?
Merkez bankalarının resmi faiz oranları yoluyla para arzı ve kısa vadeli faiz oranları üzerinde kontrol yeteneği mevcut. Bu kapsamda Merkez bankaları, bankaların ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamak için bankalara verdiği kısa vadeli borçların ve fazla likiditeyi çekmek amacıyla yaptığı borçlanmanın faiz oranlarını kendi belirliyor. Böylelikle Merkez bankaları, iktisadi faaliyet ve fiyatlar genel seviyesini etkileyebiliyor. Bu nedenle belirlenen bu faiz oranına “politika faiz oranı” deniyor.
Bu doğrultuda Merkez Bankası’nın kullandığı politika faiz oranı, bir hafta vadeli repo işlemlerinde kullanılan faiz oranına denk düşüyor.
Enflasyon Hedefleri
Merkez Bankası ve hükümet, her yılın sonunda birlikte enflasyon hedefleri belirleyip ilan ediyor. Burada sık sık düşülen hata, enflasyon tahmini ile hedeflerinin birbirine karıştırılması. Enflasyon hedefleri her yılın sonunda üç yıllık bir dönemi kapsayacak şekilde ilan ediliyor.
Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon hedefi, enflasyon oranında %5’i tutturmak.
Söz konusu hedeflere ulaşmak için uygulanacak para politikası ve araçlar ise daha önce de belirttiğimiz üzere araç bağımsızlığı ilkesi gereği Merkez Bankası’nın yetkisi ve sorumluluğunda.
Merkez Bankası Enflasyon Hedeflerini Tutturamadığında Ne Oluyor?
Merkez Bankası Kanunu'nun 42. maddesinde, "Banka, belirlenen hedeflere ilan edilen sürelerde ulaşılamaması ya da ulaşılamama olasılığının ortaya çıkması halinde, nedenlerini ve alınması gereken önlemleri Hükûmete yazılı olarak bildirir ve kamuoyuna açıklar." hükmü yer alıyor.
Merkez Bankası, gerektiğinde hesap verme mekanizmasını uygulayabilmek için bir belirsizlik aralığı oluşturuyor. Bu doğrultuda, enflasyon belirsizlik aralığının dışına çıkıldığında hesap verme yükümlülüğü devreye giriyor.
Banka, Kanun’da da yer aldığı gibi belirlenen hedeflere ilan edilen sürelerde ulaşılamaması ya da ulaşılamama olasılığının ortaya çıkması halinde, nedenlerini ve alınması gereken önlemleri hükûmete yazılı olarak bildiriyor ve durumu kamuoyuna açıklıyor.