İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği 10 Aralık günü, 1948’den bu yana İnsan Hakları Günü olarak anılıyor. Bugün vesilesiyle, insan haklarının devletler düzeyinde uygulanışını takip eden çalışmaların Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini inceledik.
Kısmen Özgür Türkiye
İnsan haklarının uygulanış ve ihlallerini takip eden önemli kuruluşların başında Freedom House geliyor. Kurum, insan haklarının iki temel bileşeni olarak kabul edebileceğimiz siyasi haklar ve sivil hakların vatandaşlar tarafından hangi ölçüde özgürce yaşanabildiğini anket soruları aracılığıyla ölçüyor. Freedom House’un 2017 çalışması Türkiye’yi “kısmen özgür” ülkeler kategorisinde değerlendiriyor. Son bir yılda sivil özgürlükler ve politik haklardan faydalanma konusunda kötüye gidiş olduğuna dikkate çeken çalışma, Türkiye’yi basın ve internet özgürlüğü olmayan bir ülke olarak değerlendiriyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlayan OHAL döneminde birçok memur, akademisyen, gazeteci, milletvekili ve diğer muhaliflerin tutuklanması ve ceza alması Türkiye’nin özgürlük karnesini kötü etkiliyor. Alt başlıklar olarak bakıldığında azınlık hakları, ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, yolsuzlukla mücadele ve hukukun üstünlüğü alanları Türkiye’nin en sorunlu olduğu alanlar. Türkiye’nin Freedom House 2016 değerlendirmesinden aldığı puan 100 üzerinden 53’dü, 2017’de hızlı bir düşüşle 38’e geriledi.

OHAL'in Getirdikleri
İnsan haklarının takibi konusunda çalışan başka bir uluslararası oluşum ise “Human Rights Watch”. Kurum, sahada çalışan gözlemcileri ve uzman görüşlerine başvurarak ülkelerin insan hakları ihlalleri konusundaki performanslarını inceliyor, ancak bir puanlama sistemi söz konusu değil. OHAL KHK’ları ile gerekçesiz işten çıkarma, özel mülke el koyma, uzun süreli ve keyfi göz altıların önünün açılması Human Rights Watch 2017 Türkiye raporunda insan hakları karşısında risk faktörleri olarak sıralanıyor. Yine OHAL dönemiyle birlikte özellikle Güneydoğu olmak üzere, Türkiye genelinde gözaltı süreçlerinde işkence ve kötü muameleye maruz kalanların şikâyetlerindeki artışa raporda dikkat çekiliyor.
İnsan hakları ihlallerinin sağlıklı bir şekilde takip edilmesinin dahi mümkün olmadığı Güneydoğu’daki çatışma dönemi de raporda yer bulan bir diğer alt başlık oldu. Rapora göre 2016 Ocak-Mayıs döneminde devam eden yoğun güvenlik operasyonları neticesinde 400.000’den fazla insan yerinden edildi. Tüm bunlar olurken gazetecilerin, insan hakları örgütlerinin ve milletvekillerinin bölgeye erişiminin engellenmesi de önemli bir sıkıntı olarak öne çıkarılıyor.
Rapor; ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları da eleştiriyor. Son yıllarda dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke haline gelen Türkiye’de, ana akım medyanın tarafgirliği ve muhalif yayınlara uygulanan erişim kısıtlamaları önemli sorunlar olarak çözüm bekliyor. Rapora göre Türkiye bireysel hesapların sansürlenmesi için Twitter’dan en çok talepte bulunan ülke oldu. Raporda 2016’da KHK’lerle 370’ten fazla sivil toplum örgütünün faaliyetinin durdurulduğu bilgisine de yer verildi.
Dünyanın Yarısından Fazlasında İnsan Hakları Risk Altında
İngiltere merkezli bir küresel risk analizi kuruluşu olan “Verisk Maplecroft”ın yıllık olarak hazırladığı “İnsan Hakları Risk Endeksi” çalışması ise, sivil ve politik haklar, çalışan hakları ve güvenlik konuları ile alakalı 26 gösterge doğrultusunda, 198 ülkeyi derecelendiriyor. Çalışma, insan haklarının uygulanma durumuna göre, ülkeleri en riskli, yüksek riskli, orta riskli ve az riskli olmak üzere 4 kategoride gruplandırıyor. Ortaya çıkan manzara ne dünya adına, ne de Türkiye adına pek iç açıcı değil. Kanada, Avustralya, Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri dışında insan haklarının az risk altında olduğu başka ülke yok. Çalışmaya konu olan ülkelerin 110 tanesi (%55) yüksek veya en yüksek riskli kategoride. Benzer şekilde Türkiye’de bu çalışmada insan hakları ihlallerinde yüksek risk grubunda olan ülkeler arasında gösteriliyor.