
Gençler Daha Yalnız: Türkiye ve AB Karşılaştırması
Toplum
İlk yayın :
6 Ağustos 2025
Kafelerde kulaklık takıp ekranına gömülen yalnız müşteriler, kalabalık apartmanlarda birbirini tanımayan komşular, arkadaş buluşmalarının “online toplantıya” dönüşmesi ya da bir iş çıkışı planlamak için haftalarca WhatsApp gruplarında ortak zaman arayışı… Tüm bunlar, içinden geçtiğimiz küresel yalnızlık salgınının günlük işaretleri. Bu tablo yalnızca belli ülkelere de özgü değil; farklı hızlarda da olsa dünyanın her yerinde hissediliyor.
Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin
Araştırmalar da bu durumu doğruluyor. Gallup ile Meta’nın 42 ülkede yürüttüğü geniş katılımlı bir çalışmaya göre, her dört yetişkinden biri kendini “çok” ya da “epey” yalnız hissediyor. En çarpıcı bulgu ise yalnızlığın gençleri daha fazla etkilemesi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2023’te yalnızlığı küresel bir halk sağlığı sorunu ilan etmesi de bu hissin artık bireysel değil, toplumsal bir meseleye dönüştüğünü gösteriyor.
Yalnızlık, bireysel bir his gibi görünse de aslında toplumsal koşullarla yakından bağlantılı. Yaş, gelir, eğitim ve çalışma durumu yalnızlık deneyimini doğrudan etkiliyor. Gençlerde sosyal ilişkilerin dağılması, yaşlılarda fiziksel kısıtlılıklar ve daralan sosyal çevre, düşük gelir grubunda ise güvencesizlik ve dışlanmışlık hissi yalnızlığı besleyen başlıca nedenler. Son yıllardaki araştırmalar, yalnızlığın sadece psikolojik değil, aynı zamanda yaş ve sosyoekonomik durumla da şekillenen bir olgu olduğunu ortaya koyuyor.
AB Ülkelerinde Her 10 Kişiden 1’i Kendini İhtiyaç Halinde Yalnız Hissediyor
Eurostat’ın 2013, 2018 ve 2022’de yayımladığı anketler, AB ülkeleri ve Türkiye’de yalnızlığın boyutunu ve yıllar içindeki değişimini ortaya koyuyor. Ankette katılımcılara, “İhtiyaç duyduğunuzda yardım edebilecek birinin olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltiliyor. 2022 verilerine göre, AB’de bireylerin %11,2’si böyle bir desteğe sahip olmadığını söylüyor. Bu oran, Romanya’da %29,3, Almanya’da %20,2 ve İtalya’da %18,2 ile AB ortalamasının oldukça üzerine çıkıyor.
Yardım edecek kimsesi olmadığını düşünenlerin oranının en düşük olduğu ülkeler arasında İskandinav ülkeleri öne çıkıyor. Listenin başında Norveç (%2,4), ardından Portekiz (%3), Güney Kıbrıs (%3,5), Finlandiya (%3,6) ve İsveç (%3,7) geliyor. Genellikle aile bağlarının güçlü olduğu düşünülen Türkiye’nin verileri ise şaşırtıcı. Ankete göre, ihtiyaç duyduğunda yardım isteyecek kimsesi olmadığını söyleyenlerin oranı %9,7 ve bu da Türkiye’yi Avrupa’da 9. sıraya yerleştiriyor.
2013’ten 2022’ye Yalnızlık Yükselişte
İhtiyaç duyduğunda güvenebileceği kimsesi olmadığını belirten bireylerin oranındaki değişim, toplumdaki yalnızlaşmayı net biçimde gösteriyor. AB ortalaması 2013’te %6,6 iken, 2022’de neredeyse iki katına çıkarak %11,2’ye yükseldi.
Dokuz yıllık süreçte yalnızlaşmanın en belirgin yaşandığı ülke Romanya oldu. 2013’te ihtiyaç duyduğunda güvenebileceği kimsesi olmadığını belirtenlerin oranı %6,2 iken, bu oran 2022’de %29,2’ye çıkarak neredeyse beş kat arttı. Benzer bir artış Almanya’da da görüldü. 2013’te %3,9 olan oran, 2022’de %20,2’ye yükseldi. Her iki ülke de yalnızlık hissinde Avrupa’nın en hızlı artışı yaşayan ülkeleri konumuna geldi.
AB ülkelerinde yalnızlık oranında kayda değer düşüş yalnızca Lüksemburg ve Portekiz’de yaşandı. Lüksemburg’da 2013’te kendini yalnız hissedenlerin oranı %15,3 iken, 2022’de üçte bire gerileyerek %5 oldu. Benzer şekilde Portekiz’de bu oran %11,7’den %3 seviyesine düşerek yaklaşık üç kat azaldı.
Türkiye’de ise aynı dönemde kayda değer bir değişim yaşanmadı. 2013’te ihtiyaç duyduğunda güvenebileceği kimse olmadığını söyleyenlerin oranı %10,2 iken, 2022’de bu oran hafif bir düşüşle %9,7 oldu. Bu küçük gerileme, Türkiye’nin Avrupa genelinde sıralamada 6. sıradan 9. sıraya inmesine yol açtı.
Genel eğilimin yanında, 2020-2021 dönemindeki COVID-19 salgınının etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor. Salgınla birlikte gelen kısıtlamalar ve evden çalışma düzeni, özellikle kentlerde yaşayan bireylerde yalnızlık hissini artırdı. Bu dönemde, “İhtiyaç anında arayacak kimsem yok” diyenlerin sayısında belirgin bir artış yaşanmış olması muhtemel.
Eğitim Seviyesi Arttıkça Yalnızlık Azalıyor
Eğitim seviyesi açısından bakıldığında, kimsesizlik hissinin eğitim yükseldikçe azaldığı net bir şekilde görülüyor. Bu durum, yalnızca bir varsayım olmakla birlikte, eğitim sürecinin bireyin sosyal çevresini genişletmesi ve farklı sosyal bağlantılar kurmasını kolaylaştırmasıyla açıklanabilir.
AB ortalamasına göre, ilkokul ve ortaokul mezunu bireylerin %15,4’ü kendini yalnız hissederken, yükseköğrenim mezunlarında bu oran %6,9’a düşüyor. Benzer bir tablo Türkiye’de de görülüyor. İlkokul ve ortaokul mezunlarının %11,5’i, lise mezunlarının %8,5’i, yükseköğrenim mezunlarının ise yalnızca %5,8’i kendini yalnız hissediyor.
Türkiye’de Gençler Daha Yalnız Hissediyor
Yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, AB ortalamasında en yüksek yalnızlık hissi %12,6 ile 50-64 yaş grubunda görülüyor. 16-24 ve 25-35 yaş gruplarında bu oran %10’un altında kalırken, yaş ilerledikçe yalnızlık hissi artıyor. 75 yaş üstü bireylerde ise oran biraz düşerek %11,3’e geriliyor.
Türkiye’de ise yalnızlık hissinin en yoğun olduğu grup %10,9 ile ergenler ve genç yetişkinler. Yaş ilerledikçe oran kademeli olarak düşüyor. 75 yaş ve üzeri bireylerde yalnızlık hissi %8,7 ile tüm yaş grupları arasında en düşük seviyeye iniyor.
Veriler, yalnızlığın artık yalnızca bireysel bir his olmaktan çıktığını, toplumsal yapının kırılgan noktalarını açığa çıkardığını gösteriyor. Yalnızlık hissi, ekonomik güvencesizlikten sosyal bağların zayıflamasına, eğitim ve yaş farklılıklarından pandeminin etkilerine kadar birçok faktörle şekilleniyor. Gençler, kentliler ve düşük gelir grupları bu duyguyu daha yoğun yaşarken; eğitim, sosyal çevreyi genişleterek kısmi bir koruma sağlıyor. Dijitalleşmenin, sosyal medyanın yüzeysel bağlarının ve teknolojinin bireyselleştirici etkisinin sürdüğü bir gelecekte, yalnızlığın halk sağlığı açısından çok daha fazla gündemimizde olacağını öngörmek çok zor değil.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Libya Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi’nin Ölmeden Önce Türkiye’ye Mektup Yazdığı Doğru mu?
Türkiye’nin Testosteron Seviyesi Ortalaması En Yüksek 59. Ülke Olduğu İddiası Doğru mu?
Görsel Türkiye'nin 1943 Yılında Ürettiği Tankı mı Gösteriyor?
1960’tan Bugüne Kıbrıs Meselesinin Dönüm Noktaları
Müze Hırsızlığı: Sanatın Kutsallığına Dokunmak
Türkiye’nin PISA Serüveni
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan Vatandaşlarının Türkiye’de Özel İzin Almadan Serbestçe Çalışabileceği İddiası Doğru mu?
Avrupa’da Zorunlu Eğitim Süresi
Ekonomik Karmaşıklık: Zenginliğin Sessiz Belirleyicisi
Türkiye Nüfusunun %93'ünün TikTok Kullanıcısı Olduğu İddiası Doğru mu?