24 Haziran 2018’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana yönetim biçimi “Başkanlık Sistemi” olan Türkiye’de, 31 Mart 2018’deki yerel seçim ve 23 Haziran 2019’da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin neticesinde İstanbul ve Ankara gibi Türkiye’nin en büyük iki kentinin yönetiminin AK Parti yönetiminden CHP yönetimine geçmesi, Başkanlık sisteminin gerek siyasiler içinde gerek medyada gerekse de halk arasında tartışma konusu olmasına sebep oldu.
Biz de sizler için Haziran 2018’den bu yana başkanlık sistemiyle yönetilen Türkiye’nin ekonomisini işsizlik, enflasyon, dış ticaret ve faiz gibi birçok konu başlığı altında başkanlık sistemi öncesi ve sonrasına dair inceledik.
Haziran 2018’de %15,39 Seviyesinde Olan Yıllık Enflasyon, Mayıs 2019 İtibarıyla %18,71 Seviyesinde
Geçtiğimiz bir yılda hem siyasiler hem de vatandaşlar tarafından en çok konuşulan konuların başında enflasyon geldi. Bir malın veya emtianın fiyatındaki düzenli artış olarak da tanımlanan enflasyon oranı, Türk Lirasının yabancı para birimlerine karşı değer kaybetmesiyle beraber, 2018 yılının yaz aylarında oldukça yüksek seviyelerde seyretti. Parlamenter sistem yönetiminde en son Haziran 2018’de %15,4 olarak açıklanan enflasyon oranı, Ekim 2018’de %25,24’e yükselerek başkanlık sistemindeki en yüksek seviyeye çıkmıştı. Bununla birlikte enflasyon oranı en son Mayıs 2019’da bir önceki yılın aynı ayına göre %18,71 olarak açıklandı.

Türk Lirası Döviz Karşısında Değer Kaybederken Altının Fiyatı da Oldukça Yükseldi
Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybı ve bu değer kaybının Türkiye ekonomisinin diğer parametreleri üzerindeki olumsuz etkisi hem toplum hem de medya mensupları tarafından en çok konuşulan konuların başında geldi. Geçtiğimiz yıllarda da yabancı birimlerine karşı değer kaybeden TL, başkanlık sisteminden sonra da değer kaybına devam etti.
Parlamenter sistemin son günlerinde 4,64 TL olan dolar kuru, bir yılın ardından ise 5,77 TL seviyelerinde. Başkanlık sisteminin ilk günlerinde 5,41 olan Euro kuru ise bir yılın ardından 6,56 seviyelerine yükselmiş durumda. Buna ek olarak Türk Lirası ise geçtiğimiz bir yılda dolara karşı %19,3, euroya karşı ise %17,3 değer kaybetti. Çeyrek altın ise Haziran 2018’de 312 TL iken bir yıl sonra %40’lık ciddi bir artış ile 438 TL oldu.

İşsiz Sayısı ve İşsizlik Oranları Artıyor
Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelen işsizlikte ise başkanlık sistemine geçilen Haziran 2018’den bu yana artış var. Yönetim biçiminin parlamenter sistem olduğu en son ay olan Haziran 2018’de yaklaşık 3 milyon 300 bin işsiz ile %10,2 olan işsizlik oranı, Mart 2019 itibarıyla ise yaklaşık 4 milyon 500 bin işsizle %14,1 oranında. Ayrıca işsizlik oranının en yüksek olduğu aylar 2019 yılının şubat ve mart ayları olurken, işsiz sayısının en yüksek olduğu ay Şubat 2019, genç işsizlik oranının en yüksek olduğu ay ise Ocak 2019 oldu.

Kredi ve Mevduat Faiz Oranları Son 1 Yılda Artış Gösterdi
Geçtiğimiz bir yılda Türkiye gündeminde en çok yer alan konulardan biri de artan döviz kurları ve yükselen enflasyon oranları ile beraber artan faiz oranları oldu. Merkez Bankası, yaşanan döviz kuru artışlarıyla birlikte enflasyon oranlarındaki yükselişi durdurmayı hedefleyerek özellikle ağustos ayından sonra mevduat ve kredi ve faiz oranlarını arttırdı.
Başkanlık sisteminin yürürlüğe girmesinden bu yana Merkez Bankası ihtiyaç kredilerinde uygulanan faiz oranlarını %24 arttırarak, %29,6 ya, taşıt kredisinde uygulanan faiz oranını %29 arttırarak %29,16’ya, konut kredisine uygulanan faiz oranını %67 arttırarak %21,9’a, ticari kredilerde uygulanan faiz oranını ise %17 arttırarak %27,6’ya çıkardı.

Başkanlık Sistemi Öncesi ve Sonrasında Açıklanan Son 3 GSYH Arasındaki Fark Nasıl?
Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH), bir ülke içerisinde belli zaman aralıklarında üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden toplam değerini ifade ediyor. Siyasi kesim tarafından sıkça duyduğumuz ekonomik büyüme kavramı da GSYH’deki artış ya da azalış oranlarını içeriyor.
TÜİK tarafından yılın her çeyreğinde açıklanan GSYH, başkanlık sisteminin yürürlüğe girdiği Haziran 2018’den bu yana ikisi 2018’de biri de 2019’da olmak üzere 3 kere açıklandı. Başkanlık sisteminden önce ve sonra açıklanan 3 çeyrekteki GSYH’yı karşılaştırdığımızda ise başkanlık sisteminden önceki son üç çeyreğin toplamı 646 milyar $ iken başkanlık sisteminden sonra ise bu miktar 543 milyar $’a düştü.

Döviz Kurunda Yaşanan Artış ile Beraber İhracat ile İthalat Arasındaki Fark Azaldı
Bir ülkenin yurt dışına ihraç ettiği ürünler ve yurt dışından ithal ettiği ürünlerin değerlerinin toplamı olan dış ticaret hacmi de ülke ekonomisinin her kalemi gibi artan döviz kurundan etkilendi. Döviz kurlarındaki artıştan önce ithalat ihracattan oldukça fazla olsa da bu artışlardan sonra ithalat ve ihracat arasındaki fark biraz olsun kapandı.
24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana TÜİK tarafından açıklanan dış ticaret istatistiklerine göre geçtiğimiz 10 ayda Türkiye, yaklaşık 142,4 milyar dolar ihracat yaparken, 166,5 milyar dolar da ithalat yaptı. Bununla birlikte dış ticaret hacmi de geçtiğimiz 10 ayda 309 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti.

Son 1 Yılda Ciddi Artış Gösteren Kredi Risk Primi (CDS) (Credit Default Swap)
Bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılayabileceği alacağın ödenmemesi riskini, belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedeli olan CDS, ülkelerin yatırımcılar açısından risk potansiyelini anlık olarak güncelleyen bir sistem olarak kullanılıyor. Kısacası CDS puanı yüksek olan ülkeler, yabancı yatırımcılar tarafından ekonomik olarak daha riskli ülkeler olarak görülüyor.
Başkanlık sistemiyle birlikte geçtiğimiz bir yılda Türkiye’nin CDS puanını incelediğimizde 27 Haziran 2018’de 303 puan olan risk primi, 26 Haziran 2019’a gelindiğinde ise %36’lık bir artış göstererek 415 puana yükseldi. Ayrıca döviz kurlarının en yüksek seviyelere çıktığı ağustos ayı sonlarında ise risk primi 576 puanda seyrediyordu.

Ekonomik Güven Endeksi Nasıl Değişti?
Tüketici güven endeksi, imalat sanayi, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşan ekonomik güven endeksi, Türkiye’deki tüketici ve üreticilerin genel ekonomik durumuna ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini gösteren bir bileşik endekstir.
TÜİK tarafından aylık olarak yayınlanan ekonomik güven endeksi, başkanlık sisteminin yürürlüğe girmesinden bu yana dalgalı bir görünüm sergiledi. Haziran 2018’de 93,8 puan olan ekonomik güven endeksi geçtiğimiz bir yılda %11,1’lik bir düşüş göstererek 83,4 puan oldu.

İnşaat, hizmet ve perakende ticaret olarak 3 farklı kategoride incelenen sektörel güven endeksi de ekonomik güven endeksi gibi aylık olarak TÜİK tarafından açıklanıyor.
Açıklanan verilere göre, başkanlık sisteminin yürürlüğe girdiği Haziran 2018’den bu yana geçen bir yılda perakende ticaret ve hizmet sektörü, inşaat sektörüne göre daha az düşüş yaşadı. Haziran 2018’de 94,4 puan olan hizmet sektörü bir yılın ardından 93,2 puana gerilerken, 91,2 puan olan hizmet sektörü güven endeksi ise 91,2 puandan, 85,4 puana geriledi. Haziran 2018’de 75,3 puan olan sektörel güven endeksinin bir diğer alt başlığı olan inşaat sektörü güven endeksi ise 1 yılda %33 azalarak 50,4 puan oldu.