İddia şöyle;

27 Eylül 2022 tarihinde, II. Abdülhamid döneminde hiç toprak kaybedilmediği iddia edildi.

İddiaların yayılımının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Eylül 2022’de düzenlenen Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada, II. Abdülhamid döneminde hiç toprak kaybedilmediğine yönelik kısa bir açıklamaya yer vermesinin ardından hız kazandığını gözlemlemek mümkün.
Paste Embed Code for AMP
Sosyal medyada II. Abdülhamid’e dair en sık tartışılan iddialardan biri olan ifadeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilk kez dile getirilmiyor. Örneğin, 21 Mayıs 2022 günü Adana Gençlik Şöleninde de aynı iddiadan bahsedilmiş. 

II. Abdülhamid Dönemi

1842 yılında dünyaya gelen II. Abdülhamid, şehzadelik döneminde taht için uzak bir adaydı. Abdülhamid, 31 Ağustos 1876’da, Osmanlı’nın yönetim sistemini anayasal düzene dayalı meşruti idare kurmayı amaçlayan yenileşme hareketinin Abdülaziz'i ve V. Murad’ı tahttan indirmesinin ardından, padişah oldu. II. Abdülhamid, uzun süren iktidarında Osmanlı’nın ilk anayasası olan Kânûn-ı Esâsî’yi kabul eden, ardından da fesheden bir hükümdarlık yaşadı ve çoğunlukla, otokratlığı ve yoğun şekilde uyguladığı ‘sansür’ ve ‘jurnalcilik’ politikalarıyla tanındı. Bunların yanında imparatorlukta sağlıktan lise eğitimine önemli kurumların ilk adımları da atıldı. 1908’de Jön Türk hareketinin kuvvetlenmesinin ardından Kânûn-ı Esâsî’yi ikinci defa kabul etti, bir yıl sonra 31 Mart ayaklanmasının da etkisiyle, artık tahtta değildi. 10 Şubat 1918’de, Beylerbeyi Sarayı’nda yaşamını yitirdi.

II. Abdülhamid Döneminde Kaybedilen Topraklar

II. Abdülhamid tahtı devraldığında İmparatorluk’ta hali hazırda Balkanlar’da Rusya’nın panslavizm politikalarının da etkisiyle çalkantılı bir süreç yaşanmaktaydı.
II. Abdülhamid’den önce, Abdülaziz ve V. Murad döneminde, Bosna-Hersek ve Bulgar ayaklanmalarının peşi sıra Sırbistan ve Karadağ Muharebeleri geldi.
II. Abdülhamid saltanatının erken dönemlerinde; 1 Temmuz 1876’da Sırbistan, 2 Temmuz’da da Karadağ, Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa girdiler. Bu muharebeler Osmanlı ordularının kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Ancak, Osmanlı için büyük bir yıkım olarak kabul edilen 1877-78 Osmanlı-Rus Muharebeleri peşi sıra geldi. Doğu’da Erzurum, Batı’da İstanbul önlerine kadar ilerleyen muharebeler ile yenilgiyle sonuçlanan savaşın ardından, 3 Mart 1878’de Ayastefanos Antlaşması imzalandı. 29 maddelik bu antlaşmaya göre, Osmanlı Devleti Romanya, Karadağ ve Sırbistan’ın bağımsızlıklarını kabul etti. Karadağ, Adriyatik Denizi’ne kadar uzandı, Sırbistan Niş’i aldı. Bulgaristan, Osmanlı Devleti’ne bağlı özerk bir prenslik haline geldi. Savaş tazminatı olarak belirlenen rakamın bir kısmına karşılık Rumeli’deki bazı yerler ile Kars, Ardahan, Batum ve Doğubayazıt’ı Rusya’ya bırakılacaktı. Fakat Rusya’nın fazla üstünlüğü ile sonuçlanan bu antlaşma, başta İngiltere olmak üzere muhalefete uğrayınca, 13 Temmuz 1878’de Berlin Konferansı’nda Berlin Antlaşması kabul edildi, Ayestefanos’un bazı maddeleri değişikliğe uğradı, savaş ile bağlantısı bulunmayan Yunanistan ve İran dahil olmak üzere topraklar ülkeler arasında dağıtıldı: 
Bulgaristan toprakları üç bölgeye ayrılacak, Yunanistan’a bir miktar toprak verilecek, Bosna ve Hersek Avusturya tarafından işgal edilecekti. Karadağ’ın, Sırbistan’ın ve Romanya’nın bağımsızlığı kabul edilecekti. Osmanlı Devleti Kars, Ardahan ve Batum’u harp tazminatının bir kısmına karşılık olmak üzere Rusya’ya bırakacak, Doğubayazıt ve Eleşkirt vadisi kendisinde kalacaktı. Kotur ise İran’a verilecekti.
Bu sırada Haziran 1878 tarihli bir antlaşma ile Kıbrıs’ın İngilizler’e devredilmesinin ardından aynı yıl Kıbrıs’a İngiltere bayrağı çekildi. 
1881’de Fransa Tunus’a, ertesi yıl İngiltere Mısır’a el koydular. 1885’te İtalya Habeş’i işgal etti. Bulgaristan Doğu Rumeli eyaletini işgal edişinin ardından, bağımsızlığını ilân etti.
Britannica, II. Abdülhamid döneminde yaşanan toprak yitimlerini şu paragrafla özetliyor:
“Abdülhamid, 1878’den sonra imparatorluğu korumakta makul bir başarı elde etti. Doğu Rumeli hariç, 1908’e kadar başka toprak kaybetmedi (1881’de Fransa tarafından işgal edilen Tunus’ta ve 1882’de İngiltere tarafından işgal edilen Mısır’da Osmanlı otoritesi zaten önemsizdi). Girit’te Yunanistan 1897’de Giritlileri desteklemek için müdahale ettiğinde Osmanlılar isyanları bastırdı ve Yunanistan’ı mağlup etti. Ancak Avrupalı ​​güçler, Abdülhamid’i Girit’e özerklik vermeye zorladı. Avrupa’nın Makedonya’da önemli reformları uygulamaya zorlama çabalarını engellemede daha başarılı oldu. Arabistan’da Osmanlılar , 1870’lerin başında başlamış olan güçlerini genişletmeye devam ettiler.”
İddialar, daha önce Malumatfuruş ve Teyit tarafından da incelenmiş. 

İddia YANLIŞ

II. Abdülhamid döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun hiç toprak kaybetmediğine dair bir iddia bir süredir dolaşımda. II. Abdülhamid döneminde toprak kayıpları 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın sonunda imzalanan Berlin Antlaşması ile başladı. Bu antlaşma ile Bulgaristan toprakları üç bölgeye ayrıldı, Yunanistan’a bir miktar toprak verildi. Karadağ’ın, Sırbistan’ın ve Romanya’nın bağımsızlığı kabul edildi. Kars, Ardahan ve Batum’u harp tazminatı olarak Rusya’ya bırakıldı, Kotur ise İran’a verildi. Bunun yanında Kıbrıs’ta İngiliz hakimiyeti pekişti, 1881’de Fransa Tunus’u, 1882’de İngiltere Mısır’ı işgal etti. 1885’te İtalya Habeş’i işgal etti. Bulgarlar ise aynı yıl Doğu Rumeli’yi işgal ederek bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Sonuç olarak;

II. Abdülhamid döneminde hiç toprak kaybedilmediği iddiası yanlış.