İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Eylül 2022’de yayımladığı bu raporda İstanbul ve Adana’daki küçük çaplı plastik geri dönüşüm merkezlerinin insan hakları ve çevre boyutundan etkilerini belgeliyor. Raporda, geri dönüşüm tesislerinde gerekli kuralların uygulanmadığı, gerekli denetimlerin gerçekleştirilmediği, çalışanların ve çevrede yaşayan halkın toksik kirlilik ile bağlantılı sağlık sorunlarıyla yüz yüze geldiği vurgulanıyor. Tesislerdeki birçok işçinin koruyucu ekipmanı ve sağlık hizmetlerine erişiminin olmadığının yanı sıra, çocuk işçilerin çalıştırılması ve asgari maaş altında ücret ödenmesi gibi önemli noktalara da dikkat çekiliyor. Bu bülten, söz konusu raporun önemli bulgularının bazılarını derlemektedir.

Türkiye: Avrupa’nın En Büyük Atık ve Plastik İthalatçısı

Eurostat’ın 2021 verilerine göre AB'den AB dışı ülkelere atık ihracatı, 2004'ten bu yana %77 artışla 33 milyon tona ulaştı. Türkiye, Avrupa ülkelerinden en fazla atık ithal eden ülke. Türkiye, 2021'de yaklaşık 14,7 milyon ton ile, 2004'teki miktarın üç katından fazla, toplam atık ihracatının neredeyse yarısı ile AB'den ihraç edilen en büyük atık varış noktası durumunda. Türkiye’nin ardından, 2,4 milyon ton ile Hindistan geliyor ve bu miktarın Türkiye’nin neredeyse yedide biri olduğunu belirtmek önem taşıyor.

Türkiye’ye Avrupa’dan ihraç edilen toplam atıkların içinde plastik atıkların payının ise gitgide arttığı dikkat çekiyor. HWR raporunda, bu konuda Çin’in global plastik ticaretinden çekilmesinin etkilerine de vurgu yapılıyor. Çin 1992-2016 yılları boyunca, küresel plastik atıkların %45’ini ithal etmiş, ancak plastik atıkların tehlikeli çevresel etkileri sebebiyle Ocak 2018’den itibaren çoğu plastik atığın ithalatını yasaklamıştı. Yasağın uygulanmaya başlamasının ardından Türkiye’nin plastik ithalatında rolü de önemli derecede arttı. 2018’den bu yana Türkiye’nin Avrupa’dan gelen plastik atık ithalatında da önemli rol oynadığı belirtiliyor. Greenpeace de 2020 yılında Türkiye’nin Avrupa’dan en çok plastik atık alan ülke olduğuna ve 2004-2020’de son 16 yılda 196 kat arttığına dikkat çekmişti. Türkiye’nin Avrupa’dan yaptığı plastik ithalatının yıllar içindeki değişimi şu şekilde görülebilir: 
Show more

Greenpeace’in 17 Mayıs 2021’de yayınladığı bir araştırmada İngiltere’den ithal edilen atıkların Adana’da yasadışı biçimde dökülüp yakıldığı belgelenmiş, gelen tepkiler üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2 Temmuz 2021 tarihinden itibaren iki yaygın plastik türünün ithalatını yasaklamıştı. Ancak yasak, yürürlüğe girmesinin ancak 9 gün ardından Ticaret Bakanlığı tarafından kaldırıldı. Avrupa Birliği ülkelerinden gelen atıkların miktarı ise yasağın ardından neredeyse sıfıra indi ve yasağın hızlıca kaldırılmasının ardından birkaç ay sonra ise yasak öncesi seviyelere geri tırmandı.
Plastik ithalatında yaşanan artış dolayısıyla plastik geri dönüşümünün işçiler ve çevre halk için olan etkilerini araştırmanın önemi de her geçen gün artıyor. 

Plastik Geri Dönüşüm Tesisleri Okul, Park ve Yerleşim Bölgelerine Oldukça Yakın

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), yaptığı araştırmada İstanbul ve Adana'daki küçük çaplı plastik geri dönüşüm tesislerine yoğunlaşmış. Küçük çaplı tesislerde genellikle fiziksel emek gerektiği, 20 civarında işçi çalıştığı ve bir veya birkaç makine bulunduğu belirtiliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre Türkiye’de 1.831 plastik geri dönüşüm tesisi bulunuyor ve bunların %9,1’i Adana, %12,7’si ise İstanbul’da. Ruhsatsız tesislere yönelik bir veri ise bulunmuyor.
Raporda tesislerin yaşam bölgelerine yakın olmasına yönelik şu ifadeler yer alıyor:
“Adana ve İstanbul'daki plastik geri dönüşüm tesisleri, Türkiye’de yürürlükte olan mevzuata aykırı olarak evlere, okullara ve tıbbi tesislere tehlikeli derecede yakındır, bu da insanlar için toksinlere ve kirleticilere maruz kalmaktan kaynaklanan ciddi sağlık riskleri doğurmaktadır.”

Yukarıdaki haritada HWR tarafından haritalandırılan 32 plastik geri dönüşüm tesislerinin lokasyonları görülüyor. Haritalandırılan 32 tesisten %40’ının okullara 250 metre mesafede ve 2 tanesinin parklara 250 metre mesafede olduğu belirtilmiş. Bunun yanı sıra tesisler halkın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yer alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, dört tesise yalnızca 25 metre uzaklıkta olan bir lise ve anaokulunu da ziyaret etmiş ve makine seslerinin okuldan dahi duyulduğunu belirtmiş. 

HWR, İstanbul’da incelediği 25 tesisten %60’ının parklara yasal sınır olan 250 metreden daha yakın olduğunu belgeliyor. Bunun yanında, İstanbul Vatan mahallesinde yerleşim alanlarının %70’i, tesislere yasal sınırdan daha yakın. Bayrampaşa’nın Terazidere mahallesinde bir hastane ve iki okulun da bir plastik geri dönüşüm tesisine 250 metre mesafede yer aldığı belirtiliyor.
HWR’nin görüştüğü 21 mahalle sakininden 17’si, tesislere yakın yaşamanın hayatlarını olumsuz yönde etkilediğini belirtirken, kötü koku ve kirlilik sebebiyle cam bile açamadıklarını anlatıyorlar.
Bir diğer dikkat çekilen nokta ise bu tesislerde çıkan yangınlarda yaşanan artış. Mikroplastik Araştırma Grubu’nun araştırmacılarının yaptığı açıklamada son iki yılda Türkiye genelinde plastik geri dönüşüm tesislerinde 100’ün üzerinde yangın çıktığı belirtiliyor. HWR’nin raporunda bu yangınların geri dönüştürlemeyen atık ve artık malzemelerden kurtulmak için kasten çıkarıldığı iddiası ile karşılaşıldığı, ancak bu iddianın doğrulanamadığı belirtiliyor. 

İşin Doğası: Çocuk İşçiliği, Düşük Ücret, Ekipmansızlık ve Güvensizlik 

Türkiye’de plastik geri dönüşüm tesislerinde çalışan işçilerin sayısı ile ilgili bir veri yayınlanmıyor. Bunun yanında, gerekli bakanlıklardan bütün ruhsat ve izinleri tamamlamadan faaliyete başlayan çok sayıda tesis olduğu da raporda açıkça belirtiliyor. Bu tesislerin çevresindeki su ve hava kirliliğine yönelik bir veri de söz konusu değil. HWR’nin  Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan talep ettiği verilere de dönüş yapılmamış. Raporda dikkat çeken bazı maddeler şu şekilde sıralanabilir:
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün araştırma dahilinde görüştüğü 64 kişinin 26’sı geçmişte ya da şu an tesislerde çalışan, 21’i bu tesislerin çevresinde ikamet eden kişilerden oluşuyor. Bunun dışında konuyla ilgili atık toplayıcıları, akademisyen, aktivist ve medya gibi çeşitli gruplardan da fikir alınmış. Görüşülen 5 kişinin görüşme sırasında 18 yaşın altında olduğu, 4 kişinin ise tesislerde çalışmaya 18 yaşından küçükken başladığı belirtiliyor.
  ● İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün araştırma dahilinde görüştüğü 64 kişinin 26’sı geçmişte ya da şu an tesislerde çalışan, 21’i bu tesislerin çevresinde ikamet eden kişilerden oluşuyor. Bunun dışında konuyla ilgili atık toplayıcıları, akademisyen, aktivist ve medya gibi çeşitli gruplardan da fikir alınmış. Görüşülen 5 kişinin görüşme sırasında 18 yaşın altında olduğu, 4 kişinin ise tesislerde çalışmaya 18 yaşından küçükken başladığı belirtiliyor.
● HWR’nin yaptığı görüşmelerde aldığı ücreti bildirmeyi kabul eden 16 kişiden 14’ü asgari maaşın altında ücrete çalışırken, görüşülen çocuk işçilerin hepsinin de asgari maaştan az aldığı tespit edilmiş. Görüşülen kişilerin hiçbiri asgari ücretten fazla almıyor.
● Avrupa ve ABD’deki bazı diğer modern tesislerin aksine, Türkiye’deki plastik geri dönüşüm tesislerinde teknolojik çözüm ve makinelerle değil, el emeğine dayanan süreçlerden geçtiği belirtiliyor. Bu durum da plastiğin geri dönüşümünün ayrıştırma, eritme gibi birçok sürecinde ortaya çıkan zehirli kimyasallara karşı işçileri oldukça savunmasız hale getiriyor. Raporda, koruyucu ekipman eksikliğini şu paragrafla özetlemek mümkün:
İnsan Hakları İzleme Örgütü Adana'nın dış mahallelerinde, parçalanmış plastiğin kurutulduğu, eritildiği ve küçük topaklar haline getirildiği bir ekstrüzyon tesisini ziyaret etti. Tesisin havalandırma sistemi veya pencereleri yoktu, bu nedenle tesis yoğun bir dumanla doluydu ve yerler siyah, yağlı bir tozla kaplıydı. Kurutma makinesinin yakınındaki bir köşede muhtemelen zehirli kimyasal katkı maddelerinin bulaşmış olduğu bir metre yüksekliğinde bir kül ve toz yığını vardı. Çalışan dört işçi de, tesis sahibi de toksik maddelere maruz kalınmasını önleyebilecek veya hava kirleticilerin solunmasını engelleyebilecek koruyucu ekipmanları kullanmıyordu.
● Görüşülen işçiler arasında iş sağlığı konusunda konuşmayı kabul eden 20 kişiden 14’ünün, plastik geri dönüşüm tesislerinde yaptıkları işler nedeniyle çeşitli sağlık sorunları ile baş ettiklerini anlattılar. Bahsedilen bazı rahatsızlıklar şu şekilde sıralanıyor: ​​nefes darlığı, şiddetli baş ağrısı, göğüste sıkışma hissi ve astım gibi kronik solunum rahatsızlıkları, cilt ve gözlerde kızarıklıklar. İşçiler ayrıca, meslek hastalıkları konusunda sağlık hizmetlerine ulaşım imkanlarının çok az olduğunu ya da hiç olmadığını belirttiler.