Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), geçtiğimiz nisan ayında koronavirüs salgınının sivil toplum kuruluşlarını nasıl etkilediğine ilişkin bir rapor yayımladı. “COVID-19 Salgının Türkiye’de Faaliyet Gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarına Etkisi Anketi” isimli rapor, salgın sürecinde STK’ların ne tarz sorunlarla karşılaştığı, nelere ihtiyaç duyduğu ve koşullara nasıl adapte olduğu gibi soruların bulunduğu kapsamlı bir anket sonucunda hazırlandı.
Ankete Katılan Sivil Toplum Kuruluşlarının Profili
Ankete katılan 170 sivil toplum kuruluşundan 98’i dernek, 59’u vakıf, 5’i inisiyatif, 3’ü kooperatif, 3’ü platform, 1’i sosyal girişim ve 1’i üst kuruluş (federasyon/konfederasyon) olarak kendini tanımlıyor. Bu STK’ların çalışmalarını yürüttüğü öncelikli alanlara baktığımızdaysa ilk sıralarda eğitim, gençlik, insan hakları, kadın, çocuk hakları gibi başlıkların geldiğini görmekteyiz. Ankete katılan STK’ların %60’ının merkezi Marmara Bölgesi’nde bulunurken %17’sinin merkezi İç Anadolu’da ve %15’inin merkezi Ege’de yer alıyor.
Anket kapsamında görüşülen STK’ların %34’ünün 1-5 arası ücretli çalışanı bulunurken yalnızca %10’unun 50 ve üzeri sayıda ücretli çalışanı mevcut. Her 10 STK’dan 3’ünün ise hiç ücretli çalışanı yok. Bununla birlikte bu STK’ların %20’sinin aktif gönüllü sayısı 11-20 aralığında iken %11’inin aktif gönüllüsü yok.
Ankete katılan STK’ların yanıtlarına göre kuruluşların başlıca gelir kaynakları arasında %60 ile proje gelirleri, %53 ile bireysel bağışlar ve %26 ile üye aidatları yer alıyor.
Koronavirüs STK’ları Nasıl Etkiledi?
TÜSEV tarafından yürütülen ankette, salgının sivil toplum kuruluşlarını hangi alanlarda etkilediğine dair sorular bulunuyor. Salgının etkilediği alanların başında seminer ve konferans gibi etkinliklerin iptali gelirken STK’ların %59’u verdikleri eğitimlerin de salgın nedeniyle aksadığını dile getiriyor. Saha çalışmalarına devam edilememesi nedeniyle hizmet sağlayamama probleminin yaşanması da değinilenler arasında. STK’ların etkilendiğini belirttiği bir diğer başlık ise kaynak geliştirme faaliyetleri. Tüm faaliyetlerini durdurduğunu söyleyen kuruluşların oranı ise %29.

Anket kapsamında STK’lara yöneltilen bir diğer soru, devam ettirebildikleri faaliyetlerini yeni çalışma düzenine ne kadar kolaylıkla adapte edebildiklerine ilişkin. Ankete katılan STK’ların %15’i adaptasyon konusunda çok zorlandığını belirtirken %9’u hiç zorlanmadığını söylüyor. Ne zorlandığını ne de zorlanmadığını dile getiren STK’ların oranı ise %31.

(1: çok zorlandık, 5: hiç zorlanmadık)

Anket kapsamında sorulan bir diğer soru, salgının kuruluşların çalışma alanına duyulan ihtiyacı ne yönde etkilediğine dair. 170 STK’dan 63’ü faaliyetlerine duyulan ihtiyacın çok arttığını kaydederken 43’ü arttığını, 36’sı ise ihtiyaçta herhangi bir değişiklik yaşanmadığını belirtiyor. STK’ların 13’ü kendi çalışma alanlarına ihtiyacın artmadığını dile getirirken 15 STK temsilcisi, salgının kuruluşlarına duyulan ihtiyacı hiç artırmadığını aktarıyor.

(1: hiç artmadı, 5: çok arttı)Salgın, STK’ların Gelirlerini Nasıl Etkiledi?

Ankette yanıtlanan bir diğer soru, “COVID-19 salgını, mevcut çalışma alanınıza ek olarak, farklı bir alanda faaliyet yürütme/savunuculuk yapma konusunu gündeme getirdi mi?” sorusu oldu. STK’ların %57’si farklı bir alanda faaliyet yürütmelerinin gündemde olmadığını belirtirken %43’ü online eğitim, kadına yönelik şiddet ve sağlık hakları gibi farklı konularda çalışmanın gündeme geldiğini dile getiriyor.
Salgın, STK’ların Gelirlerini Nasıl Etkiledi?
Bilindiği üzere sivil toplum kuruluşlarının başlıca gelir kaynaklarından biri, hibe ya da fon alımları oluyor. TÜSEV’in anket çalışmasında, Covid-19 salgınının STK’ların hibe/fon gelirlerini nasıl etkilediğine dair de bir başlık bulunuyor. Ankete katılan 170 STK’nın %60’ı hibe/fon aldığını belirtirken %40’ı hibe ya da fonlardan yararlanmadığını söylüyor.
Hibe ya da fon alan kuruluşların %31’i uluslararası kuruluşlardan, %30’u uluslarüstü kuruluşlardan ve %21’i özel sektörden hibe/fon sağlarken Türkiye’de faaliyet gösteren vakıflardan hibe alanların oranı ise %18.
Bununla birlikte ankete katılan STK’ların %75’i için alınan hibe ya da fonun kullanım amacı proje yürütmek. STK’ların %25’i ise bu gelir kaynaklarını kurumsal giderleri için kullandığını belirtiyor.
Anket kapsamında STK’lara, salgın döneminde hibe/fon sağlayıcılarıyla görüşme yapıp yapmadıkları sorulmuş. STK’ların %45’i proje faaliyetlerinin durumu ve değiştirilmesine dair görüşme yaptıklarını kaydederken %34’ü projenin önceden belirlenmiş bitiş tarihinin uzatılması için görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktarıyor. Katılımcıların %19’u, kurumsal giderleri için aldıkları hibelerin detaylarına ilişkin görüşme yaptıklarını söylerken %7’si projelerinin iptali için hibe/fon sağlayıcıları ile görüştüğünü söylüyor. Herhangi bir görüşme gerçekleştirmediğini söyleyen STK’ların oranı ise %7.

Anket kapsamında katılımcılara, hibe/fon sağlayıcılarının salgın sürecinde kurumlarında oluşan ihtiyaçlara yönelik taleplerde ne kadar esnek oldukları da sorulmuş. STK temsilcilerinin %70’i hibe/fon aldıkları kuruluşlar için esnek ya da çok esnek cevabını verirken %10’u hibe/fon sağlayıcılarının bu süreçte hiç esnek olmadığını belirtiyor.
Bunun yanı sıra STK temsilcilerinin %81’i, Covid-19 sonrasında hibe/fon veren kuruluşların önceliklerini değiştireceğini düşünüyor. Kendi öncelikleri sorulduğunda ise 170 STK’nın %52’si salgın sonrasında önceliklerinin değişmeyeceğini düşünürken %48’i kuruluşlarının önceliklerinde değişim yaşanabileceğini söylüyor.
STK’ların %49’u Aldığı Bağış ve Yardımların Düştüğünü Belirtiyor
Sivil toplum kuruluşlarının bir diğer önemli gelir kaynağını yardımlar ve bağışlar oluşturuyor. Anket kapsamında STK’lara, aldıkları bağış ve yardımların salgından nasıl etkilendiği sorulmuş. STK temsilcilerinin %49’u aldıkları bağış ve yardımların düştüğünü kaydederken %47’si herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını belirtiyor. STK’ların %4’ü ise salgın döneminde aldıkları yardım ve bağışların arttığını dile getiriyor. Katılımcılar içinde şu an aktif bağış ya da yardım kampanyası yürütenlerin oranı ise sadece %14.
Anket kapsamında STK’ların geleceklerine dönük planlarına ilişkin sorular da bulunuyor. Bu doğrultuda 2020 yılı için hazırlanmış kaynak geliştirme planlarında değişiklik yapmayı düşünen STK’ların oranı %54.
Raporda yer alan “İstihdam ve Sürdürülebilirlik” başlıklı son bölümde, kuruluşların salgın sürecinde sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla aldığı önlemlere ilişkin sorular bulunuyor. Ankete katılan 170 STK’nın %63’ü izin uygulamasına geçmek zorunda kalmadıklarını belirtiyor. Bununla birlikte izin uygulamasına geçmek zorunda kalan STK’ların %19’u ücretli izin ve %7’si ücretsiz izin verdiklerini kaydediyor. Hem ücretli izin hem ücretsiz izin uygulayan STK’ların oranı ise %4.

Öte yandan STK’ların %86’sı çalışanları için kısa süreli çalışma ödeneğine başvurmazken %14’ü bu ödeneğe başvurmuş. Başvuru yaptığını belirten %12’lik kesim, başvurularının henüz sonuçlanmadığını aktarırken %1’i olumlu ve diğer %1’i ise olumsuz sonuçlandığını söylüyor.

STK’ların %5’i salgının finansal etkileri nedeniyle işten çalışan çıkarmak zorunda kaldığını belirtirken %28’i salgının etkilerinin devam etmesi halinde işten çıkarmaların yaşanacağını düşünüyor.
Bunun yanı sıra STK temsilcilerinin %10’u salgının finansal etkileri nedeniyle kuruluşlarına dışarıdan destek sağlayan üçüncü partilerle iş birliğini sonlandırmak zorunda kaldığını aktarıyor.
Kuruluşların %24’ü Mevcut Kaynaklarıyla Ancak 1-3 Ay Kadar Faaliyetlerini Sürdürebileceğini Öngörüyor
Son olarak STK’ların %24’ü yeni kaynak yaratma faaliyeti yürütmeden mevcut kaynaklarıyla mevcut iş yapısını ve çalışan sayısını ancak 1-3 ay kadar koruyabileceğini öngörüyor. %22’si için bu süre 3-6 ay ile sınırlıyken katılımcıların %18’i ancak 9-12 ay kadar mevcut pozisyonlarını sürdürebileceğini öngörüyor. 2 yılı aşkın bir süre boyunca mevcut kaynaklarıyla idare edebileceğini dile getirenlerin oranı ise sadece %9.

Sürdürülebilirliğe katkı sağlayacağı düşünülen kolayların başında ise “kurumsal desteğe yönelik fonların artması” gelirken etkin bir kamu-sivil toplum iş birliği için fırsatlar yaratılmasının kolaylık sağlayacağını belirtenlerin oranı %57. Ayrıca hibe/fon sağlayıcılarının göstereceği esneklik de yine değinilenler arasında.