Aralık 2021'de, Ukrayna sınırlarında 100.000’e yakın Rus askeri konuşlanmışken Rusya; Avrupa ve ABD’den, Ukrayna’nın NATO’ya hiçbir zaman dahil edilmeyeceğinin teminatını, Balkanlar ve Romanya da dahil olmak üzere 1997'den sonra ittifaka katılan ülkelerdeki kuvvetlerini geri çekmesini talep etti. NATO üyesi ülkeler talepleri "kabul edilemez" olarak nitelendirdi. Rusya ve Ukrayna arasında bir savaş ihtimali konuşulurken 21 Şubat 2022'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bir süredir merakla beklenen ulusa sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Ukrayna’nın doğusunda yer alan ve çoğunlukla Ruslardan oluşan ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bağımsızlıklarını tanıdığını açıklayan Vladimir Putin, Temmuz 2021'de değindiği gibi bir kez daha Ukrayna’nın bağımsızlığı, sınırları ve kimliğinin kökenlerini SSCB’de aradı ve iki ulusun ayrılmaz bir bütün olduğunu vurguladı.
24 Şubat 2022'nin erken saatlerinde, uzun süredir tartışılan Rusya'nın askeri harekatı, Ukrayna topraklarında başladı. İki ülke arasında tırmanan gerilim ve uluslararası tepkiler, SSCB’nin 1991'de dağılışının tek bir olay olmaktan öte yankıları devam eden bir süreç olduğunu yıllar sonra dünyaya tekrar hatırlatıyor. SSCB'nin 1991'de dağılışından bu yana geçen 30 yılı aşkın zamanda, Ukrayna'nın Rusya ile ilişkilerini tekrar hatırlamak bugünkü çatışma sahnesinin nasıl oluştuğunu anlamak için faydalı olabilir.

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Harkov’a Rusya Bayrağı Çekildi mi?
16 Temmuz 1990; Orta ve Doğu Avrupa’da artan anti-komünist protestolar, SSCB’ye bağlı Ukrayna’da da yankı bulurken, Yeni Ukrayna Parlamentosu, Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan etmek için oy kullandı. Ocak 1990’da, Sovyetler Birliği’nde yasaklı Ukrayna bayrakları ile donanmış 400 bin kişiden oluşan bir kalabalık, yaklaşık 640 km uzunluğunda el ele tutuşmuş bir insan zinciri oluşturdu. Ukrayna parlamentosu, askeri güçlerini, Sovyetler Birliği’nin farklı bölgelerinden ülkeye geri çağırırken Çernobil nükleer santralinin kapatılması için de oy verdi.
24 Ağustos 1991; Moskova'da gerçekleşen başarısız bir darbe girişiminin ardından Ukrayna parlamentosu, tarihinde ikinci kez bağımsızlığını ilan etti. Bu gün, Ukrayna'da bağımsızlık günü olarak kutlanır. Ukrayna'nın Sovyetlerden ayrılışından kısa bir süre sonra, 26 Aralık 1991'de Sovyetler Birliği resmi olarak dağıldı.
1992; İlk defa Orta ve Doğu Avrupalı ülkeleri kendine dahil etmeyi düşünen NATO ile Ukrayna arasında, Ukrayna ittifaka dahil olmasa da, resmi ilişkiler kurulmaya başlandı. NATO genel sekreteri ve Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kravçuk karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirdi.
1994; Ukrayna’nın ikinci Devlet Başkanı Leonid Kuçma, 10 yıl sürdüreceği görevine başladı. Kuçma, başkanlık süresi boyunca Ukrayna'yı Sovyetler'in bir parçasından kapitalist bir topluma dönüştüren sürecin, özelleştirmeler ve uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesi çabaları ile önemli bir parçası oldu. 
Aralık 1994; ABD, İngiltere ve Rusya'nın katılımıyla Budapeşte Momerandumu imzalandı. Momerandum ile, sovyetlerin dağılmasının ardından dünyanın en büyük 3. nükleer stoğu ile baş başa kalan Ukrayna, sınırlarının ve bağımsızlığının saygınlığı koşulu ile elindeki güçten vazgeçmeyi kabul etti.

Aralık 2004, Kyiv'de Turuncu Devrim

22 Kasım 2004 – 23 Ocak 2005; Seçimlerde Kuçma’nın halefi Yanukoviç, Yuşçenko ile karşı karşıya geldi. Yuşçenko'nun seçimlerin son aylarına yaklaşırken gelişen rahatsızlığı hekimler tarafından zehirlenme olarak kaydedildi. Tartışmalı geçen ve hile suçlanan ilk seçimi, 'Turuncu Devrim' olarak adlandırılan protestolar ve Aralık ayında düzenlenen yeni bir seçim takip etti. Yuşçenko, Yulia Timoşenko'nun başkan yardımcılığında, Ukrayna'nın 3. devlet başkanı oldu.
Ocak 2008; Ukrayna, NATO'ya katılışının ilk aşaması olarak üyelik eylem planına katılma isteğinde bulundu. Ukrayna’nın ittifaka katılma isteğine G.W Bush başkanlığında ABD olumlu bakarken, Fransa ve Almanya, Rusya'nın hoşnut olmamasının da etkisi ile bu plana karşı çıktı. Nisan 2008’de NATO, Ukrayna'nın ittifaka bir müddet sonra dahil edileceğini kabul ederken üyelik sürecinin nasıl ilerleyeceği ile ilgili bir plan ve süreç sunmadı.
1 Ocak 2009; Rusya'nın doğalgaz şirketi Gazprom, aniden Ukrayna'ya gaz iletmeyi durdurdu. Avrupa genelinde bir gaz krizini tetikleyebilecek olay, ilerleyen günlerin tartışmalar ile geçmesine sebep oldu. Çözüm sağlanması konusunda uluslararası baskı, Timoşenko ve Putin arasında yeni bir gaz anlaşması yapılması ile sonuçlandı.
2011; Şubat ayında Ukrayna Devlet Başkanı Yanukoviç, Ukrayna'nın hem Rusya hem de batı ülkeleri ile işbirliğinde olan nötr bir bölge olmasını vurgulayan politikası ile yeni başkan seçildi. Yanukoviç’in başkan olmasının ardından Timoşenko aleyhine, hükümet kaynaklarını kötüye kullandığına dair soruşturmalar başladı. Timoşenko, 2009 gaz krizi sürecinde gücünü istismar ettiği gerekçesiyle suçlu bulundu ve 7 yıl hapis cezası aldı.

Kyiv, Şubat 2014

Aralık 2013 - Şubat 2014; Yanukoviç, Rusya'nın baskıcı politikası sebebiyle Avrupa Birliği ile birkaç gün içinde gerçekleşecek olan bir serbest ticaret anlaşmasının imzalanacağını açıklamasının ardından, Ukrayna'da 'Maidan Devrimi' olarak anılan ve 'Turuncu Devrim’den beri ülkede görülen en büyük protestolar başladı. Kyiv'in Maidan Meydan'ında toplanan göstericiler, Belediye Binası ve Adalet Bakanlığı dahil olmak üzere önemli hükümet binalarını kuşattılar. Şubat'ın son haftalarında protestolar sırasında yaşanan şiddet, 100'ün üzerinde ölüm ile Ukrayna'ya Sovyetler'den ayrıldığından beri gördüğü en kanlı haftayı yaşattı. 
22 Şubat 2014; Maidan protestoları sırasında 22 Şubat için bir görev değişimi oylaması planlanmıştı. Oylama öncesinde ülkeden kaçan Yanukoviç, Rusya'ya ulaştı. Ukrayna parlamentosu, kapalı oy ile geçici hükümeti seçti. AB ile anlaşma ve Timoşenko'yu serbest bırakmayı onaylayan bir oylama daha gerçekleştirilirken, Yanukoviç'i protestolar sırasında gerçekleşen ölümlerden sorumlu tutarak hakkında bir yakalama emri çıkarıldı. 
Mart 2014; Rusya'nın, Ukrayna'da yaşanan hükümet değişiminin bir darbe olduğunu kabul ettiğini açıklamasının ardından, Kırım Yarımadası etrafında silahlı kuvvetler görülmeye başladı. Putin, başlangıçta askerlerin Rus askeri olduğunu inkar etse de bir süre sonra durum kabul edildi. Bu sırada Ukrayna'ya bağlı Özerk Kırım Cumhuriyeti Parlamentosu bir referandum düzenleyerek %97'lik bir oran ile Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya katılmasına karar verdi.
18 Mart 2014; Putin'in, Rus Parlamentosu'na yaptığı bir duyuru ile Kırım'ın Rusya'ya dahil oluşunun kesinleşmesi, II. Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa sınırlarının ilk kez silahlı güçlerin dahil olduğu bir şekilde değişmesine sebep oldu. Cevaben ABD ve Avrupa, Rusya'ya yaptırımlar uygulamaya başladı. 
Nisan 2014; 40.000'den fazla Rus askerinin Ukrayna'nın doğusunda toplanması ile Donbas bölgesinde karışıklıklar yaşanmaya başladı, Donbas'ta bugün de devam eden karışıklıklar güncel krizin önemli bir sebebi oldu.
Mayıs 2014; Batı yanlısı politikaları ile tanınan eski bir bakan ve Ukrayna Ulusal Bankası Konsey Başkanı olan Petro Poroşenko, Ukrayna'nın devlet başkanı seçildi. 
9 Eylül 2014; Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya'dan temsilciler, Donbas'taki karışıklıkların dinmesi amacıyla ilk Minsk Anlaşması'nı imzaladılar. Ukrayna ve Rusya arasında kırılgan bir ateşkes olan Minsk Anlaşması kısa sürede bozuldu ve çatışmalar yeni yılda da devam etti.
Şubat 2015; Minsk grubu, Belarus'ta savaşa son vermek için daha başarılı bir yöntem bulmak üzere tekrar toplandı ve 2. Minsk Anlaşması imzalandı. Anlaşma başarıya ulaşamadı ve 2014'ten bu yana 14.000'den fazla insan hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı ve milyonlarca insan göç etti. Kırım'ın Rusya'ya katılması ve Ukrayna doğusunda çatışmalar, Ukrayna kamuoyunu Batı'ya doğru iterek NATO ve AB'ye olan ilgiyi güçlendirdi.
2016-2017; Donbas'ta çatışmalar devam ederken, Kiev'in elektrik şebekesine yapılan ve büyük bir elektrik kesintisine neden olan saldırı da dahil olmak üzere bir dizi siber saldırı düzenledi. 2017’de büyük çaplı bir saldırı, ulusal banka ve elektrik şebekesi de dahil olmak üzere önemli altyapıları etkiledi. Rusya'dan gelen siber saldırılar günümüze kadar devam etti. Şubat krizine dek en son büyük saldırı Ocak 2022'de hükümetin web sitelerini hedef almıştı.
Nisan 2019; Poroşenko'nun ülkeyi Rusya ile sürekli bir çatışma halinde tutan ve ekonomik durgunluğa sürükleyen politikalarının büyük tepki çekmesini takiben, Ukrayna'da tanınan komedyen ve aktör Victor Zelenskiy yeni devlet başkanı seçildi. Seçim kampanyalarında Zelenskiy, Rusya ile olan çatışmanın biteceği ve Donbas'taki savaşın son bulacağını vâdetmişti. Zelenskiy'nin hedefe ulaşmak için ilk çabaları, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşımı ile sekteye uğradı. Ukrayna'ya ABD askeri yardımını kesen Trump, çözüm bulunması için Ukrayna'nın Putin ile çalışması gerektiğini savunuyordu.
Nisan 2021; Rusya, "askeri tatbikat" amacıyla Ukrayna sınırlarına yaklaşık 100.000 asker gönderdi. İşgal olasılığının düşük olduğu düşünülse de Zelenskiy NATO'ya dahil olmak için bir zaman çizelgesi belirlenmesi adına liderlere çağrı yaptı. Ay sonuna doğru Rusya, askerlerini geri çekeceğini belirtse de binlerce asker sınırlara yakın yerleşime devam etti.
Ağustos 2021; Zelenskiy, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirdi. ABD, Rusya tehdidine karşı Ukrayna egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlı olduğunu fakat Ukrayna'nın NATO'ya katılmak için gereken şartların sağlanmadığını belirtti. Kasım 2021’e gelindiğinde Rusya'nın Ukrayna sınırındaki askeri birliklerini yenilemesinin NATO'yu endişelendirdiği söylenebilir. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in o dönemde yaptığı açıklamaları şöyleydi: "Sayın Putin'in neyin peşinde olduğundan tam olarak emin değiliz, ancak bu hareketler kesinlikle dikkatimizi çekiyor." 
17 Aralık 2021; Biden'ın, Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ciddi sonuçları olacağını bildirmesinin ardından Putin, tartışmalı bir dizi güvenlik talebi yayınladı. Talepler, Ukrayna'nın NATO'ya üye olmasının kalıcı olarak engellemesini, Balkanlar ve Romanya da dahil olmak üzere 1997'den sonra ittifaka katılan ülkelerde konuşlanmış NATO kuvvetlerinin geri çekilmesini içeriyordu. 
26 Ocak 2022; ABD ve NATO'dan temsilciler, Putin'in taleplerine 26 Ocak'ta yazılı yanıtlarını verdiler. Yanıtlarda yetkililer, Ukrayna'nın NATO'ya katılmasına engel olamayacaklarını ancak silah kontrolü gibi daha küçük meseleler üzerinde müzakere etmeye istekli olduklarını belirtiyordu. Ocak ayı boyunca ABD, Rusya ve Avrupa'dan lider ve diplomatlar olası bir krizi önlemek için defalarca bir araya geldi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov ABD'li yetkililere Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme planı olmadığını belirtirken, 23 Ocak 2022, ABD'nin Ukrayna elçiliğinde bulunan personelin ülkeden ayrılmasını istediği gün oldu. NATO ve ABD, savaş ihtimaline karşı askeri birliklerini hazırlamaya başladılar.
21 Şubat 2022;  Şubat ayı boyunca diplomatik çabalar Avrupa'da hız kazanırken savaş ihtimali daha yüksek tondan konuşulur hale geldi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Moskova ile Kiev arasında seyahat etti;  Biden, Almanya'dan Romanya'ya 1.000 ABD askerinin hareketini ve Polonya ve Almanya'ya 2.000 ek ABD askerinin konuşlandırılmasını onadı. Belarus, Ukrayna'nın kuzey sınırılarında konuşlanmış yaklaşık 30.000 rus askeri ile 10 Şubat'ta ortak askeri tatbikata başladı. ABD ve Birleşik Krallık, vatandaşlarını 11 Şubat'ta Ukrayna'dan ayrılmaya çağırdı. Savaş söylentileri arasında Putin bir süredir merakla beklenen ulusa sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi ve Ukrayna’nın ayrılıkçı Donetsk ve Luhanks bölgelerini tanıdığını açıkladı.
24 Şubat 2022; Putin’in açıklamasını ülkelerin Rusya’ya yaptırım kararları ve uyarıları takip ederken, 24 Şubat’ta Rus birlikleri Ukrayna'nın doğusunda bulunan Donbas’ta askeri operasyona başladı. Sabah saatlerinde bir ulusa sesleniş konuşması daha gerçekleştiren Putin, ayrılıkçı yönetimlerin Rusya’dan askeri yardım talep ettiklerini, operasyona bu yüzden başlandığını belirtti. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ise Rusya’nın askeri altyapı ve sınır muhafızlarına saldırı başlattığını doğruladı, 24 Şubat 2022, TSİ 13:00 itibarıyla çatışmalar devam ediyor.