Katkıda Bulunanlar:
Koray Kaplıca
13 Haziran 2025’te İsrail, İran’daki nükleer tesisleri hedef alan bir hava saldırısı düzenledi. İran, bu saldırıya karşılık olarak yüzlerce füze ve insansız hava aracıyla İsrail’i vurdu. ABD’nin de 22 Haziran’da İran’daki nükleer altyapıyı hedef almasıyla bölgedeki gerilimi daha da yükseltirken bu süreçte dikkatler, dünya petrolünün büyük kısmının geçtiği stratejik bir nokta olan Hürmüz Boğazı’na çevrildi. İran Meclisi’nin boğazı kapatmaya yönelik aldığı karar Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadı. Fakat Boğazın kapanması halinde petrol akışında büyük aksamaların yaşanma ihtimali bile petrol fiyatlarının piyasadaki fiyatını kısıtlı da olsa etkiledi.  
Petrol, bir enerji kaynağı olmakla birlikte küresel ekonominin nabzını tutan, siyasi krizlerin gölgesinde dalgalanan stratejik bir emtia. Özellikle üretimde ve taşımacılıkta kilit rol oynayan petrol fiyatları; stratejik önemi nedeniyle arz-talep dengesi dışında jeopolitik riskler, bölgesel çatışmalar ve lojistik güvenliğine bağlı olarak fiyat dalgalanmalarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu dalgalanmalar sadece yatırımcıları değil, dünyanın dört bir yanındaki tüketicileri, şirketleri ve hükümetleri de etkiliyor.
Fiyatlar Nasıl Belirleniyor?
Dünya ham petrol fiyatları belirlenirken iki ana ölçüt fiyatı baz alınıyor: Brent ve WTI (West Texas Intermediate). Brent petrol Kuzey Denizi’nden çıkarılan ve Avrupa, Afrika ile Asya pazarlarında referans kabul edilirken; WTI ABD’de çıkarılan, rafine edilmesi kolay ve daha hafif bir başka ham petrol çeşidi. Brent genellikle küresel piyasalar için, WTI ise daha çok ABD iç pazarı için fiyat belirleyici rol oynuyor.
Show more

Petrol fiyatlarının seyri, hem küresel hem de bölgesel düzeyde etkili olan çok sayıda faktörün bir araya gelmesiyle belirleniyor. Bu faktörlerin başında, dünya genelindeki ekonomik büyüme ile doğrudan ilişkili olan arz ve talep dengesi gelir. Küresel ekonomi büyüdükçe enerjiye duyulan ihtiyaç artar ve bu artış, petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir baskı oluşturur. Jeopolitik gelişmeler de bu denklemde önemli bir rol oynar. Özellikle Orta Doğu’da yaşanan çatışmalar, siyasi krizler ya da Hürmüz Boğazı gibi stratejik geçiş noktalarının tehdit altında olması, petrol arzına dair endişeleri artırarak fiyatlarda dalgalanmalara yol açar. 
Bu tür gelişmelere ek olarak, OPEC ve benzeri büyük üretici ülkelerin üretim kotalarına dair aldığı kararlar da piyasaya sunulan petrol miktarını etkileyerek fiyatların yönünü tayin eder. Döviz kurları, özellikle Amerikan dolarının değeri ve küresel enflasyon oranları gibi makroekonomik göstergeler de enerji piyasalarında fiyatların belirlenmesinde kritik bir rol üstlenir. Piyasalarda oluşan beklentiler, yatırımcıların risk algısı ve kısa vadeli spekülasyonlar da petrol fiyatlarının anlık dalgalanmalarında etkili olabilir.
Kriz, Savaş ve Pandemi
2008 yılında, küresel finansal krizin hemen öncesinde Brent petrol fiyatı 147 dolarla zirve yaptı. Ancak krizin etkisiyle dünya genelinde talep düşünce fiyatlar sert bir şekilde 40 doların altına geriledi. Bunu izleyen birkaç yılda Ortadoğu’daki siyasi çalkantılar, özellikle Arap Baharı, Libya’daki iç savaş ve İran’a yönelik yaptırımlar fiyatların yeniden 100 dolar bandında sabitlenmesine neden oldu. Bu dönem, jeopolitik gelişmelerin petrol fiyatları üzerindeki etkisini en net gösteren örneklerden biri olarak öne çıkıyor.
2014 sonrasında ise tablo değişti. ABD’nin kaya petrolü üretiminde yaşanan büyük sıçrama ve OPEC’in bu artışı dengelemek için arzı kısmaktan kaçınması, piyasada ciddi bir arz fazlası yaratmasıyla fiyatlar 30-40 dolar aralığına kadar geriledi. Enerji piyasaları bu dönemde geleneksel üreticiler ile yeni teknolojilerin sunduğu alternatifler arasındaki dengenin yeniden kurulduğu bir geçiş sürecine girdi.
2020 yılı ise tüm kuralları alt üst etti. COVID-19 pandemisiyle birlikte küresel talep neredeyse yok oldu. Nisan ayında vadeli petrol kontratları tarihte ilk kez negatif fiyatlandı; yatırımcılar varil başına –37 dolar ödemeye razı oldu. Bu sert düşüşün nedeni ise üreticilerin fiziksel petrolü depolayacak yer kalmamasıydı. Bu tarihi an, petrol piyasasının fiziksel ve finansal dinamiklerinin ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi.
2022 Şubat ayında başlayan Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle enerji piyasaları yeni bir şok yaşadı. Brent petrol fiyatı kısa sürede 139 dolara kadar yükseldi. 2023’ten itibaren ise İsrail-Hamas savaşı, Kızıldeniz’de gemi saldırıları ve son olarak İsrail-İran gerilimi gibi gelişmeler, Orta Doğu’daki enerji geçiş yollarını tehdit etti. Özellikle dünya petrolünün %20’sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının gündeme gelmesiyle birlikte fiyatlar birkaç gün içinde 69 dolardan 79 dolara fırladı. İran Meclisi’nin boğazı kapatma kararı, uygulamaya geçmemiş olsa da piyasalarda panik havası estirdi.
Tüm bu gelişmeler, petrolün hala ne kadar hayati ve aynı zamanda ne kadar kırılgan bir kaynak olduğunu gösteriyor. Fiyatlar sadece arz-talep dengesine değil, siyasi gerginliklere, güvenlik tehditlerine, ekonomik beklentilere ve hatta spekülatif haberlere bile aşırı duyarlı. Bu kırılganlık, enerji dönüşümünün neden sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir zorunluluk haline geldiğini bir kez daha hatırlatıyor.