Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) geçtiğimiz günlerde “OECD Economic Surveys: Turkey 2021” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda Türkiye’nin makroekonomik göstergelerde yıllar içerisindeki performansı ve OECD’nin gelecekteki tahminleri yer aldı. Raporun sonuç kısmında kurumsal modernizasyon ve hukukun üstünlüğü vurgusu ön plandaydı.
OECD açıkladığı raporda COVID-19’un Türkiye’deki kamu sağlığını, toplum hayatını ve ekonomiyi diğer bölge ülkelere göre biraz daha geç ancak aynı sertlikte etkilediğini belirtti. Ayrıca kurum makroekonomik istikrarı sağlamaya yönelik yeni adımların, sıkıntıdaki hanehalkları ve firmalar için özel desteklerin ve yapısal reformlarda yapılacak bir atılımın salgının kalan kısmında ve sonrasında Türkiye’ye oldukça fazla yarar sağlayacağı görüşünde.
Dünyadaki aşılama gayretlerine rağmen OECD salgının 2. ve 3. dalgasının hem Avrupa’da hem de Türkiye’de oldukça ciddi etkilerinin olduğu ve olmaya devam edebileceğini vurguluyor. Raporda, yüksek kredi teşviklerinin iç talebe desteği ve ihracatçıların dış piyasalarda pazar payı kazanmaları sayesinde Türkiye’nin 2020 yılını OECD ülkeleri içerisinde az rastlanacak şekilde pozitif büyüme ile kapayabileceği belirtilmiş. Fakat salgının hizmet ve turizm sektörlerindeki olumsuz etkisinin oldukça fazla olduğu da dile getiriliyor. Ayrıca OECD, salgının 1. dalgasının ardından birikmiş olan hanehalkı ve şirket borçlarının yükü dolayısıyla ekonominin zayıf bir yol izleyeceğini öngörüyor ve kayıt dışı çalışmış ya da çalışmakta olanlar, çalışan/çalışmayan kadınlar, gençler ve yabancı uyruklular gibi sosyal grupların diğerlerinden daha fazla etkileneceğini öngörüyor.

OECD’nin yayınladığı bu inceleme makroekonomik döngü açısından özellikle üç noktanın üzerinde duruyor. Bunlardan birincisi salgın döneminde hanehalkına yapılan destek ve kamu kredi ve teşvikleriyle ilgili. Kurum Türkiye’nin salgın döneminde uyguladığı politikaların kısa vadede mali faturasını düşük tuttuğunu belirtse de politikaların fiyat istikrarı ve dış denge üzerinde baskı yaratan bir makroekonomik ivme verdiği görüşünde. Bunun yanında örgüt salgınla ilgili desteklerin gelecekte daha şeffaf ve daha doğrudan bir maliye politikası çerçevesinde olmasını ve TCMB’nin enflasyon ve finansal istikrar raporları kalitesinde bir kamu maliyesi raporunun yayınlanmasını tavsiye ediyor.
İncelemenin üzerinde durduğu bir diğer nokta da Merkez Bankası’nın bağımsızlığı. Kurumun bu konudaki önerilerinden bazıları da TCMB’nin bağımsızlığını yeniden ortaya çıkarması için yeni tedbirleri alınmasını ve bankanın dış rezerv pozisyonu için yerli ve yabancı yatırımcıların bilgi ihtiyaçlarına cevap verecek bir iletişim sisteminin kurulması.
Makroekonomik döngü açısından incelemenin üzerinde durduğu bir diğer nokta da finans ve bankacılık sektörü üzerine. Şirket borçlarının diğer OECD ülkelerine göre daha fazla olması, kamu mali kurumlarının finansal aracılıktaki paylarının artmış olması ve zorunlu kredilerin şeffaflığında yeni teknik sorunların ortaya çıkmış olması neticesinde inceleme, Türkiye’nin finans sektörü politikalarının kurumsal altyapılarını güçlendirilmesi gerektiğini öneriyor. Bu konu da iki tavsiye; politika yapıcıların bankaların varlık kalitesindeki bozulma risklerini nasıl değerlendirdiklerini kamuoyuna aktif ve düzenli bir şekilde paylaşmaları ve Türkiye Rekabet Kurumu’nun kamu ve özel bankalar arasındaki rekabet ile kamu ve özel bankalardan borçlanan şirketler arasındaki rekabet üzerine analiz ve değerlendirmelerinin finans sektörü politikalarınca aktif olarak kullanılması.
OECD’nin Türkiye İçin Önemli Gördüğü Tavsiyeleri
OECD önemli gördüğü tavsiyelerini “Key Recommendations” başlığı ile şu alt başlıklarda paylaştı; • COVID-19 salgınına karşı sosyal ve ekonomik destekler,
• Sürdürülebilir bir toparlanma için makroekonomik politikalar,
• Kurumsal modernizasyon ve yeşil büyüme,
• İş kalitesinin arttırılması ve iş dünyasının potansiyelinin açığa çıkarılması.
OECD’nin COVID-19 şokuna karşı sosyal ve ekonomik destekler başlığındaki tavsiyeleri:
Show more

OECD’nin sürdürülebilir bir toparlanma için makroekonomik politikalar başlığındaki tavsiyeleri:
Show more

OECD’nin kurumsal modernizasyon ve yeşil büyüme başlığındaki tavsiyeleri:
Show more

OECD’nin iş kalitesinin arttırılması ve iş dünyasının potansiyelinin açığa çıkarılması başlığındaki tavsiyeleri:
Show more

OECD’nin Makroekonomik Göstergelerde Geleceğe Dair Beklentileri
Kurum öneri ve tavsiyelerin değerlendirilip çeşitli reformların yapılması durumunda makroekonomik göstergelerde yükseliş olacağını fakat bunun kademeli gerçekleşeceğini öngörmekte. Yıllık ekonomik büyüme, enflasyon, dış ticaret, işsizlik, devlet harcamaları ve bütçe dengesi gibi makroekonomik göstergelere dair kurumun 2021 ve 2022 beklentileri aşağıdaki gibi:
Show more

OECD geçtiğimiz yılın 2. yarısında yayınladığı raporda tek dalga senaryosunda 2021 ekonomik büyümesinin %4,3 olacağını tahmin ederken 2. dalga senaryosunda da %2 olarak öngörüyordu. Son rapora göre salgının etkisini arttırmasına rağmen bu tahmin %2,6 oranına yükseldi. Tek dalga senaryosunda %14,2 olan OECD 2021 işsizlik oranı tahmini, 2. dalga senaryosunda %16,1’di. Son açıklanan raporda ise bu beklenti %13,7’ye düştü.
Bunlarla beraber OECD raporunda kamu borcu ve dış borçlanmaya dair farklı senaryolara göre farklı beklentiler de mevcut. İncelemeye göre yapısal reformlar uygulanırsa gelecekteki kamu borcunun stabil kalabileceği ve hatta düşüş de gösterebileceği düşünülürken, risk primlerinin azalması halinde bu durum gelecekte Türkiye için daha da pozitif seyredebilir. Fakat aracılık maliyetlerinin artması durumunda ise gelecekte kamu borcunun GSYH’ye oranının daha da yükseleceği öngörülüyor.

Türkiye’nin dış borçlarına göre gelecek beklentileri de 5 farklı senaryoya göre açıklanmış. Yaşanacak döviz kuru şoku, faiz oranı şoku, cari işlemler hesabı şoku ve risk pirimi şoklarına göre Türkiye’nin dış borcunun GSYH oranı da değişmekte. Gelecekte en yüksek dış borcun GSYH’ye oranı ise yaşanılacak döviz kuru şokuyla beraber gelmesi düşünülüyor.

Hukukun Üstünlüğü ve Yargı Bağımsızlığı Gelişmeli
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü Türkiye’de hukukun üstünlüğünün gelişmesi gerektiğini raporda belirtiyor. Bunun sebebinin de Türkiye’nin; hukukun üstünlüğü, hükümet yetkileri üzerindeki kısıtlamalar, açık hükümet (şikayet mekanizmasının işlerliği), temel haklar, yasal yaptırım ve hususi adalet gibi birçok konuda diğer OECD ülkelerinden geride olduğu ifade ediliyor.

Ayrıca OECD’nin raporunun yetkililer tarafından yapılan web yayınında şöyle önemli öneriler de grafiklerle beraber yer aldı:
Yolsuzlukla mücadele bir öncelik olmalı.

Türkiye, oldukça girişimci bir nüfusa sahip ve başarısızlık korkusunun bir iş kurmalarını engelleyeceğini belirten katılımcıların oranı oldukça düşük.