Depreme dair söylentiler, komplo teorilerini tetikliyor ve kuvvetlendiriyor. Bir örnek, 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından gerçekleşti. Depremden birkaç gün önce Boğaz’da görüntülenen ABD’ye ait büyük bir savaş gemisi, İstanbul Boğazı’na demirlediği ve doğal afetleri tetiklemek için burada olduğu yönünde söylentilerle paylaşılmaya başladı. Bunun yanında "sözde-bilim ‘uzmanı’" (!) bazı kişilerin depremi üç gün önceden tahmin ettiği düşüncesi de yaygınlaşarak oldukça kritik bir anda bir kez daha gerçek bilim insanlarının uyarılarının önüne geçilmesine sebep oldu.
Komplo teorilerinin nasıl çalıştığını kavramak; doğal afet, felaket gibi korku ve panik anlarında yayılan türlü asılsız bilgi arasında gerçekçi kanıtları yakalayabilmek için ilk adım. Bu sebeple bu yazıyı HAARP söylentilerinin doğru olduğunu düşündüğünüz, hakkında daha detaylı bilgi almak istediğiniz için okuyorsanız, komplo teorileriyle ilgili hazırladığımız bu içeriklere de göz atmanızı öneririz. 
Komplo teorilerinin panik anlarında bu kadar çok yaygınlaşabilmelerini sağlayan temel nitelikleri, teorilerin halihazırda korku ve paniği tetiklemeleri ve bu hislerden besleniyor oldukları gerçeğidir. Bu teoriler, yaşanmış olayları gerçek sebepleriyle izah etmek yerine devamlı olarak "güç sahibi bir grup gizli elit" tarafından "kötücül", "şeytani", "akıl sır ermez" tekniklerle perde arkasından gerçekleştirildiğini kanıtlamaya çalışırlar. Neredeyse tüm argümanları bu grubu ve itkiyi ortaya koyan alakalı alakasız "gizli mesajları" yakalamak üzerine kuruludur. Bunun aksini ve gerçek sebepleri gösteren tutarlı kanıtların tümünü, olağanüstü bir organizasyonel güçle yine "kötücül elit" bir grup tarafından uydurulduğu ve yaygınlaştırıldığı düşüncesiyle hatalı bir ön kabulle reddeder. 
Komplo teorilerinin özellikle acil yardım gerektiren durumlarda yaygınlaşması, gerçekten neler yaşandığının geç anlaşılmasına sebep olabilir. Bunun yanında kutuplaştırmayı artırır, nefreti körükler ve kamuoyu nezdinde gerçek sorumluların tespitini yavaşlatır ya da dikkat dağıtır. 
Kahramanmaraş’taki Petrol Kuyusunu ABD Değil, TPAO İşletiyor

https://archive.is/Z7RsP

Twitter'da yaygınlaşan bir iddiada Kahramanmaraş/Pazarcık’ta ABD’li bir şirkete ait petrol kuyusu bulunduğu ve depremin sebebinin bu kuyuyla ilgili olduğu iddia ediliyor.
Doğal bir afet olan depremi, aslında ‘yüksek ve gizli teknolojileri ile’ ABD’nin gerçekleştirdiği söyleniyor ve doğru olmayan, çarpıtılan ve aslında birbiriyle uyuşmayan bir yığın ‘kanıt’ bir araya getirilerek dezenformasyon yaratılıyor. 
Pazarcık’ta gerçekten devam eden petrol arama çalışmaları, dolayısıyla petrol kuyuları var, ancak çalışmaları ABD’li bir şirket değil Türkiye Petrolleri Arama Ortaklığı (TPAO) yürütüyor. İddiada Ocak 2022’de gerçekleştiği söylenen patlama; Pazarcık/Narlı’dan geçen Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nda yaşanmış. Yani kanıt olarak sunulan patlamanın petrol arama çalışmaları ile ilgisi yok, patlama var olan bir boru hattında gerçekleşmiş. İddialar ayrıca hatalı ilişkilendirmeyle 2019’da Kahramanmaraş’ta gerçekleşen bir deprem tatbikatını da kanıt olarak sunuyor. Tatbikatı AFAD, Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında, bu bölgede Dünya’nın sismik faaliyetleri dolayısıyla büyük bir deprem beklendiği için faaliyet planları kapsamında gerçekleştirdi. 

Petrol kuyularının depremleri tetikleyebileceği fikri sosyal medya kullanıcılarından daha önce bilim insanlarının da aklına geldiği için, bu söylentilerin nereden kaynaklandığını da açıkça görme imkanına sahibiz. Jeofizik alanında uzman Miles Wilson'ın yaptığı çalışmalarda açılan sondaj deliklerinin jeolojik kırılmaları ne kadar tetiklediği mercek altına alıyor. Çalışmalarda, insan faaliyetiyle ancak küçük depremlerin gerçekleşebileceği açıkça belirtiliyor. Kahramanmaraş'ta gerçekleşen şiddet ve büyüklükteki bir depremi tetikleyebilecek insan yapımı herhangi bir güç veya cihaz yok.
Son olarak, iddiada kullanılan fotoğraflar da anlatılan olaylara ya da deprem bölgesine ait değil. 2007’de çekilen bu fotoğraflar ABD/New Mexico’da GBU-57 Massive Ordnance Penetrator (MOP) isimli bir tür patlayıcının testinin hazırlık aşamasında ve test yapılırken çekilmiş. 
Depremin Sebebi Depremden Önce Boğaz'dan Geçen ABD Gemisi Değil

Twitter’da depremden günler önce HAARP söylentileri ile tartışılmaya başlayan geminin ABD Deniz Kuvvetleri 6. Filosu’nun yaptığı Twitter paylaşımlarına göre, USS Nitze. Paylaşımlardan USS Nitze’nin 3 Şubat’ta İstanbul’dan geçeceği ve sonraki durağının Gölcük olduğu anlaşılıyor. Geminin takvime uygun olarak Gölcük’e ulaştığı da biliniyor.

USS Nitze’ye dair halihazırda dolaşımda olan teoriler, Güney Doğu Anadolu’nun 9 saat içerisinde 7 üzerinde büyüklüğe sahip iki depremle sarsıldığı, 10 ilinin ve 13 milyon insanının depremin yıkıcı sonuçlarından etkilendiği bir bilgi atmosferinde de etkisini artırdı. 
Depremden kısa bir süre sonra konuya dair paylaşımlar hız kazandı:

https://archive.is/wip/5IpGL

Hesaplar tarafından ısrarla paylaşılsa da HAARP’a dair teoriler daha önce birçok makale ve bilgilendirme notunda ele alınmış, hatta Anadolu Ajansı Teyit Hattı Kahramanmaraş depremlerinin ardından, depremin ABD Gemisi kaynaklı olduğu söylentilerini çürüten bir makale kaleme almıştı.
 AA’nın ABD’de bulunan savaş gemisi ile ilgili edindiği yeni bilgiler şöyle: 
Komutan John Thompson'un AA Teyit Hattı'yla paylaştığı açıklamaları: “96 füze taşıyabilen geminin hava savunma, denizaltı savunma ve yüzey muhaberesi özellikleri olduğunu belirtti. Gemide 40'ı subay 340 kişi var. Gemi, İstanbul'a İtalya'dan geldi. En son 2016'da Yemen'de çatışmaya girdi. O tarihten bu yana barış kapsamında çeşitli ziyaret ve görevlerde yer aldı. Geminin radar sistemi hakkında bilgi veren Thompson, geminin Türkiye'de bulunma nedeni için de "Bugünkü buradaki liman ziyaretimiz, bugünkü burada bulunuşumuz NATO ittifakımızın güçlendirilmesi yönünde, yani bir barış ziyareti" dedi. 
Milli Savunma Bakanlığı da, aksi bir söylemde bulunmadı veya gemiye dair özel bir açıklama yapmadı.
HAARP ya da benzeri herhangi bir yöntemle  ‘sinyaller gönderilerek’ depremlerin tetiklenebileceği ya da eşit derecede ‘yüksek ve gizli teknolojilerle’ önceden tahmin edilebileceği iddialarının herhangi bir bilimsel karşılığı yok, bu teoriler için sunulan kanıtlar gerçek olmadığı gibi aksini ispat eden bilimsel araştırmalar fazla sayıda mevcut. HAARP’a dair iddiaları daha önce ayrıntılı olarak bu makalede incelemiştik.
Hollandalı ‘Uzman’ (!) Depremin Zamanını Doğru Bilmedi
10 il, iki ülke, Türkiye’de 13, Suriye’de 10 milyon insanın etkilendiği, şimdiye dek doğrulanabilmiş bilgilere göre 18.342 kişinin yaşamını yitirdiği deprem bölgesinde büyük bir deprem beklendiği bu faylar üzerine uzun süredir bilimsel araştırmalar yürüten jeologlar tarafından bir süredir duyuruluyor olmasına rağmen, depremden üç gün önce atılan bir tweet, bu depremin daha önceden bilindiğine ya da depremlerin aslında önceden tahmin edilebilen şeyler olduğuna dair inanışlar doğmasına sebep oldu.
Depremin ardından sosyal medya platformları üzerinden can yakıcı görseller paylaşılmaya başladı. Bu paylaşımların ve yardım çağrılarının yanında en fazla öne çıkan paylaşım “Frank Hoogerbeets” isimli bir Twitter hesabının üç gün önce Kahramanmaraş depremini tahmin ettiği söylentisi oldu. 

Frank Hoogerbeets Türkiye için çok yabancı bir isim değil. Daha önce de İstanbul depremiyle ilgili paylaşımlarıyla gündeme gelmiş, A Haber, Yeni Akit gibi platformlarda yer almıştı. 
Hesap 3 Şubat 2023 03:03’te Türkiye ile ilgili bir paylaşım yapmış: “Er ya da geç bu bölgede büyüklüğü 7.5 civarında bir deprem olacak.” Bölge olarak da Türkiye’nin güneyi, Ürdün, Suriye ve Lübnan’ı belirtilmiş. 
Hoogerbeets’in gönderisinde depremle ilgili kesin bir tarih yer almıyor. Bölge olarak belirttiği yerlerde deprem ihtimali olduğunu başta Prof. Dr. Naci Görür olmak üzere pek çok yerbilimci belirtiyordu. Hoogerbeets’in daha önce zaman vererek belirttiği pek çok depremin gerçekleşmediğini de eklemek gerekiyor. Kendini deprem tahmincisi olarak tanıtan bu kişinin birçok tahminine sosyal medya kanallarından ulaşılabiliyor. Bu kadar fazla sayıda tahmin üretmesinin ardından birkaç tahminin çıkması da ona sosyal medyada bir ün getirmişti.  
Hoogerbeets’in jeoloji veya jeofizikle ilgisi, “gezegen hizalanmalarının fay hatlarını tetiklediği varsayımı” üzerinden ilerliyor. Temelde bilim dışı bir alan olan astrolojide kullanılan yöntemleri kullanıyor ve bir astrolog gibi gezegen hareketlerini takip ediyor. Bu yüzden, ne zaman deprem olacağına dair tahminlerini de bir yer bilimcinin yapacağı gibi değil, bir astroloğun yapacağı gibi tahmin ediyor. Gezegen hareketleriyle depremler arasında bir ilişkinin olmadığı uzun zamandır yerbilimciler tarafından dile getiriliyordu.  

Avrupa Deprem Tehlikesi Haritası -EFEHR

Türkiye bir deprem bölgesi. Ülke sınırları içinde aktif ve büyük depremler üreteceği bilinen aktif üç büyük fay hattı bulunuyor: Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı, Batı Anadolu Fay hattı. Anadolu, Dünya gezegeninin kıtasal olarak en hızlı hareket ettiği bölgelerden biri, bu yüzden çok fazla depremin gözlemlendiği bir coğrafya.
Günümüzde kıtasal hareketlerin yönleri ve hızları çok iyi ölçülebiliyor ve gelişmesi incelenebiliyor. Türkiye’de hangi depremlerin beklendiği, uzman jeologlar tarafından biliniyor, tahmin ediliyor, üzerine bilimsel araştırmalar yapılıyor ve elde edilen bulgulara dair kamuoyu ve yetkililer devamlı bilgilendiriliyor. Depremlerin ne zaman olacağını öngörmek mümkün olmasa da, gerekli önlemler alındığında 9 üzerinde büyüklüğe sahip olan depremler dahi can kaybı veya yıkım oluşturmayabiliyor. Yerkürenin hareketleri dışında, deprem oluşturabilecek, yoktan yere tetikleyebilecek insan yapımı bir kuvvet yok. 

Türkiye Deprem Tehlike Haritası - AFAD