
Futbolda Artan Eşitsizlik: Para - Başarı Döngüsü
Spor
İlk yayın :
27 Haziran 2025
Modern futbolda başarı artık sadece sahada değil mali tabloların, sponsorluk anlaşmalarının ve yatırım fonlarının gölgesinde şekilleniyor. Para, bir ölçüde olsa da başarıyı getiriyor, bu başarı ise daha fazla para çekiyor. Bu döngü, kulüpler arasındaki uçurumu her sezon biraz daha derinleştiriyor. Hem ulusal liglerde hem Avrupa sahnesinde aynı takımların sivrildiği, diğerlerinin ise sistemin dışına itildiği bir düzen oluşuyor. Bu yapısal eşitsizlikte kurban olanlar ise futbolun amatör ruhu, sürprizlere açık doğası ve rekabet oluyor.
Türkiye Süper Ligi: Artan Eşitsizlik, Azalan Rekabet
Süper Lig’in 2024-2025 sezonu sona erdi. Galatasaray, Fenerbahçe ile girdiği zorlu yarıştan galip çıktı ve üst üste üçüncü kez şampiyonluk sevinci yaşadı. Sezonun kaybedenleri ise belli: Borç yükü altında ezilen Adana Demirspor ile birlikte Hatayspor, Sivasspor ve Bodrum FK küme düştü. Adana Demirspor sezon boyunca transfer yasakları ve puan silme cezalarıyla boğuşmuştu.
Türkiye’de son yıllarda benzer bir döngü giderek yaygınlaşıyor. Alt liglerden Süper Lig’e yükselen birçok kulüp, ligde kalabilmek için büyük harcamalara girişiyor. Ancak bu yatırım hamleleri çoğu zaman kısa vadeli kalıyor. Gelirler artmadan yapılan bu harcamalar, kulüpleri hızla borç batağına sürüklüyor. Bucaspor, Karabükspor ve Kayseri Erciyesspor bu çöküşün erken örnekleri. Pendikspor, Ankaragücü, Yeni Malatyaspor gibi kulüpler ise geçtiğimiz sezon aynı kaderi paylaştı. Bu sezon düşen Hatayspor da benzer bir yolda ilerledi. Süper Lig’e çıkmak, artık birçok kulüp için bir yükseliş değil, iflasa giden sürecin başlangıcı haline geliyor. Bu nedenle, FIFA’nın transfer yasaklarında Türkiye takımlarının başı çekmesi tesadüf değil.
Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin
Türkiye’de her geçen gün derinleşen ekonomik kriz, futbol kulüplerini de sert biçimde etkiliyor. Gelirleri Türk Lirası cinsinden olan Süper Lig takımları, artan maliyetler ve döviz karşısında hızla değer kaybeden ödüllerle ayakta kalmaya çalışıyor.
Süper Lig’de mücadele eden her kulüp, lige katıldığı için sezon başında eşit olarak 71,7 milyon lira alıyor. Buna ek olarak, daha önce elde edilen her şampiyonluk için 5,95 milyon liralık geçmiş başarı payı ödeniyor. Yayın gelirleri ise performansa göre değişiyor. Her galibiyet 4,95 milyon lira kazandırıyor. Maç berabere biterse bu ödül iki kulüp arasında paylaşılıyor. Ayrıca sezon sonunda ilk altı sırada yer alan takımlara ekstra prim veriliyor.
Tüm bu gelir kalemleri toplandığında, zirvede beklenen üç büyük takım yer alıyor. Galatasaray, bu sezon 446,4 milyon lira ile en çok kazanan kulüp oldu. Onu 385,2 milyon lira ile Fenerbahçe takip etti. Beşiktaş ise sezonu 306 milyon liralık gelirle tamamladı.
Beşiktaş’ın hemen arkasında yer alan Samsunspor, sezonun en büyük sürprizlerinden birine imza attı. Transfer yasağı nedeniyle kadrosunu sezon boyunca yenileyemeyen Karadeniz temsilcisi, tüm zorluklara rağmen ligi 3. sırada tamamladı. Avrupa kupalarına katılma hakkı kazanan kulüp, Süper Lig’den de 225 milyon liralık gelir elde etti.
2024-25 sezonu başında kulüplerin kadro değerlerine bakıldığında, Galatasaray net bir şekilde diğerlerinin önüne çıkıyor. 288,4 milyon euroluk değeriyle zirvede yer alan sarı kırmızılılar, 135,8 milyon euroluk kadro değeriyle 3. sıradaki Beşiktaş’ın neredeyse iki katı büyüklüğünde bir takıma sahipti. Bu fark, sahadaki sonuçlara da doğrudan yansıdı. Ligi 4. sırada tamamlayan Beşiktaş ile şampiyon Galatasaray arasında tam 32 puanlık bir fark oluştu.
Benzer bir tablo Fenerbahçe ve Trabzonspor arasında da göze çarpıyor. Fenerbahçe, sezon başında 231,3 milyon euroluk kadro değeriyle yola çıktı. Trabzonspor ise 109,4 milyon euro ile bu değerin yarısından biraz fazlasına sahipti. Aradaki fark sahaya da yansıdı; iki takım sezonu 33 puanlık farkla tamamladı.
Kadro değeri ile lig sıralaması karşılaştırıldığında ise asıl başarı hikâyesi Samsunspor’a ait. Sezona 30,2 milyon euroluk mütevazı bir kadroyla başlayan Karadeniz ekibi, değer açısından ligin 10. sırasında yer almasına rağmen sezonu 3. sırada bitirdi. Onu, 4 basamaklık sıçramayla Konyaspor izledi. Kadro değeri açısından en alt sıralarda yer alan Gaziantep FK da sezonu beklenenden 3 sıra yukarıda tamamlayarak dikkat çekti.
Sahadaki başarılarının ötesinde, Galatasaray ve Fenerbahçe finansal anlamda da ligin çok önünde yer alıyor. UEFA’nın raporuna göre, Galatasaray ve Fenerbahçe, Avrupa’da en çok forma satan ilk 20 takım arasında. Bilet gelirlerinde ise Galatasaray, 1.3 milyon euro ile Avrupa’nın ilk 50 kulübü içinde 33. sırada yer alıyor. Ticari gelirler açısından Fenerbahçe daha da öne çıkıyor: 2022 yılında 64 milyon euro, 2023 yılında ise 58 milyon euro gelir elde etmiş durumda. Raporda, Fenerbahçe, Ajax, Celtic ve PSG gibi kulüplerin ticari faaliyetlerden, yayın gelirlerinin 5 ila 10 katı kadar kazanç sağladığı da belirtiliyor.
Avrupa’ya Açılan Uçurum
Son üç sezonda Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki rekabet sadece puan tablosunda değil, kadro değerlerinde de kendini gösterdi. Her iki kulüp de büyük yatırımlarla takımlarını güçlendirdi, ancak bu yarışa diğer takımlar dahil olamadı. Çünkü kur karşısında eriyen yayın gelirleri, Süper Lig’deki ödüllerin etkisini büyük ölçüde azalttı. Aradaki fark giderek açıldı. Öyle ki Beşiktaş ve Trabzonspor dışarıda bırakıldığında, kalan 15 takımın toplam kadro değeri bile bu iki kulübün seviyesine ulaşamıyor. Ancak ilginç bir çelişki var: Türkiye’de finansal anlamda zirvede olan bu iki takım, Avrupa sahnesine çıktığında oyunun mağduru hâline geliyor. Gelir uçurumunun çok daha derin olduğu uluslararası arenada, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yerel üstünlüğü yetersiz kalıyor; devlerle başa çıkmakta zorlanıyorlar.
Galatasaray ve Fenerbahçe, rekabette kalabilmek için sürekli yeni gelir kaynakları ararken, Avrupa’nın beş büyük liginde kulüpler çok daha sağlam bir finansal zeminde hareket ediyor. UEFA organizasyonlarında her yıl en az bir şampiyon çıkaran bu ülkelerde, başarının maddi karşılığı da çok daha yüksek. Örneğin, geçtiğimiz sezon Premier Lig’i son sırada tamamlayan Sheffield United, 109,7 milyon sterlin gelir elde etti. Bu rakam, güncel kurla birlikte 6 milyar lirayı aşıyor. Yani, İngiltere’de ligin dibinde yer alan bir kulüp bile, Galatasaray’ın bu sezon şampiyon olarak kazandığı paranın yaklaşık 15 katına sahip oluyor.
Benzer bir tablo Almanya Bundesliga’da da karşımıza çıkıyor. Yaklaşık 1,1 milyar euroyu bulan yayın gelirinin yüzde 30’u lige katılan tüm takımlara eşit olarak dağıtılıyor. Geriye kalan yüzde 70’lik büyük pay ise sezon sonundaki sıralamaya göre paylaştırılıyor. Bu sistem sayesinde, bu sezonun şampiyonu Bayern Münih 76,5 milyon euro gelir elde etti. Ligi son sırada tamamlayarak küme düşen Bochum’un kazancı ise 31,75 milyon euro oldu. Bu miktar, güncel kurla hesaplandığında yaklaşık 1,5 milyar TL’ye denk geliyor—yani Türkiye Süper Ligi’nin şampiyonluk ödülünün onlarca katı.
UEFA’nın raporu, futboldaki gelir uçurumunu çarpıcı verilerle gözler önüne seriyor. Rapora göre, yalnızca Premier Lig kulüplerinin 2022’de elde ettiği toplam gelir, Avrupa’daki 50 ülkenin tüm kulüplerinin gelirine denk. Aynı durum, La Liga ve Bundesliga kulüpleri için de geçerli. Oysa bu 50 ülkenin kulüplerinden 20’si, geçmişte UEFA organizasyonlarında şampiyonluk yaşamış takımlar. Yani başarı geçmişi olan pek çok kulüp, bugün maddi olarak hayatta kalma mücadelesi verirken; birkaç ülkenin dev kulüpleri, oyunun tüm kaynaklarını domine ediyor.
UEFA raporu, sadece toplam gelirleri değil, lig içindeki gelir dağılımını da mercek altına alıyor. Özellikle ortalama gelir ile medyan gelir arasındaki farklara dikkat çekiliyor. Bu fark ne kadar büyükse, o ligde kulüpler arası gelir eşitsizliği de o kadar derin demek. Bu açıdan bakıldığında Portekiz ve İskoçya ligleri, eşitsizliğin en yüksek olduğu ligler arasında öne çıkıyor.
Avrupa Kupaları: Gelirin Yeni Adresi
Yüksek enflasyon ile Türk lirasının hızla değer kaybettiği bir dönemde, Türk kulüpleri ile Avrupa’nın büyük ligleri arasındaki ekonomik uçurum daha da derinleşti. Bu da kulüplerin Avrupa kupalarına yalnızca prestij değil, aynı zamanda bir “gelir kapısı” olarak bakmasına neden oldu. Galatasaray, bu sezon Avrupa kupalarından 17,6 milyon euro kazandı. Fenerbahçe’nin geliri ise 14,8 milyon euro oldu. Her iki kulüp de Avrupa’da son 16 turunu geçememesine rağmen, bu gelirler Süper Lig şampiyonluğu ödülünü geride bıraktı.
Beşiktaş da UEFA Avrupa Ligi'bde lig aşamasında elenmesine rağmen 9,2 milyon euro elde etti; bu rakam, Süper Lig’de tüm sezon boyunca kazanabileceği gelirle neredeyse aynı. Konferans Ligi’nde mücadele eden Başakşehir 7,4 milyon euro, elemelerde veda eden Trabzonspor ise 1,1 milyon euro gelir sağladı. Buna karşılık, Süper Lig şampiyonuna verilen toplam para ödülü yalnızca 1,5 milyon euro civarında kalıyor.
Gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’nde yer alacak olan Galatasaray, yalnızca katılım payı olarak 18 milyon euro kazanacak. Her galibiyet için 2,1 milyon euro, her beraberlik için de 700 bin euro alacak. UEFA Avrupa Ligi’nde ise katılım parası 4,3 milyon euro. Galibiyet başına 450 bin euro, beraberlikte 150 bin euro ödeme yapılıyor. Konferans Ligi’nde bu rakamlar biraz daha düşük: 3,17 milyon euro katılım, 400 bin euro galibiyet, 130 bin euro beraberlik.
Az Bütçeyle Başarabilenler
Yüksek bütçeler, ancak akıllı harcandığında başarıya dönüşüyor. Yıllardır Katar destekli dev yatırımlarla Şampiyonlar Ligi’ni hedefleyen PSG, sonunda şampiyonluğa ulaştı ama bu başarı astronomik harcamalarla değil, genç ve dinamik bir kadroyla geldi.
Bu durumun bir başka çarpıcı örneği İskandinav kulüpleri. Geçtiğimiz sezon Avrupa kupalarında en büyük sürprizleri onlar yaptı. UEFA Konferans Liginde yarı final oynayan Djurgårdens’in kadro değeri yalnızca 18,1 milyon euroydu. Bu rakam, Süper Lig’in son sırasındaki Adana Demirspor’un kadro değerinden bile düşük. İsveç Ligi’nde yaklaşık 2,5 milyon euro gelir elde eden kulüp, Avrupa’daki başarısıyla 11 milyon euro kazandı.
Benzer bir tablo Norveç temsilcisi Bodø/Glimt için de geçerli. UEFA Avrupa Ligi’nde yarı final oynayan ve Tottenham’a elenen kulüp, yerel ligde sadece 2,5 milyon euro kazanırken Avrupa kupalarından tam 22 milyon euro elde etti.
Futbol, bir zamanlar yalnızca sahada oynanan bir oyundu; bugün ise ekonomiyle, politikayla ve küresel güç ilişkileriyle iç içe geçmiş bir endüstri. Para ile başarının iç içe geçtiği bu yeni düzende, rekabet yalnızca yetenek ve azimle değil, finansal kapasiteyle de şekilleniyor. Ulusal liglerde derinleşen uçurumlar, Avrupa kupalarında daha da belirginleşiyor. Bu yapısal eşitsizlikler, futbolun sürprizlere, adil rekabete ve toplumsal temsil gücüne dayalı doğasını tehdit ediyor. Artık mesele yalnızca bir oyunun sonucu değil; kimin sisteme ne kadar dahil olabildiği ve bu sistemin kimleri dışarıda bıraktığı. Oyunun ruhu ile piyasanın kuralları arasındaki bu gerilim, futbolun geleceğini belirleyecek en önemli sınavlardan biri olmaya aday.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Bandrol Ücretleri TRT Bütçesinin %85’ini Oluşturuyor
Rizespor’un Son 20 Yılda Fenerbahçe’yi Bir Kez Yendiği ve Maçı Kazanan Okan Buruk’u Kovduğu Doğru mu?
Deniz Undav’ın Fenerbahçe Hakkında Söylediği İddia Edilen Sözlerin Gerçek Olduğu Doğru mu?
FIFA Dünya Kupasında 3. Genişleme: 48 Takımlı Organizasyon
Arne Slot’un Okan Buruk’un Elini Sıkmadığı İddiası Doğru mu?
Yüksek Transferler, Düşen Verim: Türkiye’nin UEFA ve FIFA Sıralamalarındaki Yeri
Transferde Rekor, Başarıda Soru İşareti
Sosyo-Ekonomik Seviye (SES) ve 2024 Yerel Seçimleri
Trabzon’da Kaydedilen Görüntüler Güncel mi?
Fenerbahçe Feyenoord’u Eleyerek UEFA Sıralamasında 10 Sıra mı Yükseldi?