Türkiye’de ifade özgürlüğüyle ilgili en çok tartışılan ceza maddelerinden biri, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu. TCK’nın 299. maddesine göre, cumhurbaşkanına alenen hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Suç alenen işlenmişse ceza altıda biri oranında artırılıyor ve soruşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlı. 
Bu maddenin en çok tartışılan yönü ise, özellikle 2014 sonrasında bu suçtan açılan soruşturma ve davalardaki hızlı artış. Örneğin 2014 yılında TCK 299. maddesi kapsamında 682 kişi hakkında soruşturma yürütülmüş, bunlardan 110’u hakkında kamu davası açılmıştı. Ancak 2021 yılına gelindiğinde soruşturma sayısı 33.973’e, kamu davası sayısı ise 9.168’e yükseldi. Bu artış, maddenin siyasi eleştirileri bastırmak amacıyla kullanıldığı yönündeki eleştirileri de beraberinde getirdi.
Show more

2021, TCK 299. maddesine ilişkin ayrıntılı verilerin kamuoyuyla paylaşıldığı son yıl oldu. 2022’den itibaren Adalet Bakanlığı veri sunum yöntemini değiştirdi. Bu tarihten sonra TCK 299. madde, 300 ve 301. maddelerle birlikte “Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar” başlığı altında toplulaştırılarak açıklanmaya başlandı. 2024 yılı verilerine göre, bu üç madde kapsamında toplam 9.886 kamu davası açıldı. Aynı yıl içinde mahkemeler, bu maddelerle ilgili suçların 1.779’unda mahkûmiyet kararı verdi.
TCK 299: İfade Özgürlüğü ile Makam Koruması Arasındaki Gerilim
Muhalefet partileri, 299. maddenin kaldırılmasını ya da en azından diğer hakaret suçlarıyla eşitlenmesini talep ediyor. Uluslararası insan hakları örgütleri ve basın özgürlüğü kuruluşları da maddenin kaldırılması yönünde çağrılar yapıyor. Hükümet ise bu düzenlemenin “makamın saygınlığını koruma” amacı taşıdığını ve ifade özgürlüğüyle bağdaşmaz olmadığını savunuyor.
Ancak pratikte, cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarının büyük bir kısmı sosyal medya paylaşımlarından kaynaklanıyor. Bu da kullanıcıların siyasi eleştiri yaparken cezalandırılma kaygısıyla konuşmaktan kaçınmalarına yol açıyor.
Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) devlet başkanına hakaret kapsamında verdiği kararlarda; tutumu devlet başkanının herkes için geçerli olağan başvuru yollarını kullanması gerektiği, ayrıcalıklı bir koruma altında bulunmamasının doğru olduğu ve özel yasalarla bazı kişilere ayrıcalık yaratmanın sözleşmenin ruhuna ters düştüğü yönünde. Mahkemeye göre, ifade özgürlüğü karşısında devlet başkanının ayrıcalıklı statüsü kabul göremez. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesine aykırı olarak değerlendiriliyor. Bu minvalde Türkiye hakkında 2021’de verilen Vedat Şorli/Türkiye kararı, 299. maddenin varlığının bile ifade özgürlüğünü ihlal ettiği yönünde.
Avrupa’da Devlet Başkanına Hakaret Suçu Düzenlemeleri
1950’de kurulan, Türkiye’nin de kurucu üyelerinden olduğu Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin ilgili düzenlemelerinde; Macaristan’da 1994’te, Çek Cumhuriyeti’nde 1998’de devlet başkanına hakaret suçunun kaldırıldığı, Avusturya’da devlet başkanına hakareti düzenleyen maddenin olduğu ancak 1975’ten bu yana kullanılmadığı görülüyor. Hollanda’da kral ve ailesine yönelik hakaret suçu var olmasına karşın 1960’lardan bu yana kullanılmıyor. Bu durum Belçika, Portekiz, Romanya ve İspanya için de geçerli. 
Polonya ve İtalya’da bu konuda ceza hükmü bulunuyor ve nadiren uygulanıyor olsa da mahkemeler bunu para cezası ile (tazminatla) sınırlandırmış. Fransa’da ise 2013 yılında alınan AİHM kararları sonrası devlet başkanına hakaret, ifade suçları kapsamından çıkarılmış. Almanya’da ise ceza kanunu, devlet başkanına hakareti suç saymasına rağmen Federal Anayasa Mahkemesi çok ağır bir eleştiri olsa dahi bunun bir suç sayılamayacağına karar vermiş. Avrupa Konseyi gözlemci üyelerinden ABD’de ise başkana hakaret suçu yok ancak tehdit suçu düzenlenmiş.
Bu yazının ilk versiyonu Doğruluk Payı editörü Simge Akkaş tarafından kaleme alınmıştır.