Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Birleşik Krallık ziyareti ile Türkiye’nin batı ile ticaret hacmi ve ihracat-ithalat ilişkileri tekrar gündeme geldi. Erdoğan’ın Birleşik Krallık için Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ihraç pazarı olduğu yönündeki iddiasını geçtiğimiz günlerde Doğruluk Payı olarak incelemiştik.
Ülkelerin ekonomik ilişkilerini siyasal krizler ve ortaklıkların etkilediği bir gerçek. Biz de bu doğrultuda, 2002 yılından 2017 yılına kadar ihracat, ithalat ve toplam ticaret hacminde yaşanan değişimleri birtakım ülkeler ile gerçekleşen ilişkilerimizden yola çıkarak değerlendirdik. Bu değerlendirmemizde baz aldığımız ülkeler şunlar oldu: Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Rusya, ABD, Çin, Güney Kore, İran, İsrail ve Suudi Arabistan.
Hangi Ülkelerle Ne Kadar Ticaret Artışımız Olmuş?
Toplam ticaret hacmine göre, geride bıraktığımız 16 yılda en dramatik artışın yaşandığı ülke tam 15,1 kat artışla Çin oldu. 2002 yılında 1 milyar 637 bin dolara yakın olan ticaret değeri, 2017 yılında neredeyse 26,5 milyar dolara ulaştı. Türkiye’den Çin’e gerçekleşen ihracat değeri 9,9 kat artarken, ithalat değeri ise 16 kat arttı. Türkiye’den Çin’e ihraç edilen mallar arasında başı mermer ve traverten, ekosin, su mermeri ve kireçli taşlar çekerken; ithal edilen ürünlerin büyük kısmını teknolojik ürünler oluşturdu. İhracat bazında en yüksek artış da yine Çin’le gerçekleşti.

Çin ile gerçekleşen bu ticaret hacmi artışına en çok yaklaşan ülke ise 7,6 kat artışla İran oldu. İhracat değeri 15 yıl içerisinde 8,8 kat artarken ithalat değeri de 7,1 kat arttı. İhracat değerindeki artış, ithalata göre daha fazla olmasına rağmen incelenen üç yıl için de Türkiye’nin İran’a ihraç ettiğinden daha çok İran’dan ithal ettiği görülüyor. Türkiye İran’a en çok ağaçtan veya diğer odunsu maddelerden lif levhalar ihraç ederken, İran’dan en çok ithal ettiği ürünler kimyasal ürünler oldu.

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın Birleşik Krallık ile ilgili iddia incelemesinde de belirttiğimiz üzere, Türkiye’nin hem dünyada hem de Avrupa’da en büyük ticaret hacmine sahip olduğu ülke Almanya. 2002 yılında 13 milyar dolara yakın olan ticaret hacmi, 2017 yılına kadar 1,8 kat artarak 36,4 milyar dolar civarına ulaştı. Bu 36,4 milyar dolarlık hacmin yaklaşık 15,1 milyar dolarını ihracat değeri oluştururken, kalan 21,3 milyar dolarlık payı ise ithalat değeri oluşturdu. Türkiye’nin Almanya’ya ihraç ettiği ürünlerin başında otomobil, steyşın vagonlar ve yarış arabaları gelirken, ithal ürünlerinin başını da yine aynı fasıl oluşturdu.

İthalat bazında inceleme yapıldığında, Türkiye’nin ithalat değeri olarak ikili ilişkilerde en fazla artışı gördüğü ülke Suudi Arabistan oldu. 2002 yılında Türkiye, Suudi Arabistan’dan yaklaşık 121 milyon dolarlık ürün ithal ederken, bu rakam 2017 yılında 2 milyar dolara ulaştı, gerçekleşen artış ise 16,5 kat oldu. Suudi Arabistan’a ihraç edilen ürünlerin değerindeki artış ise 3,9 katta kaldı.

Türkiye’nin şu anda iyi ilişkiler güttüğü, fakat geçtiğimiz yıllarda birtakım krizler yaşadığı Rusya’yla ticari ilişkilerinde ise 2010 sonrasında ihracat ve ithalatta, doğal olarak da toplam ticaret hacminde düşüş olduğu gözleniyor. 2010 yılında 4,6 milyar dolar olan ihracat değeri 2017 yılında 2,7 milyar dolara düşerken; 21,6 milyar dolar olan ithalat değeri ise 19,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Rusya ile ticaret hacminde gerçekleşen düşüş 2015 yılında başlarken, aynı yılda gerçekleşen siyasi kriz sebebiyle 2016 yılında ticaret hacminde ciddi oranda düşüş gerçekleştiği görülüyor. Öyle ki ihracat değeri 2015 yılındaki yaklaşık 3,5 milyar dolardan 1,7 milyar dolara düşerken, ithalat değeri de 20 milyar dolardan 15 milyar dolar seviyesine gerilemiş. Bu sebeple ilişkilerin 2016 yılı itibariyle normalleşmeye başladığı göz önünde bulundurulduğunda, 2017 yılında Rusya ile olan ticaret hacminde artış gerçekleştiği gözleniyor.

Son günlerde, belki de son yıllarda Türkiye’nin büyük sorunlar yaşadığı ülkelerden biri ise İsrail. ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasının yarattığı tansiyon ile iki ülke arasındaki siyasi ilişkiler ciddi problem yaşıyor. İsrail ile olan ticari ilişki geçmişine bakıldığında ise, 2002 yılından 2017 yılına kadar toplam hacimde 2,5 kat, ihracatta 3 kat, ithalatta ise 1,8 kat artış yaşandığı görülüyor. 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara olayının iki ülke arasındaki ticari ilişkilere büyük ölçüde olumsuz bir etkisinin olmadığını, 2011 yılında hem ihracat hem de ithalatta gerçekleşen artış sebebiyle söylemek mümkün. Fakat 2012 yılında Türkiye-İsrail arasında ihracat ve ithalat seviyelerinin düşüş yaşadığı da gözleniyor. ABD’nin büyükelçiliğin taşınması kararını 2017 sonlarında aldığı hesaba katılarak, 2018 yılı ilk 3 ay verileri bir önceki yılın verileriyle karşılaştırıldığındaysa, ihracatta 0,3 kat, ithalatta 0,1 kat, toplam ticaret hacminde ise 0,2 katlık bir artış gerçekleştiği gözlenebiliyor. Henüz iki ülkeden de resmi bir yaptırım kararı gelmemesi, artışın yerini azalışa bırakıp bırakmayacağı konusunda kesin bir görüşe varılmasını engellese de, İsrail ile Türkiye arasında gerçekleşen siyasal krizlerin ekonomik ilişkilere büyük etkileri olmadığı sonucu geçmişteki krizlerden çıkarılabiliyor.

Diğer Ülkeler