İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 13 Ağustos 2025 tarihinde paylaşılan gönderide, Sayda kazılarında bulunan lahitlerin Alman İmparatoru II. Wilhelm’in isteği üzerine II. Abdülhamid’in dostluk nişanesi olarak hediye etmek istediği ancak Osman Hamdi Bey’in kendini İskender Lahdi’nin içine kapatarak verilmesini engellediği iddia edildi.

İddia KISMEN YANLIŞ
İskender Lahdi’nin Osman Hamdi Bey tarafından Sayda kazılarında bulunduğu, Müze-i Hümayun’a (İstanbul Arkeoloji Müzeleri) getirildiği ve Osman Hamdi Bey’in lahdin korunması için özel çaba harcadığı iddiası doğru.
Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı kitabı değil, aynı isimde ünlü tablosu bulunuyor. İddiada anlatılan lahit hadisesi “Kaplumbağa Terbiyecisi - Osman Hamdi Bey’in Romanı” adlı tarihi kurgu romandan alıntılanmış.
Akademik kaynaklarda söz konusu hadise söylenti olarak anlatılmış ve hadiseye dair resmi belge veya kanıt bulunamıyor. Kaynaklarda ve kurgu romanda bahsedilen söylentide de Osman Hamdi Bey’in lahdin içine girdiğinden bahsedilmiyor.
İskender Lahdi Hadisesi Bir Romandan Alıntılanmış
Geniş kitlelere ulaşma potansiyeli sunan sosyal medya, tarihi kişilikler hakkında dolaşıma sokulan çarpıcı iddiaların yayılmasını kolaylaştırıyor. Kullanıcıların dikkat çekme, etkileşim alma ya da yalnızca “tıklanabilir” içerik üretme motivasyonuyla paylaştığı bu anlatılar, çoğu zaman abartı unsurlarıyla “tarihi detaylar” uydurularak bir şehir efsanesine dönüşüyor.
13 Ağustos’ta Instagram platformunda dolaşıma giren bir paylaşım da bu efsanelerden biri. Paylaşımda 1887 yılında Sayda kazılarında bulunan İskender Lahdi’nin, dönemin padişahı II. Abdülhamid tarafından Alman İmparatoru II. Wilhelm’in isteği üzerine dostluk nişanesi olarak hediye etmek istemesi üzerine,  Müze-i Hümayun (günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri) müdürü Osman Hamdi Bey’in kendini lahdin içine kapatarak hediye edilmesini engellediği iddia edildi. Paylaşımda söz konusu hadise Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı kitabında anlattığı öne sürüldü. 
Öncelikle “Kaplumbağa Terbiyecisi” isimli kitap araştırıldığında, Osman Hamdi Bey’in kazı çalışmalarına ait rapor niteliğinde yazıları bulunsa da bu isimde bir kitabı olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye’de arkeolojinin kurucusu kabul edilen Osman Hamdi Bey’in kazı çalışmaları ve müzecilik faaliyetlerinin yanında resim ile ilgilendiği biliniyor. Kaplumbağa Terbiyecisi adlı tablosu ise en önemli eseri olarak kabul ediliyor. 
Araştırma sürdürüldüğünde, Emre Caner isimli bir yazarın “Kaplumbağa Terbiyecisi - Osman Hamdi Bey’in Romanı” adlı kitabına erişiliyor. Söz konusu kitap, tarihi roman niteliğinde. 

Açık kaynaklardan erişilebilen kitabın 235. ve 236. sayfalarında, iddiaya konu olan anlatı okunabilir.

Romanda birçok tarihi uyuşma görülse de, “O günlerde tahtına yeni çıkmış olan imparator” gibi detaylardan kurgu öğelerinin eklendiği de anlaşılıyor. II. Wilhelm’in Osmanlı İmparatorluğu ziyaretleri araştırıldığında, 1889, 1898 ve 1917 yılları olmak üzere üç farklı tarihte gezi düzenlediği bulunuyor. Akademik kaynaklarda II. Wilhelm’in Müze-i Hümayun ziyaretinin 1898 yılındaki gezisi sırasında gerçekleştiği aktarılmış. II. Wilhelm’in tahta ise 1888 yılında çıktığı biliniyor. Dolayısıyla Kaplumbağa Terbiyecisi - Osman Hamdi Bey’in Romanı kitabının tarihsel kesinliği yok. 
Akademik kaynak araştırmasına devam edildiğinde, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden İrfan Ertan tarafından yazılan “The Orient Journey Of Kaiser Wilhelm II” başlıklı teze ulaşılıyor. Tezin 87. sayfasında Instagram’da paylaşılan hadiseden söylenti veya dedikodu (rumor) olarak bahsedilmiş. 

Bunun yanında, söylenti olarak aktarılan hadisede Osman Hamdi Bey’in lahdin içine girdiğine dair bir metin yer almazken; Sultan’ın (II. Abdülhamid) lahdi hediye etmesi halinde Osman Hamdi Bey’in kendini öldüreceğini ve lahdin cesediyle birlikte çıkacağı söylemi yer alıyor. 
Sonuç olarak, akademik çalışmalarda söz konusu hadise bir söylenti olarak aktarılmış ve söylentilerde bile Osman Hamdi Bey’in lahdin içine girdiğine dair bir kanıt yok.
Sayda Kazıları ve İskender Lahdi
1887 yılında Osman Hamdi Bey’in başkanlığında Lübnan’ın Sayda (Sidon) kentinde yürütülen kazılar, Türk arkeoloji tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Antik nekropolde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda onlarca lahit ortaya çıkarıldı. Bunların arasında en dikkat çekeni ise ince işçiliği ve üzerindeki kabartmalarıyla ünlü İskender Lahdi. Adını, üzerindeki savaş sahnelerinde Büyük İskender’in tasvir edildiğine inanılmasından alan bu eser ise aslında bir Sidon kralına ait. Ancak antik Yunan sanatının zirvesini yansıtan kabartmaları ve görkemli boyutlarıyla kısa sürede Osmanlı topraklarına getirilen en önemli arkeolojik buluntulardan biri haline geldi.

Osman Hamdi Bey, bu eserlerin korunması için büyük çaba harcadı ve İstanbul’da modern anlamda ilk arkeoloji müzesinin temellerini attı. 1891’de açılan Müze-i Hümayun’un en görkemli parçası olarak sergilenen İskender Lahdi, bugün hala İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin simgesi konumunda. 

Sonuç olarak;

Osman Hamdi Bey'in, II. Abdülhamid’in II. Wilhelm’e hediye etmek istediği İskender lahdinin verilmemesi için kendini içine kapattığı iddiası kısmen yanlış.