OECD bünyesinde 1974 yılında kurulan ve Türkiye’nin kurucu üye statüsünde bulunduğu 29 üyeye sahip Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency-IEA), yakın zamanda Türkiye üzerine özel bir rapor yayınladı. Bir önceki basımı 2009 yılında yayınlanan rapor yedi yıl aradan sonra Türkiye’nin enerji politikaları, sektördeki gelişmeler, teknoloji altyapı ve araştırma çalışmaları hakkında güncel ve bütünlüklü bir inceleme sunuyor. Doğruluk Payı olarak raporu inceledik ve dikkatimizi çeken kısımlardan oluşan bir derleme hazırladık.
2004-2014 Arasında Elektrik Tüketimi İki Kat Arttı. Kişi Başına Düşen Enerji Üretimi ise IEA Ortalamasının Çok Altında
2015 yılı için Türkiye’nin toplam enerji üretimi (Total Primary Energy Supply) 129,7 milyon ton petrole eşdeğer (TPE) seviyedeydi. Bu dönemde kişi başına düşen enerji üretimi ise 1,7 TPE ediyor. IEA üyesi ülkelerde bu değer ortalama 4,5 TPE civarında gerçekleşiyor. 2004-2014 yılların arasında elektrik tüketimi neredeyse iki kat artış göstererek yıllık 207 TWh’ye yükseldi. Aynı dönemde doğalgaza olan talep daha da fazla artarak yıllık 22 milyar m3’ten 49 milyar m3’e yükseldi.

Uluslararası Enerji Ağları ile Bütünleşme Faaliyetleri
Türkiye enerji konusunda dışa bağımlılığını azaltmanın yollarını ararken, bir taraftan da uluslararası enerji ağlarıyla bütünleşme çalışmalarını sürdürüyor. 2018-19 döneminde devreye alınması planlanan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile hem Türkiye hem de AB’nin Azerbaycan doğalgazına erişimi sağlanacak. Türkiye’nin Avrupa ile enerji alanında kurduğu bir diğer önemli bağlantı ise 2015 yılında Avrupa Elektrik İletim Sistemi Operatörler Ağına (ENTSO-E) dahil olarak AB ile elektrik ticareti kapasitesini arttırması oldu. 34 ülkeden 41 iletim sistemi işletmecisini barındıran oluşum, dünyanın en büyük elektrik senkron hatlarından birisi olarak kabul ediliyor.
Enerji Piyasası Özelleştirmelerinde Son Durum
Türkiye’de elektrik piyasasındaki özelleştirme süreci de artarak devam ediyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) eliyle yürütülen piyasalaştırma çabaları neticesine 2015 yılında elektrik arzının %85’i özel kuruluşlarca yapıldı. Piyasadaki bu özelleştirme furyasına rağmen tam anlamıyla rekabetçi ve serbest bir elektrik piyasasından söz etmek ise mümkün değil. Tüketimi 4.000 kWh altında kalan hanelere dilediği elektrik tedarikçisini seçme olanağı henüz tanınmıyor.
Türkiye’de üretilen elektriğin %38,6’sı (2015) doğalgazdan elde ediliyor. Bu nedenle elektrik ve doğalgaz piyasaları birbirlerinden etkilenmeye son derece müsait iki sektör konumunda. Rapor, doğalgaz piyasasında özelleşme sürecinin ise çok ağır ilerlediğini belirtiyor. Doğalgaz piyasasının özelleştirilmesine odaklanan 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu uygulanıyor olmasına rağmen 2013’den bu yana ithal edilen doğalgazın sadece %20’si özel sektör tarafından ithal edilmiş. Türkiye’de tüketilen doğalgazın %79’i BOTAŞ tarafından ithal ediliyor. Doğalgaz piyasasının hareketlendirilmesi için 4646 sayılı kanunda yapılan değişiklikler ise 2014 yılından bu yana meclis onayından geçirilmeyi bekliyor.

Yenilenebilir Enerjinin Elektrik Üretimindeki Payı İçin 2023 Hedefine Ulaşıldı. Daha Fazla Yenilenebilir Enerji İçin Ağ Bağlantılarının İyileştirilmeye İhtiyacı Var
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kurulu güç kapasitesi 10 yıl öncesine göre neredeyse iki kat artış gösterdi. Yenilenebilir enerjinin yıllık elektrik üretimindeki payı hidroelektrik santrallerden elde edilen elektriğe ve tüketilen doğalgaz ve kömür miktarına göre değişiklikler göstermekle birlikte, 2015 yılında bu pay %32 seviyesindeydi. Türkiye böylelikle çeşitli strateji belgelerinde 2023 hedefleri arasında gösterilen elektriğin %30’unu yenilenebilir kaynaklardan elde etme hedefine planlanandan daha erken ulaşmış oldu.
Rapor, Türkiye’nin özellikle güneş ve rüzgar açısından yüksek bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip olduğunu, ancak şebeke entegrasyonu konusundaki bürokratik zorluklar ve elektrik ağ bağlantılarındaki eksikler nedeniyle özel sektörün yenilenebilir enerji yatırımları için gösterdiği hevesin karşılanamadığını belirtiyor.
Türkiye Enerji Yoğunluğu Azalmak Yerine Artıyor
Türkiye’nin enerji yönetimi konusundaki en büyük eksikliklerinden birisi ise enerji yoğunluğunun azalmak yerine artıyor olması. 2005-2015 yılları arasında IEA üyesi ülkelerin enerji yoğunluğu ortalama %16,3 oranında azalırken aynı dönemde Türkiye’nin enerji yoğunluğu %7,1 oranında artmış.

Buna rağmen Türkiye’nin enerji yoğunluğu şu an için IEA ortalamasından biraz daha iyi durumda. Türkiye’de 1.000 ABD doları değerinde GSYH üretmek için 0,09 TPE enerji tüketimine ihtiyaç duyulurken bu oran IEA ortalamasında 0,11 TPE’ye yükseliyor. Enerji yoğunluğunun düşürülmesi birim enerji başına elde edilen katma değerin artması ve dolayısıyla enerjinin verimli kullanılması yönünde önemli bir gösterge. Son on yılda Türkiye’nin enerji talebini en çok arttıran sektörler ise sanayi, inşaat ve ulaşım olmuş.
Kaynak