Türkiye, 2024 yılında Avrupa’da en uzun mesai yapan ülke oldu. Eurostat’ın yayımladığı çalışma verilerine göre, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri haftalık ortalama 36 saat çalışırken bu süre Türkiye’de 43,1 saat olarak açıklandı. Diğer taraftan, Türkiye’de çalışanlar en az 14, en çok 16 gün ile tüm AB ülkelerinden daha fazla resmi tatil gününe sahip. Bu durum, ilk bakışta bir telafi sistemi gibi görünse de sektörler arası farklı uygulamalar ve resmi tatillerin düzensiz dağılımı, bu günlerin çalışanlar için gerçek anlamda bir “izin” olmasını engelliyor. 
Resmi tatillerin çoğu çalışan için bir izin telafisi olması çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Dini ve kültürel önemi bir yana, dini bayramların diğer resmi tatillerden farklı olarak ardışık birkaç gün halinde değerlendirilebilmesi birçok çalışan için önemli bir fırsat olarak görülüyor. Bunun yanında son yıllarda değişen tatil alışkanlıkları ve dini bayramların bahar ile yaz aylarında kutlanması, özellikle büyük şehirlerde çalışanların dini bayramlarda turizm noktalarına yönelmesine neden oluyor. Uzun çalışma saatleri ve yıllık izin haklarının niteliği ise son yıllarda bayramlarda yaşanan “tatil göçü”nün artmasına etki eden nedenler arasında.
Yıllık İzin Hakkı ve Ortalama Çalışma Süresi
Türkiye’de yasal asgari yıllık ücretli izin süresi 4857 sayılı İş Kanunu ile düzenleniyor. Buna göre, bir iş yerinde 1 ila 5 yıl arası kıdeme sahip çalışanlar yıllık en az 14 iş günü hakkına sahip. Ancak 1 yıllık çalışma süresini doldurmayan çalışanların yasal olarak ücretli izin kullanma hakkı bulunmuyor. Bir diğer deyişle, ücretli izin hakkı kazanmak için en az 1 yıl çalışmak gerekiyor. Bu durumda ortalama çalışma süresi oldukça önemli bir etken. 
Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre 1990’larda “1 yıl dolmadan” işten ayrılanların oranı %25-30 arasındayken; bu oran 2019’da %52, son 20 yılda ise ortalama %41 olarak hesaplandı. Bu veriler çalışma alışkanlıkları ve çalışma hayatına bakış açısının yıllara göre nasıl değiştiğini ortaya koyuyor. 
Bu konuda bir diğer önemli veri ise bir şirkette ortalama çalışma süresinin 19 aya düşmesi. Çalışanlar daha uzun izin hakkı kullanabilecekleri 5 yıllık kıdeme ulaşmadan işyerlerinden ayrıldığında, yeni işyerinde yine en az 1 yıl çalışma süresini tamamlaması gerekiyor. Dolayısıyla yıllık izin hakkı bulunmayan birçok çalışan, “tatil haklarını” dini bayramlarda değerlendiriyor. Bu durum, izin hakkı kullanımlarının işveren odaklı ve çalışanın aleyhine olduğuna yönelik tartışmalara kapı aralıyor.
Dünyada Durum Nasıl?
Haftalık ortalama çalışma süresi verilerine göre Türkiye, Avrupa’da en çok çalışan ve en fazla resmi tatil günü olan ülke konumunda. Haftalık ortalama çalışma süresi 36 saat olan AB’de ise resmi tatil düzenlemesi üye ülkelerce düzenleniyor. Diğer yandan, çalışma ve istihdama yönelik düzenlemeler AB tarafından belirlenmiş. Buna göre, üye ülkelerde çalışanlara 1 yıl içinde en az 20 günlük yıllık ücretli izin hakkı tanınıyor. Danimarka, Lüksemburg ve İsveç gibi ülkelerde ise bu sayı 25’e kadar ulaşabiliyor. AB Komisyonu’nca düzenlenen yönergeye göre, izin hakkı çalışmaya başlanmasından itibaren birikimli olarak başlıyor, uygulamada ise genellikle 6. aydan itibaren ücretli izin kullanılıyor.
ABD’de ise ücretli iznin federal düzeyde düzenlenmediği bir ülke olarak dikkat çekiyor. Fakat ABD’de çalışma rejimi federal, eyalet yasaları ile sendikal hakları üzerinden şekillendiğinde eyalet ve hatta kent bazında farklı uygulamalar mevcut.  Birçok işveren, rekabetçi kalmak için gönüllü olarak ücretli izin politikaları uyguluyor. Genel pratikte şirketler çalışanlara işe başlamasından 90 ile 120 günlük bir süreden sonra ücretli izin hakkı tanıyor. 
Çalışma hayatı konusunda Türkiye ile benzer zorluk ve fırsatlara sahip Meksika’nın izin süreleri ise Federal İş Yasası (FLL) ile belirlenmiş. Buna göre, Meksika’da da yıllık izin hakkı kullanmak için tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 1 yıllık sürenin tamamlanmış olması gerekiyor. 1 yılın sonunda kazanılan izin hakkı ise 12 gün olarak belirlenmiş. Çalışmaya devam edilen her yıl için de 2 gün daha ekleniyor. Haftalık ortalama 42,2 saat çalışan Meksika’da yıllık resmi tatil süresi ise toplam 10 gün. 
Çalışma ve ücret refahı yüksek olan Avustralya’da yıllık izin hakları federal düzeyde düzenleniyor. Ülkenin ulusal istihdam standartları gereği çalışanlar her yıl en az 20 iş günü (4 hafta) yıllık izin biriktirme hakkına sahip. Düzenlemeye göre bu izin hakkı çalışılan süreyle orantılı olarak kazanılıyor, Türkiye ve Meksika’daki gibi “1 yıl doldurma” şartı da aranmıyor. Uygulamada ise çalışanlar genellikle 6. aydan itibaren yıllık izin kullanıyor. 
Dünyadan örnekler incelendiğinde, Avustralya’da ve AB üyesi ülkelerde daha esnek ve çalışanın lehine işleyen modeller bulunurken Meksika gibi ülkelerde “1 yıl dolmadan izin yok” yaklaşımı, çalışanların dinlenme ve yenilenme hakkını geciktiriyor. Türkiye’nin de uzun mesai sürelerine rağmen yıllık izin erişiminde görece katı koşullara sahip olduğunu söylemek mümkün.
Yıllık izin hakları, çalışanların hem fiziksel hem de zihinsel iyilik hâlini koruyabilmesi için oldukça önemli. Ancak Türkiye’de ortalama çalışma süresinin kısalığı ve yıllık izne erişim için gerekli şartlar, birçok çalışanın bu haktan fiilen yararlanamamasına yol açıyor. Bu durum, tatil ihtiyacının büyük ölçüde dini bayramlara sıkıştırılmasına neden oluyor. Bu sıkışıklık da turizm bölgelerinde ani fiyat dalgalanmaları, şehirlerarası ulaşım sorunları ve işverene daha bağımlı çalışma koşulları gibi sorunların önünü açıyor.