Rusya'nın gerekçelerine göre, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan krizi bir çatışma haline getiren süreç, Ukrayna'nın NATO ile yakınlaşması ile bağlantılı bir şekilde gerçekleşmişti. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna topraklarına askeri müdahalesinin ardından NATO liderleri ilk defa, 24 Mart’ta Brüksel’de bir araya geliyor. 
Son haftalarda yaşanan uluslararası gelişmeler ve Olağanüstü Toplantı, NATO’yu yeniden ülke gündemine taşıdı. Peki, NATO nedir ve üye ülkelere atfedilen yetkiler ve sorumluluklar tam olarak neler?
NATO’nun Kuruluşu ve Dönemin Siyasi Atmosferi
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Doğu Avrupa’da yaşanan olaylar ve SSBC’nin o dönemdeki tutumu nedeniyle Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve İngiltere gibi Batı Avrupa ülkeleri, güvenliklerine yönelik siyasi ve askeri tehditlere karşı ortak bir savunma sistemi kurmak için bir araya geldi. Bu amaçla 1948’de imzalanan Brüksel Antlaşması ile birlikte Batı Avrupa Savunma Örgütü kurulmuş oldu. Bu antlaşma aynı zamanda, 1949’da kurulacak olan NATO’nun da temellerini oluşturdu.
Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO), 4 Nisan 1949’da ABD ve Kanada’nın yanı sıra 10 Batı Avrupa ülkesinin de imzasının bulunduğu Kuzey Atlantik (Washington) Anlaşması esas alınarak kuruldu.
NATO’nun kuruluş amacı, dönemin siyasi atmosferine de uygun düşecek şekilde, “üye devletlerin özgürlüklerinin ve güvenliklerinin sağlanması” olarak belirlendi. Bu doğrultuda NATO, ittifakta yer alan üye ülkelerin ortak güvenlik konularında görüşüp birlikte hareket ettikleri bir transatlantik forum işlevi görüyor. Bununla birlikte NATO, yalnızca siyasi değil askeri bir birlikteliği de ifade ediyor. Bu noktada NATO’nun kolektif savunma prensibi üzerine kurulduğunu söylemek mümkün.
NATO, üyelik konusunda “açık kapı politikası” uyguladığını söylüyor. Bu doğrultuda üyeliğin, Washington Anlaşması’na uyacak ve bölgenin güvenliğine katkıda bulunacak her ülkeye açık olduğu belirtiliyor. 

2020 yılında Kuzey Makedonya'nın katılışı ile birlikte güncel olarak NATO’nun 30 üyesi bulunuyor.
Türkiye’nin NATO’ya Girmesi
NATO üyeliğine resmen ilk başvuru, 1950 genel seçimlerinden üç gün önce, 11 Mayıs 1950’de Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yapıldı ancak bu başvurudan herhangi bir sonuç alınamadı. Seçimlerin ardından ise NATO’ya girme çabaları, iktidarı kazanan Demokrat Parti tarafından yürütüldü. Bu doğrultuda 1950 yılında Kore Savaşı’na asker gönderen Türkiye, 1952’de Yunanistan ile birlikte NATO üyeliğine resmen kabul edildi.
Washington Antlaşması’nın Maddeleri Ne Söylüyor?
Antlaşmanın ilk maddesinde BM’nin de ortaya koyduğu üzere, uluslararası anlaşmazlıkları; uluslararası barış, güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollar ile çözüme ulaştırmak hedefleniyor. Bu doğrultuda Antlaşmanın 3. maddesinde, tarafların tek tek ya da ortaklaşa olarak silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini koruyacakları ve geliştirecekleri belirtiliyor.
Bununla birlikte Antlaşmanın 4. maddesinde, imzacı ülkelerden herhangi birinin; bir diğer tarafın toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşünmesi halinde, tüm tarafların birlikte danışmalarda bulunacağı söyleniyor.
Antlaşmanın tartışmalara konu olan 5. maddesine göre ise Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da taraflardan birine veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının, hepsine yönetilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve BM Yasası’nın 51.maddesine dayandırılarak bireysel ya da kolektif öz savunma hakkının kullanılabileceği belirtiliyor. Bu doğrultuda silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli eylemlerde bulunulacağı da ayrıca maddeye eklenmiş. Böylesi bir saldırının ve sonucunda alınan önlemlerin derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirileceği de ilgili maddenin hükümleri arasında yer alıyor. Özetlemek gerekirse “kolektif savunma” prensibi, Antlaşmanın beşinci maddesinde vücut buluyor.
Bunun yanı sıra NATO, gerekli gördüğü durumlarda “kriz yönetimi operasyonları” yürütebiliyor. Dünya genelinde yaklaşık 20.000 askeri personelin NATO operasyonlarında ve görevlerinde bulunduğu biliniyor.
Öte yandan, 2010 yılında Lizbon’da gerçekleşen NATO Zirvesi’nde “Stratejik Konsept” belirlendi. Stratejik Konsepte göre ittifakta bulunan ülkelerin temel görevleri, 1. Kolektif savunma 2. Kriz yönetimi 3. İş birliğine dayalı güvenlik olarak sıralandı.
NATO’nun Yürüttüğü Geçmiş ve Güncel Görevler ve Operasyonlar
Soğuk Savaş süresince herhangi bir askeri operasyonu bulunmayan NATO, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan yeni uluslararası atmosferde kendine yeni sorumluluklar atfederek, proaktif bir rol üstlendi. Buna paralel olarak NATO, 90’lı yılların başında bazı askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Örneğin Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında yürütülen “Operasyon Anchor Guard” bu operasyonların ilkiydi.
NATO’nun yürüttüğü önemli operasyonlardan bir diğeri, 11 Eylül saldırısı sonrasında Ekim 2001’de başlatılan Etkin Çaba Harekâtı (Operation Active Endeavour) oldu. Söz konusu harekât, terörizme karşı düzenlenen ve Antlaşmanın 5. maddesinin öngördüğü kolektif savunma prensibine dayanan ilk operasyon olarak biliniyor. Bir başka deyişle Etkin Çaba Harekâtı ile birlikte ittifak tarihinde ilk kez Washington Antlaşması’nın 5. maddesi işletildi. 2004 yılından itibaren NATO üyesi olmayan ülkelerin de içinde yer aldığı harekât, Ekim 2016’da resmi olarak sonlandırılana kadar devam etti.
Bunun yanı sıra 2000’lerde Afganistan ve Afrika Burnu gibi farklı yerlerde de operasyonlar düzenleyen NATO, bu operasyonları beşinci maddenin ortaya koyduğu kolektif savunma ilkesine dayandırmak yerine, kriz yönetimi başlığı altında yürüttü.
2014’de düzenlenen Galler Zirvesi’nde ise kolektif savunma prensibi yeniden ön plana çıkarak bu tarihte ortaya konan “Hazırlık Eylem Planı’nın temelini oluşturdu.
Resmi web sitesinde yer aldığı üzere NATO, Akdeniz ve Kosova’da halen aktif olarak bulunuyor, Irak’ta sürdürülen savaş dışı eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetleri de güncel olarak devam eden görevler ve operasyonlar arasında yer alıyor. Bunun yanında, Afrika’da Afrika Birliği’ni (AU) destekleyici çalışmalarınının yanında Avrupa'daki mülteci ve göçmen krizinin çözüme ulaşmasına yardımcı rolünü sürdürdüğüne değiniyor.
Akdeniz’de deniz güvenliği adına varlığını korumaya devam eden ve Türkiye'de Patriot füzeleri ve Havadan Erken İhbar ve Kontrol uçakları konuşlandıran NATO, Rusya’nın 2014’te Ukrayna’ya düzenlediği askeri operasyonlardan itibaren hava-sahası önlemlerini artırdığını belirtiyor.

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Rusya ve Ukrayna İlişkilerinin Son 30 Yılı

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Ekonomik Yaptırımların Gölgesinde Rusya Ekonomisi