
Enerji Krizinin Eşiği: Hürmüz Boğazı Neden Bu Kadar Kritik?
GüvenlikPolitika
İlk yayın :
23 Haziran 2025
13 Haziran 2025’te İsrail, İran’daki nükleer tesisleri hedef alan geniş çaplı bir hava saldırısı başlattı. İran, üç gün içinde misilleme olarak yüzlerce balistik füze ve insansız hava aracıyla İsrail’e karşılık verdi. 22 Haziran’da ise ABD, İran’ın nükleer altyapısını vurdu ve bölge tam anlamıyla bir savaşa sürüklendi. Askeri operasyonlar her geçen gün genişlerken gözler, Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlayan dar bir geçide çevrildi: Hürmüz Boğazı. Çünkü bu boğaz, dünya çapında taşınan petrolün büyük bir kısmının geçtiği, enerji arzının kalbi sayılan bir noktada yer alıyor. Savaşın Hürmüz çevresine sıçraması halinde, küresel petrol akışı ciddi biçimde aksayabilir. İran Meclisi’nin 22 Haziran’da aldığı ve boğazın kapatılmasına yeşil ışık yakan karar, bu riski artık olasılıktan çıkarıp somut bir ihtimal haline getirdi. Her ne kadar bu kararın uygulanması nihai olarak İran’ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin onayına bağlı olsa da, tehdit artık yalnızca sözden ibaret değil. Hürmüz’de yaşanacak herhangi bir aksama, yalnızca bölgesel bir sorunu değil, dünya ekonomisinin en kırılgan damarlarından birini hedef alabilir. Bu dar geçitten geçen enerji akışının büyüklüğü, bu akıştan en çok hangi ülkelerin etkilendiği ve boğazın kapanması halinde nasıl senaryoların gündeme geleceği ise dünya kamuoyunun merak konusu.
Küçük Bir Boğaz, Büyük Bir Akış
Hürmüz Boğazı, haritada sadece dar bir mavi çizgi gibi görünebilir ama dünya ekonomisi için hayati bir geçit demek abartı olmayacaktır. Umman ve İran arasında yer alan bu su yolu, Basra Körfezi’nden çıkan petrol ve doğalgazın dünyaya ulaştığı ilk kapı. U.S. Energy Information Administration’ın (EIA; Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi Dairesi) güncel verilerine göre, 2024 yılı boyunca bu dar geçitten günde ortalama 20 milyon varil petrol taşınmıştı. Bu, dünyadaki tüm petrol tüketiminin yaklaşık %20’sine, deniz yoluyla taşınan petrolünse %30’una denk geliyor. Ayrıca Katar’dan çıkan sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) büyük kısmı da buradan geçiyor: 2024 yılında küresel LNG ticaretinin yaklaşık %20’si bu geçidi kullanmış.
Asya’nın Enerji Kırılganlığı
Bu dev akıştan en çok faydalananlar ise Asya ülkeleri. EIA’nın verilerine göre 2024 yılında Hürmüz Boğazı’ndan geçen ham petrol ve kondensatın %84’ü, sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) ise %83’ü Asya’ya yöneldi. Bununla birlikte, bu miktarın %69’u Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore tarafından tüketildi. Yani bu geçidin kapanması halinde bu ülkelerin enerji sistemleri doğrudan alarm durumuna geçebilir. Suudi Arabistan tek başına, 2024 yılında Hürmüz’den geçen petrol trafiğinin %38’ini oluşturdu. Bu trafiğin günlük hacmi yaklaşık 5,5 milyon varildi. Boğaz aynı zamanda petrol fiyatlarının hassasiyetini de ortaya koyuyor: 13 Haziran 2025’te İsrail–İran geriliminin ardından Brent petrolün varil fiyatı 69 dolardan 74 dolara çıktı. Çünkü piyasa boğazda yaşanacak en küçük aksamalara bile beklenmedik bir hızda tepki veriyor.
Peki, Hürmüz kapanırsa dünya ne yapar? Alternatif yollar elbette var, ancak hiçbiri yeterli değil. Suudi Arabistan, doğudaki Abqaiq tesislerinden batıdaki Yanbu limanına uzanan West-East Pipeline ile petrolü Kızıldeniz’e taşıyabiliyor. Bu hattın kapasitesi günlük 5 milyon varil, yani Hürmüz’den geçen petrolün yaklaşık dörtte biri kadar. Birleşik Arap Emirlikleri ise iç bölgelerden Fujairah limanına bağlanan 1,8 milyon varillik bir boru hattına sahip. İran’ın elindeki tek alternatif olan ve Eylül 2024’ten bu yana aktif kullanılmayan Goreh–Cask boru hattı ise sadece 300 bin varil kapasitesine sahip. Yani boğaz gerçekten kapanırsa, dünya kısa vadede bu kaybı telafi edecek bir güzergaha sahip değil.
Bu kırılgan yapının üstüne bir de savaş eklenince enerji piyasaları hızla tepki verdi, yani askeri gerilimin tırmanması enerji piyasalarında zincirleme bir reaksiyon yarattı. Brent petrolün varil fiyatı 69 dolardan yükselişe geçti. İran Meclisi’nin Hürmüz Boğazı’nı kapatma kararını aldığı 22 Haziran’da ise fiyat 79 dolara ulaştı. Artış sadece fiyatla sınırlı kalmadı. Lloyd’s List’e göre bölgedeki sigorta primleri %60 arttı, bazı şirketler Hürmüz üzerinden geçecek her varil için 2 milyon doları aşan ek teminatlar talep etmeye başladı. VLCC tipi dev tankerlerin sefer ücretleri sadece bir hafta içinde %150 yükseldi. Güvenlik kaygısıyla birçok gemi rotasını uzattı ya da teslimatları erteledi. İran’ın geçmişte sıkça dile getirdiği boğazı kapatma tehdidi ilk kez resmi bir karar metnine dönüşünce, enerji piyasaları bu riski artık somut bir senaryo olarak fiyatlandırmaya başladı.
Özetle; Hürmüz Boğazı yalnızca bir su yolu değil, dünya ekonomisinin nabzını tutan stratejik bir geçit. Alternatif yolların sınırlılığı, enerji arz zincirinin bu noktadaki kırılganlığını her krizde bir kez daha gözler öönüne seriyor. İsrail-İran arasında yaşanan çatışmalar ve ABD’nin müdahelesi, bu kırılganlığın sadece teorik bir risk olmadığını dünya kamuoyuna gösterdi. Petrol fiyatlarından sigorta maliyetlerine, gemi rotalarından devlet politikalarına kadar her alanda nasıl somut etkiler doğurduğunu gösterdi.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Fotoğrafta Atatürk’ün Yanındaki Kişiler Şerif Hüseyin ve Oğulları mı?
Videodaki Görüntüler Sudan İç Savaşı'na mı Ait?
E-Kodu Bulunan Ürünlerde Gizlice Domuz Yağı Kullanıldığı İddiası Doğru Mu?
Sudan’da Kadınların Ellerinin Bağlanıp Sürüklendiğini Gösteren Video Gerçek mi?
Video Toprağa Gömülerek Şiddet Uygulanan Bir Sudanlıyı mı Gösteriyor?
Paylaşımdaki Uydu Görüntüleri Sudan’daki Toplu Katliamı mı Gösteriyor?
Video Türkiye’nin Sudan Ordusu’na Desteğe Gittiğini mi Gösteriyor?
Video Sudan İç Savaşı Sırasında mı Kaydedildi?
Video Sudan’da Canlı Olarak Tabuta Konulup Yakılan Birini mi Gösteriyor?
Kuzey Kore Greta Thunberg Öldürülürse İsrail’i Nükleer Silahla Vurmakla mı Tehdit Etti?