Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 8 Mayıs 2025’te yapılan paylaşımda, öğütülmüş çam sakızının karakovan balı ve tereyağı ile karıştırılması sonunda elde edilen macun astım ve KOAH gibi hastalıkları tamamen iyileştirdiği iddia edildi

İddia KISMEN YANLIŞ
Çam sakızının toz formda tıbbi kullanımına dair bilimsel bir çalışma bulunmazken, yalnızca standartlaştırılmış çam kabuğu ekstresinin bazı solunum hastalıklarında sınırlı destekleyici etkileri olabileceğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcut.
Karakovan balının KOAH semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğine dair küçük ölçekli araştırmalar bulunuyor ancak bu sonuçlar kesin tedavi etkisi taşımıyor.
Tereyağının ise solunum yolu hastalıklarına karşı herhangi bir tedavi edici etkisi bulunmadığı gibi yüksek doymuş yağ içeriği nedeniyle bazı sağlık riskleri taşıyabiliyor.
Bitkisel Karışımlar Solunum Hastalıklarını Tek Başına Tedavi Edemez
Son yıllarda özellikle sosyal medyada, ciddi hastalıkların tek bir bitki ya da karışımla tamamen iyileştirilebileceğini iddia eden paylaşımlarla sıkça karşılaşmak mümkün. Ancak tıpta kanaser, solunum yolları hatalıkları gibi ağır hastalıkların tedavisi oldukça karmaşıktır. Bazı bitkisel maddelerin belirli koşullarda ve bazı hastalık semptomlarında destekleyici etkileri olabildiği bilimsel olarak çalışılıyor. Bu etkiler her zaman sınırlı, hastaya özel ve bilimsel olarak test edilmiş olmalıdır. Sağlıkla ilgili doğrulanmamış bilgilerin yayılması, insanların gerçek tedaviye geç kalmasına ya da yanlış uygulamalara yönelmesine neden olabilir. Bu yüzden bu tür iddiaları dikkatle değerlendirmek ve bilimsel kaynaklarla karşılaştırmak büyük önem taşıyor.
İlgili sosyal medya gönderisinde de, öğütülmüş çam sakızının karakovan balı ve tereyağı ile karıştırılmasıyla elde edilen bir macunun astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) gibi ciddi solunum yolu hastalıklarını tamamen iyileştirdiği iddia edilmiştir. Çam sakızı unu, gerçek karakovan balı ve tereyağının karışımının KOAH, astım ve nefes darlığına “kesin çözüm” sunduğuna dair güvenilir herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Bu iddiada yer alan her bir maddeyi tek tek ele alalım:
Öncelikle bazı bilimsel çalışmalarda çam kabuğu özünün (çam sakızı değil) astım semptomlarını hafifletmede yardımcı olabileceği gösterilmiş. Ancak bu sonuçlar yalnızca standartlaştırılmış ürünler (örneğin Pycnogenol) için geçerlidir. Çam kabuğu ekstresi, özellikle Akdeniz'de yetişen deniz çamlarının kabuklarından elde edilen doğal bir takviyedir ve içinde güçlü antioksidanlar ile iltihap önleyici maddeler bulunur. “Pycnogenol” adıyla da bilinen bu madde üzerine yapılan laboratuvar ve hayvan deneyleri ile insanlar üzerinde yapılan küçük ölçekli çalışmalarda kalp sağlığını destekleyebileceği, astım ve KOAH gibi solunum hastalıklarında rahatlama sağlayabileceği ve genel iltihapları azaltabileceği görülmüş. Ancak bu etkilerin kesinliği henüz kanıtlanmış değil. Çünkü araştırmaların çoğu sınırlı katılımla yapılmış ve benzer pek çok çalışmada görülebileceği gibi daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca ekstrenin hamileler, yaşlılar, bağışıklığı zayıf bireyler ve bazı ilaçları kullanan kişiler için risk taşıyabileceği de belirtililmiş. Çam sakızının una dönüştürülmesi ve bu unun tıbbi kullanımı üzerine ise herhangi bir bilimsel yayın mevcut değil.
Karakovan balı gibi doğal bal türleri ise bazı hayvan deneylerinde astım üzerinde anti-enflamatuar (iltihap önleyici) etkiler göstermiş. Sınırlı sayıda çalışmada KOAH hastalarında semptomlarda iyileşme sağladığına dair bulgulara rastlanmış. “The effect of Tualang honey on the quality of life of patients with chronic obstructive pulmonary disease: A randomized controlled trial” başlıklı çalışma, KOAH olan hastalarda Tualang balının yaşam kalitesine etkisini incelemiş. Malezya’da yapılan bu araştırmada, 34 hasta iki gruba ayrılmış: Bir grup her gün altı ay boyunca Tualang balı tüketmiş, diğer grup ise sadece standart ilaç tedavisine devam etmiştir. Bal kullanan hastaların nefes alma sorunlarının azaldığı, kendilerini daha iyi hissettikleri ve günlük işlerini daha rahat yapabildikleri görülmüş. Ayrıca bu grupta tansiyonun düştüğü ve kilo alımında hafif bir artış olduğu da fark edilmiştir. Akciğer testlerinde çok büyük değişiklikler olmasa da, genel olarak bal tüketen hastaların yaşam kalitesinde belirgin bir iyileşme saptanmış. Araştırmacılar, balın bu etkilerini içindeki antioksidan ve iltihap önleyici maddelere bağlıyor. Ancak bu sonuçların kesinleşmesi için daha büyük çaplı çalışmalara ihtiyaç olduğu da ayrıca belirtilmiş. Özetle bu veriler henüz deney aşamasındadır ve balın tek başına tedavi edici bir etkisi olduğunu kanıtlamaz. 
Son olarak tereyağı ise solunum yolu hastalıkları açısından tedavi edici bir özelliğe sahip olmamakla birlikte, doymuş yağ oranı yüksek besinler bazı durumlarda genel sağlık açısından risk oluşturabilir. 
Öte yandan, son yıllarda astım ve KOAH gibi solunum hastalıklarında kişiye özel tedavi yaklaşımlarını temel alan “tedavi edilebilir özellikler” modeli öne çıkıyor. Bu yaklaşım; her hastada depresyon, kas kaybı, iltihap gibi ölçülebilir sorunları belirleyip bunlara özel çözümler sunmayı hedefliyor. Ancak bu modelin etkinliği dahi, hâlâ daha geniş araştırmalarla test edilmektedir. Bitkisel karışımların tek başına bu tür hastalıkları tamamen iyileştirdiğine dair herhangi bir bilimsel dayanak bulunmuyor.

Sonuç olarak;

Öğütülmüş çam sakızının karakovan balı ve tereyağı ile karıştırılması sonucunda elde edilen macunun astım ve KOAH gibi hastalıkları tamamen iyileştirdiği iddiası kısmen yanlış.