Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Facebook kullancısı tarafından 20 Temmuz 2025’te yapılan bir paylaşımda kimyonun sindirime uğramadan karaciğere ulaşan tek baharat ve şeker hastalığının ilacı olduğu iddia edildi

İddia KISMEN YANLIŞ
Kimyon dahil ağız yoluyla alınan hiçbir besin, sindirim sistemini bypass ederek doğrudan karaciğere ulaşamaz, tüm besinler önce parçalanıp kana karışmak zorundadır.
2016’daki bir klinik çalışmada kimyon takviyesinin bazı olumlu etkileri görülse de bu sonuçlar destekleyici niteliktedir ve tıbbi tedavinin yerine geçmez.
2021 tarihli kapsamlı bir meta-analiz, kimyonun açlık kan şekeri ve insülin direnci üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığını göstermiş.
Ağız Yoluyla Alınan Hiçbir Madde Sindirim Sistemini Bypass Ederek Doğrudan Karaciğere Gidemez
Sosyal medyada sağlıkla ilgili içerikler genellikle yüksek etkileşim alıyor. Bunun temel nedenlerinden biri, kullanıcıların sağlık gibi karmaşık ve teknik bir alana dair bilgileri damıtılmış, sadeleştirilmiş ve mümkünse tek cümlelik ifadelerle tüketmeyi tercih etmesi. Bu durum, bilimsel bir temele dayanmayan ya da var olan araştırmaların sonuçları çarpıtılarak sunulan paylaşımların hızla yayılmasına zemin hazırlıyor. Böylece, doğruluğu sorgulanmamış içerikler sosyal medyada dolaşıma girerek en kalıcı yanlış bilgi türlerinden biri haline geliyor. Dahası, bazı paylaşımlar ciddi hastalıklara yönelik "kesin çözüm" veya "alternatif tedavi" iddiaları içerdiğinde, bu yanlış bilgilerin halk sağlığı açısından yaratabileceği riskler de göz ardı edilmemeli.
İlgili gönderide de benzer şekilde iki iddiaya birlikte yer verilmiş. Birincisi kimyonun sindirime uğramadan karaciğere ulaşan tek baharat olduğu yönündeki iddia. Bu iddianın doğruluğunu araştırmak için önce insanların sindirim sisteminin nasıl çalıştığını ve bu sistemden azade gıda ürünlerinin olup olmadığını araştırmak gerekiyor. Öncelikle vücudumuzda yediğimiz besinleri enerjiye ve yapı taşlarına dönüştüren sistemin tamamına sindirim sistemi adı verilir. Bu sistem; ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsak gibi organlardan oluşur. Yardımcı organlar olan karaciğer, safra kesesi ve pankreas da sindirime destek verir. Sindirimin temel amacı, yiyecekleri kimyasal ve fiziksel olarak parçalayarak vücudun emebileceği kadar küçük yapı taşlarına ayırmak olarak özetlenebilir. Bu sayede proteinler amino asitlere, karbonhidratlar glikoza, yağlar ise yağ asitlerine ayrılır. Süreç ağızda başlar. Besinler çiğneme ve tükürük sayesinde ufalanır. Daha sonra yemek borusundan mideye geçer ve burada mide asitleriyle sindirime uğrar. Ardından ince bağırsağa ulaşır, aslında burada sindirimin büyük kısmı tamamlanır ve besin maddeleri ince bağırsakta emilerek kana geçer. Kana karışan bu maddeler ilk olarak karaciğere gider çünkü karaciğer, vücuda girmeden önce bu maddeleri süzmek ve düzenlemekle görevlidir. Bu akışa portal ven dolaşımı denir. 
İlgili iddianın ilk kısmı için en önemli soru herhangi bir maddenin bu süreci atlayarak karaciğere ulaşmasının mümkün olup olmadığı. Cevap ise oldukça net: Ağız yoluyla alınan hiçbir madde sindirim sistemini bypass ederek doğrudan karaciğere gidemez. Tüm besinler fiziksel ve kimyasal olarak parçalanmak zorundadır. Aksi takdirde kana geçemezler ve karaciğer gibi iç organlara ulaşamazlar. Sadece bazı ilaçlar, özel formülasyonlarla sindirimi atlamak üzere enjeksiyon, inhalasyon ya da transdermal (ciltten emilim) yollarla verilebilir. Ancak bunlar da sindirim sistemi dışında tasarlanmış farmakolojik uygulamalardır. Yani besinler için geçerli değildir.
Gönderinin ikinci kısmında ise kimyonun şeker hastalığının ilacı olduğu iddia edilmiş. Ancak bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar, kimyonun diyabet tedavisinde doğrudan bir “ilaç” olarak kullanıldığını göstermiyor. Örneğin, 2016 yılında İran’da yapılan bir klinik çalışmada, tip 2 diyabet hastalarına sekiz hafta boyunca günde bir kez yeşil kimyon (Cuminum cyminum) uçucu yağı içeren kapsüller verilmiş. Katılımcılar 50 mg, 100 mg veya plasebo grubuna rastgele atanmış. Çalışma sonunda, kimyon alan gruplarda açlık kan şekeri, HbA1c ve insülin seviyeleri düşerken, insülin duyarlılığı artmış ve bazı iltihap göstergelerinde (TNF-α, hsCRP) iyileşme görülmüş. Bu sonuçlar, kimyonun şeker hastaları için destekleyici bir rol oynayabileceğini gösterse de, tek başına bir “ilaç” olarak kabul edilmesini sağlamıyor. Bir başka çalışmada ise farklı ülkelerde yapılmış sekiz klinik deneyin sonuçları bir araya getirilerek kimyon takviyesinin genel etkisi analiz edilmiş. 2021 tarihli bu sistematik derleme ve meta-analiz, kimyonun açlık kan şekeri, insülin düzeyi ve insülin direnci (HOMA-IR) üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olmadığını ortaya koymuş. Yani mevcut kanıtlar, kimyonun diyabet üzerinde doğrudan ve güçlü bir tedavi edici etkisi olduğunu söylemek için yeterli değil.
Özetle, kimyon destekleyici bir besin olabilir ama diyabetin tıbbi tedavisinin yerini almaz.

Sonuç olarak;

Kimyon sindirime uğramadan karaciğere ulaşan tek baharat olduğu ve şeker hastalığının ilacı olduğu iddiası kısmen yanlıştır.