Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 8 Haziran 2025’te yapılan bir paylaşımda, 1945’te Japonya Başbakanı Kantarō Suzuki’nin kullandığı "mokusatsu" ifadesi yanlış çevrildiğinden ABD’nin Japonya’nın teslim olmayı reddettiğini düşündüğü ve bu nedenle Japonya’ya atom bombası attığı iddia edildi

İddia YANLIŞ
ABD’nin Japonya’ya atom bombası atma kararı, tek bir kelimeye indirgenemeyecek kadar karmaşık siyasi ve askeri bir sürecin sonucudur.
Suzuki Kantarō’nun “mokusatsu” ifadesi Japonca’da farklı anlamlara gelebilirken, bu kelimenin çevirisinin yanlış anlaşılması üzerine kurulu iddia akademik çevrelerde sınırlı destek buluyor.
Tarihsel belgeler, atom bombası kararının çeviri hatasından değil, savaşın daha az kayıpla sona erdirilmesi yönündeki stratejik hesaplardan kaynaklandığını gösteriyor.
Atom Bombasının Kullanılmasına Giden Sürecin Tarihsel Arka Planı
Tarihi olaylar genellikle tek bir kişi, olay ya da basit bir anlatıya indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Tarihi olayların sonuçları çok sayıda sosyolojik, askeri, diplomatik, teknik ve siyasi faktörün birleşimiyle ortaya çıkar. Son yıllarda sosyal medya platformlarında paylaşılan gönderiler, kamuoyunun bu çok katmanlı olayları birkaç cümleyle kolayca ifade etme eğilimini artırıyor. Bu da bağlamından kopartılmış, dramatize edilmiş ve abartılmış anlatıların hızla yayılarak “tek cümlelik tarih” haline gelmesine ve çoğu zaman da yanlış bilginin yayılmasına yol açıyor. 
İlgili gönderide yer alan iddia da benzer minvalde. İddiaya göre ABD’nin Japonya’ya atom bombaları atmasının nedeni, Potsdam Bildirisi’ne Japon Başbakanı Suzuki Kantarō’nun “mokusatsu” sözcüğüyle yanıt vermesiymiş. Çünkü bu ifade İngilizceye yanlış tercüme edilmiş ve ABD de hemen Japonya’yı bombalamaya karar vermiş. Bu iddia, kullanıcılar tarafından yoğun bir ilgiyle karşılaşmış ve yüksek etkileşimlere ulaşmış. İddianın doğruluğunu kontrol etmek içinse II. Dünya Savaşı ve özellikle 1945 yılının tarihsel bağlamını incelemekte fayda var.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 1945 yılına gelindiğinde, Avrupa’daki savaş sona ermiş ve Almanya teslim olmuştu. Ancak Pasifik Cephesi’nde savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. Japonya, ağır kayıplar vermesine rağmen koşulsuz teslim olmayı reddediyor, özellikle de İmparator Hirohito’nun tahtta kalmasını güvence altına almak istiyordu. Aynı dönemde ABD, Japonya’yı kara harekâtıyla işgal etmenin çok büyük can kaybına yol açacağını düşünüyor, savaşı hızla bitirecek başka yollar arıyordu. ABD, tam olarak böyle bir ortam ve bağlamda atom bombası kullanma seçeneğini değerlendirmeye başladı. 
Aslında bu karar ani bir gelişme değil, uzun süredir devam eden bir sürecin parçasıydı. ABD, 1939’da başlattığı Manhattan Projesi kapsamında atom bombası geliştirmek için yıllarca gizli çalışmalar yürütmüş ve Temmuz 1945’te ilk nükleer denemeyi başarıyla tamamlamıştı. Bombanın etkisinin kanıtlanmasının ardından, üst düzey Amerikan yetkililer bu silahı Japonya’ya karşı kullanmanın, büyük çaplı bir kara harekâtı yerine çok daha az kayıpla savaşın sona ermesini sağlayacağına inandılar. Dolayısıyla atom bombasının kullanımı, ABD’nin savaş maliyetini düşürme hedefiyle de doğrudan bağlantılıydı.
Başbakan Kantarō Suzuki’nin Sözlerinin Çevrilmesi Kargaşası
26 Temmuz 1945 tarihinde ABD, Birleşik Krallık ve Çin tarafından yayımlanan Potsdam Bildirisi, Japonya’ya koşulsuz teslim olmaması halinde hızlı ve mutlak bir yıkımla karşılaşacakları uyarısında bulunmuş, Japonya ise bu çağrıya resmi bir yanıt vermemişti. Ancak bildirinin yayımlanmasından üç gün sonra, 28 Temmuz’da dönemin Japonya Başbakanı Suzuki Kantarō, gazetecilerin bu uyarıyla ilgili fikirlerini sormasının üzerine karşılık olarak “mokusatsu” ifadesini kullanmış. 
Tartışmalar da tam olarak bu kelimeden sonra başlıyor çünkü Japoncada bu kelime bağlama göre farklı şekillerde yorumlanabiliyor. Japonca’da bu sözcük, bağlama göre “görmezden gelmek”, “önemsiz bulmak” ya da sadece “yorum yapmamak” gibi farklı anlamlar taşıyabiliyor. Bazı akademisyenler, bu çok anlamlı yapının yanlış anlaşıldığını savundu. Örneğin National Security Agency (NSA) tarafından yayımlanan bir makalede, kelimenin çevirisinin “reddetmek” olarak yorumlanmasının olası bir yanlış anlama olabileceği belirtiliyor. Bu makalede, “mokusatsu”nun “take no notice of” yani “hiç dikkate almamak” veya “sessiz saygıyla karşılamak” anlamına gelebileceği açıklanmış. Buna karşılık, çeviribilimci Boris Naimushin, 2021 tarihli çalışmasında, kelimenin Japon hükümetinin bildiriyi gerçekten reddettiğini açık biçimde ifade ettiğini ve ortada çeviri hatası olmadığını savunuyor. Diğer taraftan tarihçiler Tsuyoshi Hasegawa ve Herbert P. Bix gibi isimlerse, atom bombası kararının “mokusatsu” ifadesine değil, zaten daha önce alınmış stratejik kararlara dayandığını vurguluyor. Yani akademik değerlendirmelere göre bu kelime etrafında çeviriyle ilgili bazı yorum farkları olsa da, atom bombasının atılmasında belirleyici bir rol oynadığına dair güçlü bir kanıt bulunmuyor.
Sonuç olarak, “mokusatsu” kelimesinin yanlış çevrilmesiyle atom bombalarının atıldığı yönündeki iddia, gerçekliği tam olarak yansıtmıyor. Bu kelimenin çevirisi konusunda akademik çevrelerde farklı yorumlar olsa da, mevcut tarihsel belgeler ve araştırmalar, bombalama kararının çeviri hatası nedeninden ziyade, siyasi ve askeri stratejilere dayandığını gösteriyor. İddia, karmaşık bir savaş sürecini tek bir kelimeye indirgediği için oldukça yanıltıcı. Çeviri meselesi bu olayda ilginç bir detay olarak yer alsa da, kararın esas belirleyicisi olmadığı anlaşılabiliyor.

Sonuç olarak;

1945’te Japonya Başbakanı Kantarō Suzuki’nin kullandığı “mokusatsu” ifadesi yanlış çevrildiği için ABD'nin Japonya’nın teslim olmayı reddettiğini düşündüğü ve bu nedenle Japonya’ya atom bombası attığı iddiası yanlış.