Bir Instagram hesabında 12 Ocak 2020 tarihinde yapılan bir paylaşımda Atatürk’ün emriyle imam ve Müslümanlar cübbe ve sarıkla dolaşmaları yasaklanıp şapka giymek zorunda bırakılırken papazların dini kıyafetleriyle rahatça dolaşabildikleri iddia edildi. İlgili paylaşım 135 beğeni almış.
Paylaşımda geçen metin şu şekilde:
Atatürk’ün emriyle papaz dini kıyafeti ile rahatça dolaşabiliyorken, imam ve Müslümanlar cübbesi ve sarığı ile dolaşamıyordu! Şapka giymek zorundaydı!
Benzer iddia bir Twitter hesabında da paylaşılmış.

Cumhuriyet Döneminde Dini Kıyafetlerle İlgili Düzenlemeler Nasıldı?
Cumhuriyet döneminde modernleşme girişimlerinin sosyal yaşamdaki en önemli yansıması kılık ve kıyafetler üzerine olan düzenlemelerdi. Bu dönemde kılık kıyafette yapılacak değişimlerin ilk sinyali Atatürk’ün Ağustos 1925’te Kastamonu gezisinde verildi. Tarihe “Şapka Nutku” olarak geçen konuşmanın ardından 2 Eylül’de toplanan Bakanlar Kurulu’nun kararları 5 Eylül’de Resmî Gazete’de yayınlandı.

Bu kararnameyle devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getirilirken din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklandı. Kararnamenin ardından 25 Kasım 1925 yılında Resmî Gazete’de yayınlanan Şapka Kanunu’nun 1. Maddesine göre:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idare-i umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilümum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder.”

Bu maddeye göre TBMM milletvekilleri ile devlet, il özel idaresi ve belediye memurlarının ve hizmetlilerinin şapka takmaları zorunlu kılınmış. Din adamlarına yönelik herhangi bir zorunluluk bu Kanun’da bulunmuyor. Toplumun geri kalanına sürekli şapka takılması zorunlu kılınmamış ama eğer kafalarını örtecek bir aksesuar (“serpuş”) takmak isterlerse bunun sadece şapka olabileceği belirtilmiş. Bunun dışında her türlü baş aksesuarı yasaklanmış.
3 Aralık 1934 yılında Resmî Gazete’de yayınlanan Kıyafet Kanunu’nun 1. Maddesine göre:
“Herhangi din ve mezhebe mensub olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhanî kisve taşımaları yasaktır. Hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhanî kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bir müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhanî hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi caizdir.”

Bu maddeye göre hangi dini inanca sahip olurlarsa olsunlar din adamlarının dini ayinler harici dini kıyafet giymeleri yasaklanmış. Hükümet uygun göreceği her din ve mezhep için sadece bir din görevlisine dini mekanlar ve ibadetler dışında da dini kıyafetlerle dolaşabilmesine izin verebiliyor. Bunun anlamı, ister Diyanet İşler Başkanı olsun, isterse Fener Rum Patriği, sadece bir kişi o dinin veya mezhebin dini kıyafetleriyle dolaşabiliyor. Bir başka deyişler, bu maddede herhangi bir din ayrımı yapılmadığı açıkça görülüyor.
İddia YANLIŞ
Bir Instagram hesabında 12 Ocak 2020 tarihinde yapılan bir paylaşımda Atatürk’ün emriyle imam ve Müslümanlar cübbe ve sarıkla dolaşmaları yasaklanıp şapka giymek zorunda bırakılırken papazların dini kıyafetleriyle rahatça dolaşabildikleri iddia edilmişti. 1925’te yapılan düzenlemelerle din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanırken devlet görevlilerine şapka giyme zorunluluğu getirildi. 1934 yılında çıkarılan Kılık Kıyafet Kanunu ile din adamlarının dini görevleri haricinde dini kıyafetlerle dolaşmaları yasaklandı. Bu düzenlemeler dinsel bir ayrım gözetmeksizin tüm din adamlarına yönelik yapıldı. 1925’teki düzenlemede ise maddede sayılan devlet görevlileri haricinde şapka takma zorunluluğu bulunmuyor fakat tüm halk için başka bir başlığa da izin verilmiyor.

Sonuç olarak;

Atatürk’ün emriyle papazların dini kıyafetleriyle rahatça dolaşabildikleri iddiası