Seçim tarihi açıklandı ve siyasetin gündemi sadece bu konuya odaklandı. Adaylar ve ittifaklar üzerinde tartışmalar sürerken, biz de son dönemde Avrupa genelinde yapılan iki turlu başkanlık/devlet başkanlığı seçimlerine yakından bakacağız.
İki turlu seçimler hem parlamento üyelerinin belirlenmesinde hem de başkan/devlet başkanlarının seçilmesinde kullanılabiliyor. Hatta incelediğimiz örneklerde görüleceği üzere, başkanlık/devlet başkanlığı seçimleri çoğunlukla iki turlu yapılmakta. Bu yönteme göre, adaylardan biri seçimin ilk turunda oyların salt çoğunluğunu, yani %50’sinden fazlasını aldığında ikinci tur yapılmadan seçimin galibi oluyor. Ancak eğer ilk tura katılan adaylardan hiçbiri salt çoğunluğa ulaşamazsa seçimin ikinci turuna geçiliyor.
İkinci turun nasıl yapılacağı ülkeden ülkeye, sistemden sisteme değişiklik gösteriyor ancak en çok kullanılan yöntemlerden biri ikinci turda ilk turda en çok oy alan iki adayın yer alması ve rekabet etmesi. Bu rekabetin sonucunda salt çoğunluk oyunu alan aday seçimin galibi oluyor. Kimi zaman da ilk turda önceden belirlenen bir oy oranının üstünde oy alan tüm adayların ikinci tura geçmesi söz konusu olabiliyor. Bu durumda ikinci turda en çok oyu alan aday seçiliyor ve salt çoğunluk aranmıyor.
İki turlu seçimlerin seçmenler için avantajı, tercihlerini yenileme imkanı sağlaması. Böylece seçmenler ilk turda ve ikinci turda farklı adaylara oy verebiliyorlar. Ayrıca ikinci turun varlığı farklı grupların, partilerin veya aktörlerin ikinci tura geçerken aralarında ilk turda başarı gösteren adayların arkasında bir araya gelme veya ittifak yapma imkanı sağlıyor.
Güncel Örnekler
Başkanlık seçimlerinin iki turlu seçimler aracılığıyla yapıldığı bir dizi güncel örnek mevcut. Sonuçları açısından en ilgi çekenlerden biri ise Fransa seçimleri.

Hem başkan seçimlerinin hem de meclis seçimlerinin iki turlu yapıldığı Fransa’da, başkan seçimi için son seçimlerde sandığa ilk olarak 23 Nisan 2017’de gidildi. Seçime katılımın %76 olduğu bu seçimde ilk turda oyların salt çoğunluğunu alabilen bir aday çıkmadı. İlk sırada gelen Macron %24 oy alırken, onu takip eden aşırı sağcı Le Pen ise %21 oy aldı. Böylece 7 Mayıs tarihinde ikinci tura gidildi. Bu tura ilk turda en çok oy alan iki aday, Macron ve Le Pen katıldı. Seçime katılımın %66’ya indiği bu seçimin galibi, kullanılan oyların %66’sını alan Macron oldu.
Daha yakın bir tarihte gerçekleşen bir diğer örnek de Çekya'da yapılan devlet başkanlığı seçimleri. 12 Ocak 2018’de yapılan ilk turda hiçbir aday salt çoğunluğa ulaşamadı. Bu sebeple 26 Ocak 2018’de seçimin ikinci turu yapıldı. Bu ikinci tura ilk turda en çok oy alan iki aday katıldı: Milos Zeman ve Jiri Drahos. Bu adayların ilk seçimdeki oy oranları sırasıyla %38,6 ve %26,6 iken, ikinci turda Zeman oyların %51,4’ünü alırken, Drahos’un oyları %48,6’da kaldı. Ayrıca söz konusu seçimlerin ilk turunda seçime katılım oranı %62 iken, ikinci turda bu oran %66’ya yükseldi.
Parlamenter sisteme sahip Bulgaristan’da en son yapılan devlet başkanlığı seçimi de iki turlu olarak gerçekleştirildi. 6 Kasım 2016’da gerçekleştirilen ilk turda en yüksek oy alan aday, Roumen Radev, oyların yalnızca %25,5’ini alabildi ve böylece 13 Kasım 2016’da ikinci tur yapıldı. İkinci turda Radev oy oranını %59,4’e yükseltirken, en yakın rakibinin oy oranı %36,2’de kaldı.

Benzer bir şekilde Moldova’da yapılan devlet başkanlığı seçimleri iki turlu gerçekleştirildi. 30 Ekim 2016’da ilk turu gerçekleştirilen seçimde ilk sırada gelen aday, sosyalist Igor Dodon, oyların yüzde 48,2’sini aldı. Onu takip eden aday ise eski Eğitim Bakanı olan Maia Sandu oldu ve oyların %38,4’ünü alabildi. Hiçbir aday salt çoğunluğa ulaşamayınca, bu iki aday ikinci tura gitti. İlk turda seçime katılım %50 iken, ikinci turda bu oran %53’ yükseldi. 13 Kasım 2016’da yapılan ikinci turun sonucunda Dodon’a verilen oylar %52,2’ye ulaşırken, Sandu %47,8’de kaldı.
Güncel örnekler arasında en dikkat çekici olan Avusturya’da yapılan devlet başkanlığı seçimi oldu. Avusturya’da söz konusu seçimler aslında iki turlu olarak 24 Nisan ve 22 Mayıs 2016’da gerçekleştirilmişti. İkinci turun galibi bağımsız aday Bellen olmuştu. Ancak ikinci gelen Hofer’in partisi Özgürlük Partisi seçim sonuçlarına itiraz etti ve Avusturya Yüksek Mahkemesi seçimlerin yenilenmesi kararı verdi. 2 Ekim 2016’da gerçekleştirilmesi karar verilen seçimler oy zarflarına dair teknik problemlerden ötürü 4 Aralık 2016’ya ertelendi.
24 Nisan’da yapılan ilk turda birinci sırada gelen aday Hofer olmuş ve oyların %36,4’ünü almıştı; Bellen ise %20,4’te kalmıştı. 22 Mayıs’ta düzenlenen ikinci turda ise Bellen oyların %50,3’ünü almış, rakibi Hofer ise %49,7’sini almıştı. Bu seçimde seçime katılım oranı ise %70’di. Seçimlerin yenilenmesi kararıyla beraber seçimin üçüncü turu 4 Aralık 2016’da yapıldı. 4 Aralık’taki seçimde Bellen aldığı oy oranını %53,8’e çıkarmış, Hofer ise %46,2’de kalmıştı. Bellen’in 24 Nisan’daki seçimden sonra oy oranını giderek artırmış olması seçimi takip edenler için de sürpriz olmuştu. Ayrıca 4 Aralık’ta yapılan seçimde seçime katılım oranı da %72’ye yükseldi.