23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki deprem, yalnızca fiziksel olarak sarsıntıya değil, toplumsal bellekte derin bir kaygıya da yol açtı. Ülkede daha önce yaşanan depremler ve “Büyük İstanbul Depremi” beklentisi bu kaygının en temel sebepleri. Depremin hemen ardından kamuoyunda en çok dile getirilen sorunun “Bu bir öncü deprem miydi?” olması da bu kaygının bir yansıması. Türkiye’nin jeopolitik yapısı göz önünde bulundurulduğunda bu soruların altında yatan en temel ihtiyaç ise “depreme hazırlıklı olabilmek ve zamanında bilgi alabilmek”. Bu noktada deprem erken uyarı sistemleri (Earthquake Early Warning - EEW) afet yönetiminde önemli bir uygulama olarak ortaya çıkıyor. 

Deprem Erken Uyarı Sistemleri Nasıl Çalışıyor?

Gelişmiş deprem erken uyarı sistemleri ile bir depremin yıkıcı dalgalarının yani S-dalgalarının yeryüzüne ulaşmasından önce, daha hızlı hareket eden P-dalgaları tespit edilip depremin büyüklüğü ve beklenen şiddetini hızlı biçimde tahmin etmek mümkün. Sistemde bu tahminin ardından, olası sarsıntı başlamadan önce, merkez üssüne yakın ve depremden etkilenecek insanların ve kritik altyapıların önlem alabilmesi için erken uyarı alarmı yayınlanıyor.

Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin

Depremde Telefon Kullanımı

Hangi Ülkelerde Deprem Erken Uyarı Sistemi Uygulanıyor?

Birçok ülkede çeşitli erken uyarı sistemleri için çalışmalar devam etse de, 2025 itibarıyla halkın doğrudan uyarıldığı ve yüksek başarı oranına sahip sistemler Japonya, ABD, Meksika, Çin ve Tayvan’da bulunuyor. Bu ülkelerdeki sistemler, depremleri algılayıp saniyeler içinde halkın televizyon, radyo, cep telefonu ve diğer acil iletişim kanalları üzerinden bilgilenmesini sağlıyor.
Japonya
Japonya deprem erken uyarı sistemi konusunda dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri. Japonya Meteoroloji Ajansı (JMA) tarafından işletilen ulusal sistem, 2006 yılında kuruldu ve 2007’de halkın kullanımına açıldı. 1000’den fazla istasyondan ülke genelinde P dalgalarını tespit edilip beklenen yüzey sarsıntısının belirli bir eşiği aşacağı fark edilirse sistem uyarı gönderiyor. Japonya’da uyarılar kurumsal gelişmiş kullanıcılar ve genel halk olmak üzere iki ana kullanıcı grubuna iletiliyor. 
Fabrika, okul hastane, asansör kontrol merkezleri gibi yerleri kapsayan kurumsal gelişmiş kullanıcılar  uyarıları internet veya özel hatlar üzerinden doğrudan alarak sistemleri ile otomatik müdahaleler gerçekleştiriyor. Halk ise uyarıları kitle iletişim araçları ile alıyor ve kendi önlemlerini almaları bekleniyor. Halka yönelik uyarılar anlık olarak televizyon ve radyo yayınlarında, cep telefonlarına acil durum bildirimi olarak ve belediyelerin dış mekan hoparlör sistemleri üzerinden devreye giriyor.
Amerika Birleşik Devletleri
ABD’nin batı kıyısında “Shake Alert” isimli bir deprem erken uyarı sistemi kullanılmakta. ShakeAlert ABD Jeoloji Araştırma Kurumu (USGS) önderliğine Kaliforniya Üniversitesi Berkeley, Caltech, Washington ve Oregon üniversiteleri gibi birçok akademik kurum ve eyalet acil durum biriminin işbirliği ile yürütülen bölgesel bir deprem erken uyarı sistemi ağı. Kaliforniya Oregon ve Washington eyaletlerini kapsayan bu sistemin prototipi 2000’lerde hayata geçirilse de geniş katılımlı halka açık uyarılar 2019 yılından itibaren yapılmaya başladı. 
ABD’de EEW sisteminin halka açılması kademeli şekilde gerçekleşti. İlk olarak Ocak 2019’da Los Angeles’ta deneme amaçlı olarak ShakeAlertLA adlı bir cep telefonu uygulaması yayımlandı. Bu uygulama, başlangıçta sadece Los Angeles kenti sınırları içinde, M5.0 ve üzeri depremleri algıladığında yaklaşık 800 bin kayıtlı kullanıcıya bildirim gönderiyordu​. Daha sonrasında halk daha küçük ama hissedilir depremler için de uyarı almak istediği için eşik M4.5’e düşürüldü. Aynı yıl Ekim 2019’da California eyalet çapında çalışan MyShake adlı bir başka mobil uygulama kullanıma girdi. 2021 yılında altyapı yeterince genişlediği için, ABD yetkilileri uyarı dağıtımını daha geniş kitlelere ulaştırmak için kablosuz acil durum bildirileri (Wireless Emergency Alerts, WEA) sistemini entegre etti.  
Uyarılar cep telefonları, acil durum yayınları ve bazı bölgelerde pilot siren sistemleri üzerinden yayılıyor. ShakeAlert, özellikle büyük depremlerde 10-30 saniye öncesine kadar uyarı sağlayarak halkın ve kritik tesislerin hızlı önlem almasını mümkün kılıyor.
Meksika
Meksika halka açık ilk deprem erken uyarı sistemini kurmuş ülke olarak biliniyor. Sistemin kökeni, 1985 yılında Mexico City’de büyük yıkıma yol açan M8.1 Michoacan depremine dayanıyor. 1986 yılında önerilen ve 1991’de hayata geçirilen Seismic Alert System (SAS) Mexico City’i Pasifik kıyısındaki depremlere karşı uyarmak amacıyla tasarlandı.  Dünyada ilk kez Meksika 1993 yılında halka açık deprem erken uyarı sistemini faaliyete geçirdi. Başlangıçta sadece 12 sismik istasyon ile çalışan bu sistem, zamanla genişleyerek SASMEX adını aldı ve 97 istasyonla daha geniş bir kapsama alanına sahip oldu. Sistem Meksika’nın güneybatısında bulunan sahil bölgelerindeki sensörlerin il deprem dalgalarını algılayarak, iç bölgelerdeki şehirlere uyarı göndermesini sağlıyor. Bu sistemle Mexico City gibi şehirler, kıyıdan uzak olması sebebiyle 60 önceden deprem uyarısı alabiliyor. 
SASMEX’in kapsama alanı şu an için Mexico City ve yakın çevresi ile bazı sahil bölgeleri kapsıyor. Bunun dışında, cep telefonu uygulamaları gibi özel girişimler, sistemin eksik olduğu bölgelerde kullanıcılara hizmet veriyor. 
Çin
​Çin'de deprem erken uyarı sistemi (EEW) çalışmaları, 1994 yılında Daya Bay Nükleer Santrali'nde kurulan yerel bir sistemle başladı. Bunu takip eden yıllarda, 2001'de PetroChina'nın Dalian şubesinde ve 2007'de Hebei-Nanjing doğalgaz boru hattında benzer sistemler geliştirildi. 2008 yılında meydana gelen Wenchuan Depremi (Mw 8.0), Çin'in EEW sistemlerine olan yatırımını artırmasına neden oldu. 2018’de başlatılan Ulusal Deprem İvme Raporlama ve Erken Uyarı Projesi, 2024 itibarıyla tamamlandı. Bu projeyle ülke genelinde 15.899 izleme istasyonu kurularak dünyanın en geniş deprem erken uyarı ağı ortaya çıktı. 
Uyarılar, televizyon, IPTV, mobil uygulamalar ve kırsal alanlardaki hoparlör sistemleri aracılığıyla iletiliyor. En yakın örnek olarak 26 Mart 2025’te Çin’de gerçekleşen 4.2 büyüklüğündeki Langfang depremi sırasında yaklaşık 300.000 kişi, akıllı telefonları ve diğer bağlı cihazları üzerinden erken uyarı aldı. 
Tayvan
Tayvan, 1999 yılında yaşadığı Chi-Chi Depremi sonrasında deprem erken uyarı sistemi çalışmalarına yöneldi ve 2002’de pilot sistem kuruldu.  2010’da ise halka yönelik uyarılar başlatıldı. Tayvan’ın EEW sistemi 170 sismik istasyonla destekleniyor ve Central Weather Administration (CWA) tarafından yönetiliyor. CWA'nın erken uyarı sistemi, depremin merkez üssüne bağlı olarak 7 saniye önceden uyarı verebiliyor. Uyarılar, cep telefonu acil mesajları, televizyon, radyo yayınları ve hoparlör sistemleri aracılığıyla iletiliyor.             
Diğer Ülkelerde Deprem Erken Uyarı Sistemleri
Dünyada erken uyarı sistemleri yalnızca birkaç ülkeyle sınırlı değil. Şili, Endonezya, Güney Kore gibi ülkeler de kendi sistemlerini kurmak için çalışmalar yürütüyor. Şili’de, Ulusal Sismoloji Merkezi tarafından özellikle ülkenin kuzeyinde pilot EEW sistemleri kurulmuş durumda. Endonezya, Java adasında kurduğu pilot ağ ile kara depremleri için erken uyarı denemeleri yapıyor fakat henüz halka açık kapsamlı bir sistem devreye alınmadı. Güney Kore’de ise 2015 yılından beri Kore Meteoroloji İdaresi (KMA) tarafından işletilen KEEWS sistemi aktif ve büyüklüğü 5,0 ve üzerindeki depremler için televizyon, radyo ve cep telefonu üzerinden halk uyarılabiliyor. İtalya, Kanada ve Peru gibi ülkelerde de kısıtlı bölgelerde veya pilot ölçeklerde erken uyarı girişimleri bulunuyor. Ancak bunlar henüz ulusal çapta halkın tamamına entegre olmuş sistemler değil.

Türkiye’de Deprem Erken Uyarı Sistemleri

Türkiye sık ve yıkıcı depremlerin yaşandığı bir ülke olmasına rağmen henüz deprem erken uyarı sistemleri konusunda sınırlı bir kapasiteye sahip. 2025 yılı itibariyle ulusal çapta halka yönelik bir erken uyarı sistemi bulunmuyor. Fakat yerel düzeyde İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KOERI) tarafından işletilen pilot bir sistem bulunuyor. 
Kandilli tarafından geliştirilen İstanbul Deprem Erken Uyarı ve Hızlı Müdahale Sistemi (IERÜS), Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu Fayı'na yakın 10 güçlü yer hareketi istasyonu ve şehir genelindeki 100’e yakın ivmeölçer ile çalışıyor. Büyük bir deprem Marmara Denizi’nde başladığında, P-dalgalarının tespit edilmesiyle birkaç saniye içinde kritik altyapılara erken uyarı sinyali gönderilmesi amaçlanıyor. 
Ancak sistem şu anda halka doğrudan bir uyarı mekanizması (cep telefonu, siren vs.) sağlamıyor. Yani Japonya veya ABD'deki gibi bir uygulama bulunmamakta. AFAD ise ulusal çapta deprem sonrası hızlı değerlendirme sistemleri işletiyor fakat gerçek zamanlı, öncül EEW hizmeti henüz başlatılmadı. 6 Şubat 2023 depremleri sonrası AFAD ve diğer kurumlar, deprem erken uyarı sistemlerini genişletmek ve cep telefonu operatörleriyle acil bildirim altyapısı kurmak için yeni projeler başlattı. Fakat İstanbul’da yaşanan son depremin yarattığı panik havası, bu çalışmaların hız kazanması gerektiğini gösteriyor. 
Yüksek deprem riski taşıyan Türkiye’de tıpkı diğer deprem kuşağındaki ülkelerde olduğu gibi, kapsamlı bir deprem erken uyarı sisteminin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve halkla doğrudan entegre edilmesi, afet risk yönetimi açısından artık kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiş durumda.