
6 Şubat Depremlerinin Ardından: Yıkımın Maliyeti ve Demografik Değişim
Kent & İmarToplum
İlk yayın :
5 Şubat 2025
6 Şubat 2023'te gerçekleşen Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 11 ilde büyük yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, 300 binden fazla bina yıkıldı veya ağır hasar aldı. Deprem bölgesinde yaşayan yaklaşık 2 milyon insan göç etmek zorunda kaldı; özellikle İstanbul, Ankara, Mersin ve Antalya gibi iller yoğun göç aldı.
Afetin ardından bölgede ekonomik faaliyetler durma noktasına gelirken, 2023 yılı içerisinde depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki doğrudan maliyetin 100 milyar doları aştığı tahmin ediliyor. Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde büyük kayıplar yaşanırken; özellikle Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman gibi illerde iş gücü ve üretim kapasitesi ciddi şekilde etkilendi. Yeniden inşa süreci devam etse de, bölgedeki konut açığı ve ekonomik toparlanma hala önemli bir sorun olarak duruyor.
Afet Sonrası Nüfus Nasıl Değişti?
11 ili etkileyen 6 Şubat depremleri, resmi açıklamalara göre 53.537 can kaybına neden oldu. Bölgede yaşayan 2 milyonu aşkın kişi ise bulunduğu yerden göç etmek zorunda kaldı. Depremden etkilenen Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ illerinde meydana gelen yıkım ise büyük bir demografik değişime yol açtı.
TÜİK’in yayınladığı yıllık nüfus verileri baz alındığında, 2023 yılında depremden etkilenen 11 ilde toplam nüfusun 221 bin kişi azaldığı görülüyor. 2024 yılına ait resmi veriler henüz açıklanmadığı için, 2022 ve 2023 yılları arasındaki değişim incelendiğinde, bu bölgelerdeki nüfusun tarihinde ilk kez gerilediği dikkat çekiyor. Karşılaştırma açısından bakıldığında, 2007’den itibaren bu illerin toplam nüfusunda hiçbir yıl düşüş yaşanmamıştı. Son 10 yılda ortalama %1,2 oranında büyüyen nüfus, 2023 yılında ise %1,5 oranında azaldı.
Depremlerin etkisi, ilçe bazlı nüfus verilerinde de belirgin şekilde görülüyor. Son bir yılda nüfusun 10 bin kişiden fazla azaldığı 12 ilçe bulunuyor. En büyük kayıp, 100 binden fazla nüfus kaybıyla Hatay’ın merkezi ilçesi Antakya’da yaşandı. Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi, 54 binden fazla nüfus azalmasıyla ikinci sırada yer aldı. Bu ilçeler dışında, deprem bölgesindeki 10 ilçede daha en az 10 bin kişilik nüfus kaybı yaşandı. Oransal olarak incelendiğinde de Antakya ve Yeşilyurt ilk sıralarda yer alıyor. Antakya’da her 4 kişiden biri, Yeşilyurt’ta ise her 6 kişiden biri deprem nedeniyle hayatını kaybetti ya da ilçeden ayrıldı.
Depremin Ekonomik Maliyeti
6 Şubat depremlerinin ekonomik ve yapısal etkileri oldukça büyük. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın Mart 2023 raporuna göre, depremler yaklaşık 2 trilyon TL değerinde hasara yol açtı. Ağır hasarlı, yıkık ve acil yıkılacak bağımsız birimlerin sayısı 669 bini aşarken, bunların %80’i konutlardan oluşuyor. Deprem bölgesinde 2.6 milyon bina bulunduğu göz önüne alındığında, depremin etkilediği bölgede yaklaşık her 10 binadan 1’i ağır hasarlı, yıkık veya acil yıkılacak bina statüsünde.
Deprem bölgesi, Türkiye’nin önemli bir sosyo-ekonomik merkezini oluşturuyordu. Depremler öncesinde 11 ili kapsayan bu bölge, 14 milyonluk nüfusuyla Türkiye nüfusunun %16’sına ev sahipliği yaparken, ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYH) yaklaşık %10’unu sağlıyordu. Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin 1/7’sini etkileyen depremler sonrasında bölge ekonomisi;
Sanayi sektöründe 155 milyar,
Sağlık alanında 80.9 milyar,
MEB’e bağlı eğitim alanında yaklaşık 39.7 milyar,
Tarım ve hayvancılıkta 24.2 milyar,
Demiryolu hatlarında 17.4 milyar,
Su ve kanalizasyon altyapısında 15.1 milyar,
Karayolunda 12.2 milyar,
Üniversitelerde 9.8 milyar,
Havalimanlarında 3.3 milyar TL değerinde hasara uğradı.
6 Şubat 2023 depremleri, Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak kayıtlara geçti. Hem insani hem de ekonomik açıdan derin etkiler bırakan bu afet, yalnızca binaların yıkımıyla sınırlı kalmadı; bölgenin demografik yapısını, üretim kapasitesini ve kamu hizmetlerini de kalıcı şekilde değiştirdi. Yeniden inşa süreci devam etse de, bölgenin tam anlamıyla toparlanması için uzun vadeli ve sürdürülebilir bir kalkınma planının hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bu süreçte, afetlere karşı daha dirençli kentler inşa etmek ve bilimsel temelli risk azaltma politikalarını benimsemek, gelecekte benzer felaketlerin yaratacağı yıkımı önlemek adına kritik bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Görsel 1955’te Malatya İstanbul Arası Çalışan Otobüsü mü Gösteriyor?
Kaybolan Seslerin Yankısı Dünyada ve Türkiye'de Diller
Video Santorini Adasındaki Lav Püskürmesini mi Gösteriyor?
Türkiye’de Havanın Kalitesi: Sağlıksız Veriler ve Kentler
DASK Depremin Maddi Kayıplarına Bir Çözüm mü?
1 Şubat 2025’ten İtibaren Elektrik Faturalarına Düzenleme Geliyor mu?
Fotoğrafın Adana’nın 2026 Yılını Kutladığını Gösterdiği İddiası Doğru mu?
Görüntüler 16 Ekimde Meydana Gelen Malatya Depremini mi Gösteriyor?
TIME Dergisi Diyarbakır’ı Türkiye’nin En İyi İmar Uygulaması Olan Kenti İlan Etti mi?
Göbeklitepe Kazılarının DEF Kurucusu Klaus Schwab Tarafından Durdurulduğu Doğru mu ?