Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Instagram hesabı tarafından 2 Aralık 2025’te yapılan bir paylaşımda, Nene Hatun’un yaşadığı yoksulluk nedeniyle İsmet İnönü’ye hitaben bir dilekçe yazdığı ve kendisine verilen yardımın bu dilekçeden sonra kesildiği iddia edildi

İddia DOĞRU
Nene Hatun’un 1943 yılında İsmet İnönü’ye yoksulluk içinde olduğunu belirterek yardım talep eden bir dilekçe yazdığı, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ndeki resmi belgelerle doğrulanıyor.
Dilekçeye verilen resmi bir yanıt arşivlerde bulunmadığı için devletin bu talebe nasıl karşılık verdiği bilinmiyor.
Bazı akademik kaynaklarda dilekçeden sonra belediyenin Nene Hatun’a verdiği 4 liralık maaşı kestiği iddia edilse de, bu bilginin dayandığı belediye zabıtları dijital erişimde olmadığı için doğrulanamıyor.
Nene Hatun, İsmet İnönü’ye Maddi Sıkıntı Çektiğini Bildiren Bir Dilekçe Yazmış
Tarihle ilgili basit görünen bir iddia, sosyal medyada birkaç saat içinde bugünün politik ayrımlarını besleyen güçlü bir işarete dönüşebiliyor. Geçmişin kahramanları, travmaları, sembolleri ve “unutulmuş gerçekleri” etrafında kurulan anlatılar, sadece tarihe dair merakları değil, güncel kutuplaşmayı da derinleştiriyor. Bu nedenle tarihle ilgili paylaşımlar, sosyal medyada yanlış bilginin en kolay tutunduğu alanlardan biri haline geliyor. Bazen de bilgi yanlış olmasa da gönderiye gelen yorumlardan kullanıcıların paylaşılan bilginin doğruluğundan şüphe ettiği görülüyor. İlgili gönderide Nene Hatun ile ilgili yapılan paylaşıma gelen yorumlarda da verilen bilginin abartı veya uydurma olduğu yazılmış.
Öncelikle Nene Hatun’un hayatına bakmakta fayda var. Nene Hatun, 1857’de Erzurum-Pasinler’in Çeperli Köyü’nde doğmuş.  Henüz 22 yaşındayken 1877–1878 Osmanlı‑Rus Savaşı’na (1877–1878) katılmış. Savaş sırasında doğumdan yeni çıkmış bebeğini ve küçük oğlunu evde bırakıp kocasının ya da abisinin silahını almış. Sivillerle birlikte Aziziye Tabyası’nın savunmasına katılarak balta, kazma, kürek gibi basit araçlarla Rus kuvvetlerine karşı direndiğinden halk direnişinin simgesi haline gelmiş önemli bir figürdür. Savaş sonrası Erzurum’da yaşayan Nene Hatun’un soyadı, 1934’te çıkarılan Soyadı Kanunu ile soyadı “Kırkgöz” olmuş. 22 Mayıs 1955’te zatürre nedeniyle hayatını kaybetmiş. 
Peki Nene Hatun gerçekte İsmet İnönü’ye bir dilekçe yazarak yaşadığı maddi zorlukları yazdı mı? Nene Hatun’un fakirlik içinde hayatını kaybettiği, devletin kendisine sahip çıkmadığına dair yazılar son on yılda sosyal medyada, forum sitelerinde veya çeşitli internet sitelerinde dolaşım halinde. Bu yazılardan birinde, Nene Hatun’un 93 Harbi’ndeki kahramanlığına rağmen yaşamının büyük bölümünü yoksulluk ve çaresizlik içinde geçirdiği, 1943’te İsmet İnönü’ye yazdığı dilekçeyle yardım istediği, arşivlerde yer aldığı iddia edilen belgelerle açıklanmış. Yazıda ayrıca dilekçeye uzun süre bir karşılık verilmediği, hatta belediyeden aldığı 4 liralık yardımın dahi kesildiği, daha sonra yeniden 25 liraya çıkarılarak düzenli hale getirildiği aktarılıyor. 
Bütün bu iddialarda geçen ve Nene Hatun tarafından İsmet İnönü’ye yazdığı iddia edilen dilekçeye Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nin 030.10 / 120858 / 17 numaralı dosyasından ulaşmak mümkün:

Toplam üç sayfadan oluşan belgenin ilk sayfası dokümana dair bilgiler içerirken ikinci sayfasında ise umumi katibin dilekçeyle ilgili Şükrü Saraçoğlu’na hitaben yazdığı özet bulunuyor. Üçüncü sayfada ise iddialarda adı geçen dilekçe yer alıyor. Bu resmi belgelerden şu hikaye çıkıyor: 1943 yılında Erzurum’da yaşayan ve Aziziye Muharebesi’ne bizzat katılmış iki yaşlı kadın (90 yaşındaki Hüseyin kızı Nene ile 95 yaşındaki Kadir kızı Name) çok ileri yaşta, yoksul ve bakımsız kaldıkları için İsmet İnönü’ye hitaben bir dilekçe yazıyor. Bu dilekçede, belediyeden (Erzurum) yalnızca ayda 4–5 lira aldıklarını, geçen yıl verilen ücretsiz ekmeğin de kesildiğini söyleyip “aç ve muhtaç” durumda olduklarını bildiriyor ve maddi yardım talep ediyorlar. Dosyanın ikinci sayfası ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin hazırladığı resmi havale yazısı: Bu yazıda, dilekçenin Cumhurbaşkanı İnönü’nün dikkatini çektiği, durumun araştırılması ve gereğinin yapılması için Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na gönderildiği belirtiliyor. Yani arşivdeki iki belge, hem yoksulluk nedeniyle yazılmış bir yardım talebini hem de bu talebin “inceleme için başbakana iletilmesine karar verildiğini” gösteren bürokratik süreci ortaya koyuyor.

Dosyanın ikinci sayfası

Dosyanın üçüncü sayfası, Nene Hatun’un dilekçesi

Böyle arşiv belgelerinin dosyalarında bazen dilekçelere verilen yanıt da yer alır. Ancak bu dosyada Nene Hatun’un yardım talebine verilen yanıt yer almıyor. Cumhurbaşkanlığı Arşivlerinde bazı anahtar kelimeler kullanarak yapılan aramadan da dilekçenin yanıtına dair bir bilgiye ulaşılamıyor. Özetle iddianın ilk kısmı olan Nene Hatun’un İsmet İnönü’den yardım talep ettiğini, devlet arşivlerindeki belge ile doğrulayabiliyoruz.
İddianın ikinci kısmı için araştırma devam edildiğinde, Akın Aktaş tarafından Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi için kaleme alınan “Sosyal Yardımlar Bağlamında ‘Nene Hatun-Kara Fatma’ Analizi” adındaki makaleye rastlanıyor. Makaleye göre Nene Hatun’un İnönü’ye hitaben yazdığı dilekçeden sonra gazetecilere "İnsaf edin 4 lira ile ben ne yapabilirim?" demesi üzerine, belediye tarafından kendisine bağlanan 4 liralık maaş da kesilmiş. Bu bilginin kaynağı ise Erzurum Belediyesi Meclis Zabıtları olarak gösterilmiştir. Ancak bu zabıtlar dijitalize edilmiş değil, bu nedenle online olarak ulaşılamıyor.
Nene Hatun ile ilgili Gözde Emen-Gökatalay tarafından kaleme alınan başka bir makalede de bu olaya değinilmiş. Emen-Gökatalay’ın aktardığına göre, Nene Hatun’un zor yaşam koşulları, 1937’de İsmail Habib Sevük’ün Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısıyla ulusal basında ilk kez gündeme gelmiş. Yetkililerin çağrılara rağmen 1930’ların sonunda da Nene Hatun’un sıkıntılarında bir düzelme olmamış. Sevük’ün röportajından yaklaşık altı yıl sonra, 1943’te Nene Hatun ve Name Hanım Başbakanlığa bir dilekçe yazarak belediyenin erzak yardımlarını kestiğini ve tamamen çaresiz bırakıldıklarını anlatmış, ki bu yukarıda adı geçen ve Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden ulaşılabilen belgedir. Arşiv kayıtları ise bu mektuba yanıt verilmediğini ve iki kadının yoksulluk içinde yaşamayı sürdürdüğünü gösteriyor. Makaleye göre Nene Hatun’un durumu, ancak 1950’lerin başında NATO komutanı Matthew Ridgway’in ziyareti sonrası artan ilgiyle değişmiş. 1953’te hükümet ona aylık ödeme bağladı ve Nene Hatun, 1955 Mayıs’ında Türk Kadınlar Birliği tarafından onurlandırılmasından kısa süre sonra da hayatını kaybetmiş. Kaynaklar hayatı boyunca ciddi maddi sıkıntılar yaşadığını açıkça belirtse de ölüm anında yoksulluk içinde olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor.

Sonuç olarak;

Nene Hatun’un yaşadığı yoksulluk nedeniyle İsmet İnönü’ye hitaben bir dilekçe yazdığı ve kendisine verilen yardımın bu dilekçeden sonra kesildiği iddiası doğru.