İnternet kullanımı yaygınlaştıkça devletlerin internete yaptığı müdahaleler de artıyor. İnternet hem kullanıcıları özgürleştiriyor hem de veri takibi yoluyla onları devletlerin daha sıkı gözetimi altına alabiliyor. Kullanıcılar internetin getirdiği iletişim kolaylığı sayesinde geleneksel medyaya bağlı olmaktan kurtulabiliyor, isteyen herkes kendi içeriğini üretebiliyor. Sivil toplum için bilgi yaymak, mobilize olmak eskiye oranla daha kolay hale geliyor. Haliyle bu da siyasi aktörler için yeni tehditler doğuruyor.
İnternette sansürün farklı çeşitleri var. Teknik bloklama, arama motoru sonuçlarını sansürleme, web sitelerinde içerik kısıtlamaları bunlardan birkaçı. İnternette sansürün dolaylı bir yolu ise internetin istem dışı da olsa hükümetlere sağladığı gözetim kolaylığı. Kullanıcıların internette yaptığı her şey geride bir iz bırakıyor. Özellikle sosyal medya bu doğrultuda hükümetler için zengin bir veri bankası. Siyasi aktörler, sosyal medyada yazılan yorum ve bilgileri baz alarak yönelttikleri suçlamalarla muhalefet eden internet kullanıcılarını susturma girişimlerinde bulunabiliyor. Sansürün bir başka biçimi ise internet kullanıcılarının kendi kendilerine uyguladığı sansür. Bu da otoriter rejimlerin baskısı altında olduğunu bilen internet kullanıcılarının muhalif olabilecek içerikleri veya düşüncelerini paylaşmaktan kaçınmaları şeklinde oluyor.
Türkiye ve İnternette Sansür
Freedom House’un kriterlerine göre ülkeler internette özgürlükler alanında “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür değil” şeklinde sınıflandırılıyor. Kurumun 2015 yılı raporuna göre, Türkiye internette özgürlükler alanında “Kısmen özgür” ülke olarak sınıflandırılmış. Türkiye, aynı raporu baz alarak diğer ülkelere göre kıyaslayacak olursak eğer, Meksika, Endonezya, Kolombiya gibi ülkelerle aynı sınıfta yer alırken; Çin, Rusya ve İran gibi özgür olmayan ülkelerden daha iyi bir durum sergiliyor. İnternette özgürlük anlamında en iyi durumda olan ülkeler arasında ABD, Kanada, Avusturalya ve bazı Avrupa ülkeleri bulunuyor.

Türkiye’de internet ortamındaki yayın ve suçlar 5651 no’lu kanunla düzenleniyor. Bu kanun 2007 tarihli ancak 2014 yılından itibaren önemli değişikler yapıldı. Yürürlükte olan kanuna göre intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlama ile Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı kanunda yer alan suçlar hakkında erişimin engellenmesi kararı mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının talimatıyla ve kararın hakim tarafından onaylanmasıyla yirmi dört saat içinde veriliyor ve engellemenin en geç 4 saat içinde uygulanması gerekiyor.
Yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması gibi durumlarda da erişim engellemesi kararı verilebiliyor. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde içerik çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı Başbakanlık talebiyle, milli güvenlik veya kamu düzeninin korunması gibi durumlarda ise Bakanlıkların talebiyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı tarafından veriliyor. Kararın erişim sağlayıcılara iletilmesini takiben söz konusu içeriğin çıkartılması veya erişimin engellenmesi en geç 4 saat içinde yerine getiriliyor. Başbakanlık veya ilgili Bakanlıkların talebini takiben verilen engelleme kararlarının 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunulması ve hakimin de bu yönde karar vermesi gerekiyor. Aksi takdirde erişim engellemesi veya içeriğin çıkarılması kararı kendiliğinden kalkıyor. Bu kanunun 8. maddesi dışında kalan konularla ilgili engelleme kararlarının koordinasyonu ise Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin yetkisinde bulunuyor.

Türkiye’de 2016 Eylül ayı itibariyle erişime engelli toplam 113.398 web sitesi bulunuyor. Bu sayı sosyal ve siyasi konuları içeren siteler kadar, fuhuş ve diğer suçlara teşvik eden siteleri de kapsıyor. Türkiye’nin internette sansürlemeyi tercih ettiği içerikler arasında muhalif içerik, etnik ve dini konular, yolsuzluk, güvenlikle ilgili konular bulunuyor. Özellikle Facebook ve Twitter gibi sosyal medya şirketlerinin verilerine baktığımızda 2014 yılı itibariyle Türkiye’nin içerik kaldırma taleplerinin yükseldiğini görüyoruz. Örneğin Twitter’ın Şeffaflık Raporuna göre içerik kaldırma taleplerinin en çok geldiği ülke Türkiye. Yıllar bazında incelersek Twitter’a Türkiye’nin hükümet kurumları, polis ve diğer kurumlardan yapılan içerik kaldırma talep sayısı 2013 yılında toplamda sadece 4 iken bu sayı 2015’te 2.071’e yükselmiş. Paralel olarak içerik kaldırma yönünde verilen mahkeme kararları da 2013 yılında sadece 5 iken, 2014’te 393’e, 2015’te 858’e yükseldiğini görüyoruz. 2016 yılı verilerine baktığımızda da yükseliş trendinin devam ettiği gözleniyor. Rapora göre 2016’nın Ocak-Haziran ayları arasında Türkiye’den gelen içerik kaldırma talep sayısının 1.781, bu yönde alınan mahkeme kararlarının toplam sayısının ise 712 olduğu göze çarpıyor. TİB, Erişim Sağlayıcıları Birliği, Facebook üyeleri ve sivil toplum örgütleri tarafından, 5651 nolu kanun çerçevesinde yapılan yasal talepler doğrultusunda Facebook tarafından kısıtlanmış içerik sayısı ise 2013’te 2.014 iken 2015 itibariyle 6.574 olmuş.
Kaynaklar
Freedom House, Freedom on the Net, Country Report 2015
Opennet Website
Salzburg Academy on Global Change
BBC News, ‘Edward Snowden: Leaks that exposed US spy programme’
Kanun 5651
Engelli Web
Erişim Sağlayıcıları Birliği
Twitter Transparency Report on Turkey
Facebook Government Requests