
ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’nden Çekilmesi Ne Anlama Geliyor?
Sosyal PolitikalarPolitikaSağlıkToplum
İlk yayın :
18 Şubat 2025
Donald Trump, 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, politikalarını hızla hayata geçirmek için bir dizi başkanlık kararnamesi yayınladı. Bu kararnamelerden biri, ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) resmen çekilmesini içeriyordu. Trump, aslında bu adımı ilk kez atmıyor. Temmuz 2020’de COVID-19 pandemisinin yönetimi nedeniyle DSÖ’yü sert bir şekilde eleştirmiş ve ABD’nin örgütten ayrılacağını duyurmuştu. Ancak, bu karar Joe Biden’ın göreve gelmesiyle iptal edildi. Bu kez işi şansa bırakmayan Trump, başkanlığının ilk gününde DSÖ’den çıkış sürecini başlattı. Gerekçeleri arasında DSÖ’nün COVID-19 sürecindeki yönetim başarısızlığı, reform eksikliği ve siyasi baskılara açık olması yer aldı. Ayrıca, ABD’nin örgüte yaptığı finansal katkının orantısız derecede yüksek olduğu da vurgulandı. Kararname kapsamında, ABD’nin DSÖ’ye sağladığı fonlar kesilecek, örgütle çalışan Amerikalı personel geri çekilecek ve Dışişleri Bakanlığı, resmi çekilme sürecini BM ve DSÖ’ye bildirecek.
Trump Yönetimi ABD’yi Gerçekten DSÖ’den Çekebilir mi?
Başkan Trump bu kararı başkanlık kararnamesi (executive order) yayımlayarak aldı. Başkanlık kararnamesi başkanın Kongre’nin onayına ihtiyaç duymadan federal hükümete doğrudan talimat vermesine olanak tanıyan bir yetki. Ancak bu bu yolla alınan kararlar yasama sürecinden geçmediği için, bir sonraki başkan tarafından kolayca iptal edilebilir veya mahkemeler tarafından anayasaya aykırı bulunarak engellenebilir. Bazı durumlarda Kongre de ilgili konuda yeni bir yasa çıkararak veya finansmanı kısıtlayarak kararnamenin etkisini ortadan kaldırabilir. Trump’ın politikalarını uygulamak için hızlıca yaptığı ilk iş de birçok konuda kararname yayılamak ve Biden döneminden yayınlanan kararnameleri iptal etmek oldu. Bu, özellikle Kongre’de güçlü bir muhalefetle karşılaşabileceği düşünüldüğünde, yönetiminin başında hızlı ve doğrudan etki yaratmak istediğini gösteriyor.
Trump’ın DSÖ’den ilk çekilme girişimi, başkanın bu kararı tek taraflı almasının güçler ayrılığı ilkesiyle çeliştiği yönünde eleştirilmişti. Bu karara karşı çıkanlar, ABD Anayasası’nda bir uluslararası anlaşmadan çekilme süreciyle ilgili açık bir hüküm bulunmadığını belirterek, en doğru yaklaşımın “ayna ilkesi” olduğunu savundular. Bu ilkeye göre, bir anlaşmaya katılmak için izlenen süreç, o anlaşmadan çekilmek için de geçerli olmalıdır. ABD, 1948 yılında Kongre’nin ortak kararıyla DSÖ’ye katıldığı için, çekilmenin de yine Kongre’nin ortak kararıyla gerçekleşmesi gerektiği iddia edildi. Ancak bu yorumun yargı sürecinde ne kadar dikkate alınacağı belirsiz. Üstelik bir Kongre onayı söz konusu olduğunda da Trump’ın eli oldukça güçlü gözüküyor. Öte yandan, Trump’ın ilk girişimi sırasında BM Sözcüsü Stéphane Dujarric, DSÖ’den çekilmenin geçerli olabilmesi için bir yıl önceden bildirimde bulunulması ve tüm mali yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Bu durumda ABD’nin DSÖ’den resmen çekilmesinin 2026’nın ilk aylarını bulabileceği çıkarımı yapılabilir.
ABD Sonrası Dünya Sağlık Örgütü
World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü - DSÖ), Birleşmiş Milletler'e bağlı, küresel sağlık konularında çalışmalar yapan uluslararası bir kuruluştur. 1948 yılında kurulan DSÖ, dünya genelinde sağlık standartlarını iyileştirmek, hastalıklarla mücadele etmek ve sağlığı koruyucu politikalar geliştirmek için çalışıyor ve salgın hastalıklar, aşı programları, sağlık eğitimi gibi konularda rehberlik sağlar ve ülkeler arasında sağlık alanında iş birliğini teşvik ediyor. DSÖ’nün yönetimi, kararları alan Dünya Sağlık Asamblesi ve bu kararları uygulayan Yürütme Kurulu tarafından yürütülüyor. Kuruluşun bütçesi iki ayrı kaynak akışıyla sağlanıyor:
Assessed contributions (zorunlu katkılar): Üye ülkelerin DSÖ üyelikleri için ödemek zorunda oldukları aidatlar her ülkenin ekonomik gücü ve nüfusuna göre hesaplanır. Zorunlu katkılar, DSÖ’nün toplam bütçesi içindeki payı yıllar içinde azalmış durumda ve artık kuruluşun finansmanının dörtte birinden daha azını oluşturuyor.
Voluntary contributions (gönüllü katkılar): Gönüllü katkılar, üye devletler tarafından (zorunlu katkılara ek olarak) veya diğer ortaklardan sağlanan finansal desteklerdir. Son yıllarda, gönüllü katkılar DSÖ’nün finansmanının %75’ten fazlasını oluşturuyor. Bu katkılar DSÖ’nün bu fonları nasıl kullanacağı konusunda sahip olduğu esneklik derecesine göre de kategorilere ayrılıyor.
2024 Aralık itibarıyla kuruluşun bu iki tür katkıyla topladığı miktar 7 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşti.
ABD ve DSÖ arasındaki ilişki, 1948’de DSÖ’nün kuruluşuna ABD’nin kurucu üye olarak katılmasıyla başladı. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ABD, DSÖ’nün küresel sağlık standartlarını belirleme, salgın hastalıklarla mücadele ve insani yardımlar gibi kritik görevlerine mali ve teknik destek sağlayarak örgütün temel taşlarından biri haline geldi. ABD, yıllar boyunca DSÖ’nün en büyük mali destekçisi oldu ve sağlık programlarının genişlemesinde önemli bir rol oynadı. Bu süreçte, özellikle bulaşıcı hastalıklarla mücadele, aşı dağıtımı ve insani yardımlar gibi konularda küresel sağlık sisteminin güçlenmesine katkı sundu. 2024-2025 dönemi için ABD’nin kuruma sadece zorunlu katkı olarak sağladığı miktar 260 milyon dolar seviyelerinde. ABD’yi 175 milyon dolar ile Çin takip ediyor. Bunun yanından gönüllü bağışlarla bu iki yıl için ABD’nin sağladığı kaynak ise 958 milyon doları bulunuyor. 2024 Aralık dönemi için güncellenmiş DSÖ bütçe portalına göre ABD’nin toplam DSÖ bütçesinin %14,1’ini karşıladığı görülüyor.
Konunun uzmanlarının genel kanısı, ABD’nin DSÖ’den ayrılmasının küresel sağlık sisteminde büyük bir boşluk yaratacağı yönünde. DSÖ, bulaşıcı hastalıkların izlenmesi, aşı programları ve sağlık krizlerine müdahale gibi kritik görevleri yürütüyor. ABD'nin örgütten çekilmesi, uluslararası iş birliğini zayıflatarak salgın hastalıklarla mücadelede küresel koordinasyonu sekteye uğratabilir. Ayrıca, ABD sağlık kurumlarının (Centers for Disease Control and Prevention, Food and Drug Administration, National Institutes of Health gibi) DSÖ’nün bilgi paylaşım ağlarından kopması, hastalıkların erken tespiti ve önlenmesini zorlaştırarak hem küresel hem de ulusal düzeyde sağlık güvenliğini riske atacaktır. ABD, DSÖ’nün pandemi hazırlık programlarından dışlanarak gelecekteki küresel sağlık krizlerine karşı daha kırılgan bir konumda kalabilir. Üstelik DSÖ'nün bütçesinde oluşacak finansal açık, özellikle düşük gelirli ülkelerde aşı tedariki ve temel sağlık hizmetlerinde ciddi aksaklıklara yol açacaktır.
Bu ayrılık aynı zamanda ABD’nin küresel sağlık liderliği ve diplomatik etkisi açısından da önemli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor. ABD, DSÖ’nün en büyük finansal destekçilerinden biri olarak küresel sağlık politikalarında belirleyici bir konumdayken çekilme kararı bu etkisini önemli ölçüde zayıflatacak. Özellikle pandemi gibi küresel krizlerde DSÖ’nün veri paylaşım sistemlerinden dışlanmak, ABD’nin erken uyarı ve müdahale kapasitesini azaltarak halk sağlığını tehlikeye atabilir. Trump yönetiminin COVID-19 krizindeki eleştirileri gerekçe göstermesi, DSÖ’nün reform ihtiyacını gündeme getirse de uzmanlar, çözümün örgütten ayrılmak değil, diplomatik diyalog yoluyla sorunları ele almak olduğunu vurguluyor.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Trump Sonrası Avrupa’da Aşırı Sağ
Bir Suikastın Gölgesinde: ABD Sağlık Sistemi
Kaybolan Seslerin Yankısı Dünyada ve Türkiye'de Diller
20. Yüzyıldan Günümüze Nükleer Diplomasi
Video ABD’de Tanımlanamayan Bir Objeyi mi Gösteriyor?
HPV Aşıları Kısırlık ve Kansere Neden Olur mu?
Ticaret Savaşlarında İkinci Trump Dönemi
Yanlış Bilgi ve Siyaset: 26 Ülkenin Verileri Ne Söylüyor?
Donald Trump'ın Orta Doğu Hakkındaki Açıklamaları Güncel mi?
ABD’de Meydana Gelen Helikopter Kazasında Ölenler Arasında COVID-19’u Araştıran Yetkililer Bulunuyor muydu?