Bir Twitter kullanıcısı tarafından 26 Ağustos 2021 tarihinde yapılan paylaşımda; deri altına yerleştirilebilen bir mikroçipin koronavirüsü tespit edeceği ve bu çip ile insan beyninin resetlenebileceği iddia edildi. Benzer iddialar başka ifadelerle dile getirilmeye devam ediyor.
Paylaşımda geçen metin şu şekilde:
Hatırlayalım! Pentagon/DARPA’dan Dr. Matt Hepburn açıklaması şöyleydi; “Artık deri altına yerleştirilen bir mikroçip, vücuda corona virüsü girdiğinde tespit edebilecek.” Yani böylece sizin tüm hücrelerinizi de, beyninizi de resetleyebilecekler! Yaşasın GreatReset! Çok yaşa Gates!

Benzer iddialar daha önce Factcheck.org gibi doğrulama kuruluşları tarafından da incelenmiş.
İddiaların Kaynağı Ne?
ABD Savunma Bakanlığı bulaşıcı hastalıklar bölümünde görev almış Dr. Matt Hepburn’un, Nisan 2021’de “60 Minutes” programı için verdiği röportaj, komplo teorisyenleri tarafından çarpıtılarak paylaşılıyor. Matt Hepburn’e ait olduğu söylenen “Artık deri altına yerleştirilen bir mikroçip, vücuda koronavirüs girdiğinde tespit edebilecek.” ifadeleri de, bu röportajdan çıkarılarak çarpıtılmış bir özet niteliği taşıyor.
ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) Covid Tespiti Yapabilen Bir Mikroçip mi Geliştiriyor?
8 yıldır DARPA için çalışan Dr. Matt Hepburn, söz konusu iddianın çıkış noktası olan televizyon programında, Covid-19 salgınına son vermek ve gelecekte yaşanabilecek salgınları engellemek için yürüttükleri birçok projeden bahsediyor. DARPA, yüksek teknolojik cihazlar geliştiren ve bu yönde araştırmaları teşvik etmesi ile bilinen bir kurum. İddiada yer alan ve hastalık tespiti yapabilen deri-altı yeni teknoloji, özellikleri oldukça çarpıtılarak verilmiş olsa da bunlardan bir tanesi.
Röportaj sırasında konunun mikroçiplere ve komplo teorilerine çekilmemesi adına “cihaz her hareketinizi takip etmek için üretilmiş korkunç bir hükümet mikroçipi değil, kanınızı sürekli test etmek için tasarlanmış doku benzeri bir jel.” ifadelerini kullanan Matt Hepburn, yeni teknolojiye dair haberlerin yine de çarpıtılarak yayılması üzerine Newsweek’e tekrar konuşmuş. Projenin Covid-19 salgınını durdurmak ve yaşanabilecek yeni salgınların önüne geçmek için geliştirildiğini ifade eden Hepburn, bu cihaz için “içerisinde herhangi bir mikroçip, elektronik bir mekanizma ya da buna benzer şeyler” bulunmuyor veya “size grip ya da Covid olup olmadığınızı da söylemiyor.” ifadelerini kullanıyor.
Deri-altı cihaz bir mikroçip değil. Cihaz, etrafını saran doğal doku ile özdeşleşmesi için süngerimsi, kontakt lenslere ya da kornea implantlarına benzer bir yapıya sahip ve temeli hidrojelden oluşuyor. Bir pirinç tanesinden daha küçük boyutta ve vücut kimyasındaki değişimleri yakalayabilen bir sensör. Bu sensör, kimyasal reaksiyonlar ile doku düzeyinde yaşanan küçük değişimlere oldukça loş bir ışıkla tepki veriyor. Sensörün gönderdiği ileti, bu amaçla geliştirilmiş ayrı bir cihazın vücuda tutulması ile algılanabiliyor.
Hidrojelin vücutta tespit edebildiği değişimlerden bir tanesi, doku düzeyi laktat seviyesi. Hepburn, teknolojinin nasıl çalıştığını kısaca şöyle anlatmış:
“Bir insan hasta olmaya başladığında doku düzeyinde laktat seviyesi artmaya başlar. Bu seviye gerçekten yüksek değerlere ulaşırsa, hızlı ve şiddetli bir şekilde hasta olmakta olduğunuzu gösterir. Eğer doku düzeyi laktat artışını tespit edebilirseniz, bu bir şeylerin yolunda gitmediğinin habercisidir. Bu durumda bir de Covid ya da başka bir patojen için test yaptırabilirsiniz. Böylece, neyin sizi hasta ettiğine dair tanıyı da öğrenmiş olursunuz.”
Cihaz, bir insanı takip edebilecek ya da onu “resetleyebilecek” bir teknolojiye sahip değil. Sensör, bir seferde tek bir değişeni algılayabildiği gibi, virüs ya da bakteri gibi patojenleri doğrudan tespit edemiyor. Vücudun bir patojenle enfekte olduğunu gösteren kimyasal değişiklikleri algılayabiliyor. Bu nedenle, sensörün ciddi enfeksiyonlar için erken bir sinyal olarak kullanılabileceği düşünülüyor.
İddiada kullanılan ifadelerden, cihazı doğrudan DARPA’nın Covid için geliştirdiği anlaşılıyor. Yeni teknoloji aslında Profusa isimli bir Kaliforniya firması tarafından geliştirilmiş. Profusa’nın internet sitesinde bulunan Ocak 2016 tarihli bir duyurudan,“dokuya entegre biyosensörler ile çoklu vücut kimyalarının sürekli izlenmesi” adına bir cihaz geliştirmek için DARPA’dan 7.5 milyon dolarlık bir hibe aldığı bilgisine ulaşılabiliyor.
Profusa’nın geliştirildiği teknoloji, doku düzeyi oksijen seviyesini ölçen bir hâli ile Avrupa Birliği’nde kullanım onayı almış durumda. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise hâlâ test aşamasında. Savunma Bakanlığı bünyesinde, ulusal güvenliği destekleyecek yeni teknolojilerin araştırılmasını teşvik eden bir kurum olan DARPA, geçmişte Moderna’nın MRNA aşısına da teşvikte bulunmuş. DARPA, şu anda da sensörün salgınlar ve biyo-terör olaylarının ardından hastalık tespitinde kullanılıp kullanılamayacağını araştıran 2 projeyi destekliyor.
İddia YANLIŞ.
Bir Twitter hesabı tarafından DARPA’nın Covid-19’u tespit edebilen bir mikroçip geliştirdiği ve bu mikroçip ile insan beyni ve hücrelerini “resetleyeceği” iddia edilmişti. DARPA’nın teşvikte bulunduğu yeni teknoloji bir mikroçip değil, vücutta doku düzeyi bazı biyokimyasal değişimleri tespit edip sinyal verebilen bir hidrojel. Hastalanma sırasında vücutta yaşanan bazı değişimleri tespit edebilme potansiyeli ile cihazın, salgının sona ermesi ve yeni salgınların engellenmesi adına kullanılıp kullanılamayacağına dair araştırmalar yürütülmeye devam ediyor. Cihaz içerisinde herhangi bir elektronik, mikroçip, insanları takip edebilecek ya da “resetleyebilecek” bir teknoloji bulunmuyor.

Sonuç olarak;

Deri altına yerleştirilebilen bir mikroçipin koronavirüsü tespit edebildiği ve bu çip ile insan beyninin resetlenebileceği iddiası yanlış.